Yeni bir uyanışı simgeleyen Newroz, Türkiye’nin dört bir yanında kutlanıyor. Her yıl yüzbinlerin toplandığı Newroz alanlarından en kalabalığı 2013’te PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın mesajının okunduğu Diyarbakır Newrozu oldu. 2 milyonu aşkın insan Öcalan’ın İmralı Heyeti aracılığıyla gönderdiği mesajı dinlemek için Newroz alanlarına akın attı.

2013 MESAJI

Çözüm sürecinde 2013, 2014 ve 2015’te Öcalan’ın 3 mesajı Newroz alanında okundu. Ancak Öcalan 2019'da avukatlarıyla yaptığı görüşmede, "2013 Newroz bildirgesindeki duruşumuz esastır" vurgusunu yaptı. Öcalan, 2013 Newroz’unda "Bizim için onurlu bir barış ve demokratik siyaset çözümü esastır. Silahlı direniş sürecinden, demokratik siyaset sürecine kapı açılıyor" mesajını vermişti. Halklarda büyük umut yaratan Öcalan’ın 2013 Newrozu mesajının ardından gelen iki mesajda ise Öcalan barış ve çözümdeki ısrarını yinelerken, bunu iktidarın atacağı adımlara bağladı.

2014 MESAJI

Öcalan, 2014 Newroz’unda artık diyalog sürecinden müzakere sistematiği için yasal düzenlemelere geçilmesine gerek olduğuna vurgu yaparak, “Barış savaştan daha zordur ama her savaşın da mutlaka bir barışı vardır. Direnirken korkmadık ve barışırken de korkmayacağız. Kendini çağına ve insanlığa karşı sorumlu sayan herkesi büyük barışımızın yapı taşı olmaya çağırıyorum" dedi. 

2015 MESAJI

Öcalan, 2015 Newroz’unda ise yasal bir zemine oturtulmak istenmeyen sürecin aşama kaydetmesini istediğini açıkladı. 2015 mesajında şu ifadeler yer aldı: “Bu temelde tarihi Dolmabahçe Sarayı’nda, hepimizce resmen ilan edilen 10 maddelik deklarasyon temelinde yeni bir süreci başlatma görevi ile karşı karşıyayız. Deklarasyon gereği ilkelerde mutabakat oluşmasıyla birlikte PKK’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yaklaşık 40 yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadeleyi sonlandırmak ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli ve tarihi görmekteyim. Böylelikle 90 yıllık Cumhuriyet tarihinin çatışmalarla dolu geçmişini aşıp gerçek barış ve evrensel demokrasi kriterleri ile örülmüş bir geleceğe yürüyoruz. Newroz’un gerçek tarihine yaraşan da huzurunuzda böyle bir aşamayı selamlamaktır.”

Çözüm sürecinin “buzdolabına kaldırılmasıyla” beraber halklarda umut yaratan Öcalan’ın mesajları da tarihin sayfalarında yerini aldı. Öcalan üzerinde ağırlaştırılmış tecrit devam ederken, Newroz öncesi Öcalan’a dair ortaya atılan iddialara ilişkin kaygıların giderilmesi yönündeki ısrar sürüyor.

TECRİT SÜRDÜKÇE...

Öcalan ile birçok kez İmralı’da görüşen Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi (PM) Üyesi Avukat Doğan Erbaş, Öcalan’ın mesajlarını ve Newroz öncesi Öcalan’a yönelik ortaya atılan iddiaları değerlendirdi. İmralı söz konusu olunduğunda her şeyin dikkate alınması gerektiğine vurgu yapan Erbaş, “İmralı’da hiçbir şey tesadüfen olmaz. ‘Bunun mutlaka bir nedeni var’ diye düşünmek gerekir. Daha önce de benzer iddialar ortaya atıldı. Fakat bütün bu kaygı verici iddiaların arkasında yatan tecridin kendisi. Tecrit devam ettiği sürece bu iddialar hep ortaya atılır” dedi.

KÜRTLERİN SABRIYLA OYNAMAK

Erbaş, böylesi iddiaların dönem dönem ortaya çıkma sebebini ise şöyle açıkladı: “Birkaç sebebi olabilir. Birincisi Kürt halkının sabrıyla oynamak, sinir uçlarına dokunmak. Sayın Öcalan’ın Kürt halkı açısından taşıdığı önemi herkes biliyor. Devletin kendisi de bunun farkında. 2013-2015 sürecinde yaşananlar bunu gösterdi. Sayın Öcalan’ın bir çağrısıyla milyonların bir araya gelebildiği, Kürt sorunun demokratik çözümüne yönelik çeşitli çözüm önerilerinin olduğunu ve Dolmabahçe Mutabakatını gördük. Kürt sorununa ilişkin bu topraklarda şimdiye kadar çözüm umudunu doğuran ne varsa Sayın Öcalan’ın imzasıyla, katkısıyla olmuştur. Provakatif bir zemin de yaratılmak isteniyor olabilir. Bunu bilmiyoruz.”

