Metris 2 No’lu R Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan boynundan aşağısı felçli ve ağır kalp hastası Abdullah Turan için Adli Tıp Kurumu (ATK) 3 Şubat 2020’de “Cezaevinde kalamaz” raporu verdi. ATK’nin raporunun ardından Turan’ın avukatı Vedat Ece, Bakırköy İnfaz Savcılığına tahliyesi yönünde başvuruda bulundu.

Başvurunun ardından savcılık Turan’ın infazının ertelenmesi ve tahliye edilmesi halinde “Toplum için risk teşkil edip etmediği yönünde” Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne yazı yazdı. Emniyet, savcılığın yazısına 7 Nisan’da Turan’ın infazının ertelenmesi ve tahliye edilmesi durumunda yine “örgüte katılabileceği”, “örgüt ile iltisaklı kişiler ile iletişime geçebileceği” ve “örgüt adına suç işleyebileceği” yanıtını verdi. Bakırköy Savcılığı, yanıt üzerine 5 Haziran’da emniyet müdürlüğüne yeniden “verilen cevapta müvekkilin tahliye olmasının toplum güvenliği için herhangi bir somut risk teşkil edip etmediği konusunda tereddüt yaşanmıştır. Somut tehlikenin açık olarak belirtilmesi…” yazı yazdı. Emniyet, yazıya 6 ay boyunca herhangi bir cevap vermedi.

İKİ KEZ HASTANEYE KALDIRILDI

24 Kasım’da bulunduğu cezaevinde gece saatlerinde durumu fenalaşan Turan, Başakşehir Çam ve Şakura Şehir Hastanesine kaldırıldı. Burada muayenesi yapılan Turan’a ilaç verilerek cezaevine geri götürüldü. Ancak Turan, aynı gece tekrar fenalaştı. Yine aynı şekilde hastanede muayene edilip ilaç verilen Turan, tekrardan cezaevine geri götürüldü. 

6 AY SONRA CEVAP VERDİ

Durumun basına yansıması üzerine Diyarbakır Emniyeti 30 Kasım’da yani 6 ay sonra savcılığın talibine “Adli Tıp Kurulunun ilgili kararı ile her ne kadar adı geçen hakkında, hayatını yalnız idame ettiremeyeceği bildirilmiş ise de hükümlünün cezasının ertelenmesinin toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturacağı tespit olunduğundan, hükümlünün cezasının sağlık nedeni ile erteleme talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır” diye yanıt verdi.   

AYM KARARI BEKLENİYOR

Yanıtın ardından Turan’ın avukatı, “kamu görevini kötüye kullanma, görevi geciktirerek yapma” gerekçesiyle emniyet hakkında suç duyurusunda bulundu. 24 Kasım’da Turan’ın durumunun fenalaşması üzerine avukatı Ece’nin Anayasa Mahkemesine (AYM) infazın ertelenmesi ve tahliye edilmesi yönündeki daha önce yaptığı başvuruya 7 Aralık’ta ret kararı verildi.  AYM, esas yönündeki tahliye talebine ise henüz cevap vermiş değil.

DOKTAR’A RAĞMEN GÖTÜRÜLDÜ

Bunun yanı sıra Turan 14 Aralık’ta mesanesinden gelen kan nedeniyle ameliyat edilmek üzere Başakşehir Çam ve Şakura Şehir Hastanesine kaldırıldı. Burada muayenesi yapılan Turan’ın enfeksiyon kaptığı tespit edildi. Muayene hekimi, Turan’ın ameliyat olması için kaptığı enfeksiyonun giderilmesi gerektiğini ve süre zarfında hastanede kalması yönünde görüş bildirilmesine rağmen Turan, apar topar cezaevine geri götürüldü.