GÜVEN BUNALIMI VAR

Bilinmezliklerin giderilmesi için avukatların ya da ailesinin biran önce Öcalan’la görüşmesinin sağlanması gerektiğine vurgu yapan Erbaş, “Görüşmenin dışında hiçbir açıklama kaygıları gidermez. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıklamasının hiçbir inandırıcılığı yok. Türkiye’de özellikle son yıllarda bütün bir devlet mekanizmasının nasıl işlediği biliniyor. Bırakalım savcılığı, Türkiye’de devletin ve mevcut iktidar siyasetinin derin bir güven bunalımı var. Bu nedenle savcılığın açıklamasını muhalif kesimler olarak, sadece biz değil aklı başında hiç kimse yeterli ve inandırıcı bulmaz. Bu açıklama, olayın vahameti ve ciddiyeti karşısında son derece yetersizdir. Görüşme talebine biran önce cevap verilmeli ve İmralı adasına bir giriş sağlanmalıdır. Yapılan görüşmenin ardından avukatların ya da ailenin kamuoyuna yapacağı bir açıklamadan sonra bu gerginlik sona erer” şeklinde konuştu.

HENÜZ CEVAP YOK

HDP’nin, Adalet Bakanlığı nezdinde ve parlamento zemininde avukatların İmralı’ya gidişinin sağlanmasına yönelik birtakım girişimlerinin olduğunu söyleyen Erbaş, şimdiye kadar somut bir sonuç alamadıklarını ekledi. İddiaların ciddi olduğunun altını çizen Erbaş, “Başta Kürt halkı olmak üzere, kamuoyu bunun üzerine daha çok gitmeli ve gündemleştirilmelidir” dedi. 

Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için cezaevlerinde başlatılan açlık grevine ilişkin de konuşan Erbaş, “Tüm kamuoyu, açlık grevindeki tutuklu ve hükümlerin taleplerinin daha fazla sahiplenilmesini sağlamalıdır. Zaman zaman başvurulan açlık grevleri sonucunda birkaç defa avukat görüşmelerinin yaptırılıp tekrar hiçbir şey olmamış gibi tecride devam ettirilmesi bir çözüm değil. Tecridin artık tümüyle sonlandırılması, Sayın Öcalan’ın Türkiye’deki yasalardan, Türkiye’nin imzalayarak iç hukuk haline getirdiği uluslararası yasalardan kaynaklı tüm haklarını kavuşması için gerekli girişimler yapılmalı. Bu sorun köklü ve radikal bir şekilde artık çözülmelidir. Bugün Sayın Öcalan’ın tüm bu haklarından yararlanmaması için hiçbir neden yok. Tamamen siyasal bir karar sonucunda bunlar oluyor. Bir siyasal tecritle karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.

KARANLIK TÜNEL

Çözümsüzlüğü derinleştiren ve Türkiye’yi karanlık bir tünele doğru götüren iktidar anlayışının söz konusu olduğuna değinen Erbaş, “Bütün bu anlayışın da en fazla tezahür ettiği yer de İmralı adasında Sayın Öcalan üzerinde uygulanan tecrit politikalarında kendisini gösteriyor” dedi. Newroz’un uçuruma doğru giden ülkede direnişin simgesi olacağına vurgu yapan Erbaş, “Halkın demokratik tepkisinin açığa çıktığı, bütün bunlara dur demenin yansımaları olacak. Sayın Öcalan’la ilgili tecridin ve özellikle son günlerdeki bu vahim iddiaların da Newroz alanlarında dile getirileceğini, buna ilişkin taleplerin yüksek sesle haykırılacağını göreceğiz” ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE TOPLUMUNA ÇAĞRI

Öcalan’ın 2013 yılı Newroz mesajını da değerlendiren Erbaş, “Sayın Öcalan, gerçekten tarihi bir açıklama yapmıştı. Silahların yerine artık fikirlerin oluşması gerektiğine yönelik bir girişle başlamıştı. Umut yaratmıştı. Çözümün tüm işaretleri, yol haritası o deklarasyonda verilmişti aslında. Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye’de yaşayan tüm halklar da buna hazırdı. Üzerinden çok zaman geçmedi. Türkiye toplumunun tümünde büyük bir heyecana, umuda ve beklentiye yol açmıştı. Aynı şekilde 2014 ve 2015 Newroz’larında da benzer mesajları olmuştu. Fakat geldiğimiz noktada Sayın Öcalan’ın barış ve çözüm arayışlarına iktidar tecridi daha da ağırlaştırarak karşılık vermiş oldu. 