İYİLEŞMESİ İÇİN TAHLİYE EDİLMELİ

Şu anda cezaevinde tek kişilik karantina hücresinde tutulan Turan, temel ihtiyaçlarını dahi tek başına karşılayamıyor. Perşembe günü oğlu Turan’ın görüşüne gittiğini belirten baba Mehmet Zahit Turan, yaptığı kapalı görüşü anlattı. Görüşte bir gardiyanın oğlunun kulağına ankesörlü telefonu vermesi ile ancak yapabildiğine dikkati çeken baba Turan, oğlunun en son cezaevine götürülüşünün ardından durumunun daha da ağırlaştığını kaydetti. Turan’ın şu anda kendisine verilen enfeksiyon ilacını aldığını, Pazartesi günü tekrardan hastaneye kaldırılacağını ve Salı günü için ameliyatının planlandığı bilgisini paylaşan baba Turan, bu şartlarda oğlunun iyileşmeyeceğini ve bir an önce tahliye edilmesini ve tedavisinin tam teşekküllü bir hastanede yapılması gerektiğini vurguladı. 

ÖLÜ GİBİ

Oğlunun cezaevinde kaptığı enfeksiyon nedeniyle hastane kalması gerekirken tekrardan cezaevine götürüldüğünü dile getiren baba Turan, “Oğlum, tutuklu olması nedeniyle hastanede tedavi altına alınmayarak cezaevine geri götürülüyor. Yerinden kıpırdamayan, kaçması yönünde herhangi bir şüphe dahi olmayan ve ölü gibi olan biri niçin tekrardan cezaevine geri götürülüyor. Ölünün üzerinde taş var, oğlumun üzerinde ise bir battaniye var. Boynundan aşağı vücudunu kıpırdayamıyor, içinde ruh yok. Tek başına su içemiyor, yemek yiyemiyor. Sedye üzerinde sırt üstü yatıyor” diye konuştu.  

‘NE YAPABİLİR?’

Oğlunun cezasının bitmesine az kaldığını bu nedenle de tahliye edilmesi gerektiğini belirten Turan, “Eğer adalet olsaydı cezasına bakılmadan tahliye edilirdi. Bu şekilde ölüme terk etmek adalet midir?  Böyle bir insanın hakkı serbest bırakılmasıdır. Türkiye bu şekilde adalet sağladığını düşünüyor, bu adalet mi? Bırakıldığı takdirde hiçbir şey yapamaz. Ne yapabilir? Bir odadan diğerine, tuvalete dahi gidemiyor. Allahtan korkmuyorlar mı? Cezaevinde bakımı iyi yapılamıyor. Tahliye edilmesini ve bakımı biz yapmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

KÜRT İSEN SUÇLUSUN

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da tepki gösteren Turan, “Adaletleri, akılları para üzerine kurulu. Devletin, milletin paralarını nasıl çalacakları, milleti nasıl kandıracaklarının derdindeler. Biz onların akıllarına dahi gelmiyoruz. Hele ki Kürt isen suçlusun. En büyük suçumuz Kürt olmamız. İşte bu yüzden hasta tutuklular ve oğlum bırakılmıyor. Ne olursa olsun mağdur olanların tahliye edilmesi lazım. Bu işkenceyi yapmalarına ne hakları var. Günahtır, yazıktır” diye ifade etti. 

‘İŞKENCE YAPIYORLAR’

İki yıldır Turan’ın bu halde olduğunu ve resmen işkence uygulandığını ifade eden anne Ümmü Gülsüm Turan’ da oğlunun temel ihtiyaçlarının doğru düzgün karşılanmadığını ve bakımının da aksatıldığını belirtti. Anne Turan, şunları söyledi: “Eli, kolu ve bacağı yok. Sadece dili dönüyor. Biri ağzına bir lokma ekmek koymazsa yiyemiyor. Ne istiyorlar oğlumdan, bizlerden? Hastaneye götürülürken bile ellerine kelepçe vurup sedye üzerinden götürüp getiriyorlar. Bile bile bizlere hakaret, zorbalık yapıyorlar.  Gücümüz onlara yetmediği için böyle yapıyorlar. Hakkımızı da isteyemiyoruz. Boşu boşuna bu çocuğa işkence yapıyorlar. Ne yapmış suçu nedir, daha öğrenciydi askere gidecekti. İnşaatlarda çalışıyordu. Hiçbir suçu yok, serbest kalmasını istiyoruz.” 

Mezopotamya Ajansı/ Mehmet Aslan