ÇÖZÜM ÇAĞRISI

2013-2015 arasında yaşanan süreçte iktidarın çözümden ziyade kendi ajandasına göre hareket ettiğini görüyoruz. Bu yaklaşım hala devam ediyor. Dolayısıyla bugün yeni bir Newroz’a giderken Sayın Öcalan’ın 2013 deklarasyonun yeniden gündeme gelebileceğini, güncellenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu iktidara değil Türkiye toplumuna bir çağrıdır. İktidarın barış ve çözüm çağrısına dair bir hazırlığının, niyetinin olmadığını olan biten her şey gösteriyor. Fakat Türkiye toplumuna bu Newroz’da yine bir barış ve çözüm çağrısında bulunacağız” diye belirtti.

GÖRÜŞLERİ İLGİ GÖRÜYOR

Öcalan’ın görüşlerinin dünyanın pek yerinde tartışıldığını dile getiren Erbaş şöyle devam etti: “Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye ve bütün insanlığın güncel sorunlarına çözüm arayan bir duruşu, gücü ve perspektifi var. Bu da ilgi görmeye devam ediyor. Ama Türkiye’de bu yaklaşım üzerindeki tecrit her geçen gün daha da artıyor. Ancak, her savaşın mutlaka bir barışı vardır, insanlık tarihinde sonsuza kadar devam eden bir savaş olmamıştır. Türkiye’de de eninde sonunda bir şekilde bu sorunda bir normalleşmeye gitmek zorundadır. Tüm gelişmeler, göstergeler Türkiye’yi buna zorluyor. Tüm veriler ele alındığında Türkiye’nin tam bir çıkmazda olduğu, yönetememe kriziyle daha da ağırlaştığını görüyoruz. Tüm bu sıkışmışlık içerisine Sayın Öcalan ile yeniden bir sürecin başlatılması, yeniden demokratik diyalog, uzlaşı ve ilkelerde bir araya gelme elbette mümkündür. Ama mevcut iktidarının özellikle küçük ortağının yaklaşımını dikkate aldığımızda bu anlayışın tüm Türkiye’yi esir almış durumda, iktidarın diğer ortağını da esir almış durumda.”

BÜYÜYEN HALK GERÇEKLİĞİ

Türkiye’nin siyasal, toplumsal muhalefetin ve güçlerin bir an önce iktidarın yarattığı gidişe dur demek zorunda olduğunu vurgulayan Erbaş, “Türkiye’deki muhalefeti, sorunlarla daha cesur yüzleşmesi, Türkiye tarihine daha farklı bir pencereden bakması ve Kürt halk gerçekliğini, Kürt hareketini de daha doğru yerden görmesi gerekir. Muhalefetin Sayın Öcalan konusunda da bakışı çok sorunlu. Muhalefetin, bu konularda yeni değerlendirmeler yapması, yeni bir bakış açısına ihtiyacı var. Muhalefet, siyasal zihniyetinde bir değişim ve dönüşüme gitmek zorunda. Bu anlamda çok kritik bir eşikteyiz. Muhalefet bu gereği yerine getirmezse Türkiye’de çözümsüzlük daha da derinleşir. Elbette ki muhalefet böyledir diye Kürt halkı çaresiz değildir. Her geçen gün daha da büyüyen, kendi iradesi etrafında daha fazla bir araya gelen bir halk gerçekliği söz konusu” dedi.

‘NE GEREKİYORSA YAPILMALI’

Türkiye’deki şiddet ortamına son vermenin tüm formüllerinin Öcalan tarafından ortaya konulduğunu aktaran Erbaş, “Bu konuda ne kadar samimi ve hazırlıklı olduğunu yıllarca kendisiyle görüşmüş bir avukat olarak da buna defalarca tanıklık ettik. Her şey bir yana 2013-2015 yılları arasında yaşananlar da Türkiye toplumunun hala hafızasında. Bunlar hiç yaşanmamış gibi davranmamak gerekir. Bu konuda gidilecek ve muhatap alınacak tek yer İmralı’dır, Sayın Öcalan’dır. Sayın Öcalan’ın Türkiye’de halkların ortak, demokratik yaşamını örmekten başka bir amacı yok. Kürt sorununun artık belli bir aşamaya geldiğini, bu Kürt halk gerçekliğinin artık ortaya çıktığını ve sorunun anlaşıldığını, şimdi çözüm vakti olduğunu ve bunun parametrelerini, yöntemini de çok kapsamlı şekilde ortaya koyduğunu herkes bilmeli. Bütün bu gelişmeleri gözeterek Sayın Öcalan ve İmralı gerçekliğine bu gözle yaklaşılmalı. Bu yüzden en küçük bir iddia bile ciddiyetle ele alınmalı. Başta Kürt halkı ve tüm kurumlar olmak üzere herkes bu ciddiyetle yaklaşmalı ve en kısa sürede avukatların ya da ailenin İmralı adasına gidişinin sağlanması için ne gerekiyorsa yapmalıyız” çağrısında bulundu.