Demokrasi İçin Birlik (DİB) TSK’nin 10 Şubat’ta Federe Kürdistan Bölgesinde bulunan Garê’ye yönelik yaptığı operasyonda 13’ü alıkonulan 16 askerin yaşamını yitirmesine ilişkin yazılı açıklama yaptı. 

“insanlar ölüyormuş ne gam yeter ki saltanat gemisi yüzsün” başlığıyla yapılan açıklamada Garê operasyonun iktidarın başarısızlığıyla sonuçlandığına vurgu yapıldı. 

AMAÇ İÇ SİYASETİ MANİPÜLE ETMEK

DİB, operasyon amacının iktidarın iç siyaseti manipüle etmek olduğu belirterek, “Anlaşılan Garê operasyonu, yarattığı sonuçlarla ülkeyi yasa boğarken, AKP- MHP iktidar bloğu, ‘Operasyonun böyle sonuçlanmasının sorumlusu kim?’ sorusunu soran muhalefeti terörist olmakla, terörü desteklemekle suçladı. Ancak her zamanki oyun bu kez tutmadı, Saray rejimi kullandığı tehdit ve şiddet dolu dile rağmen meclisteki muhalefete kendi arkasında saf tutturmayı başaramadı. Muhalefeti kendi söylem ve hareket alanına sıkıştırma, Halkların Demokratik Partisi’ni yalnızlaştırma planı şimdilik boşa çıkmış gözüküyor” diye belirtti. 

SORUŞTURMA BAŞLATILMALI

Operasyona dair bağımsız ve tarafsız bir soruşturma başlatılması gerektiğinin altını çizilen açıklamada “Kim yapmış olursa olsun kabul edilemeyecek bu öldürme olayının sorumluların ortaya çıkarılması için acil olarak soruşturmaya ihtiyaç var. AİHM’in yerleşmiş içtihadına göre, ölümle sonuçlanan bir olay varsa devletin etkili bir soruşturma yapma yükümlülüğü bulunmakta. Bir şikayet bulunmasa bile, devlet bu sorumluluğunu res’en yerine getirmek zorunda. Aksi halde Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde güvence altına alınan yaşam hakkı ihlal edilmiş oluyor. Soruşturmanın etkili olması için bağımsız ve tarafsız kişiler tarafından yürütülmesi, ölüm nedeninin ve ölümden sorumlu olanların ortaya çıkarılmasına ve cezalandırılmasına yönelik olması ve zaman geçirilmeden açılması gerekiyor.

Ölüm olayının ilgili makamların ihmali sonucu meydana gelmesi ya da ilgili makamların operasyonun planlanması ve uygulanmasında gereken özeni göstermemeleri ya da operasyonu yapanların eğitimlerinin yeterli olmaması, yaşam hakkının ihlal edilmesi anlamına geliyor ve devletin sorumluluğuna yol açıyor” diye kaydetti. 

TEK ÇÖZÜM: BARIŞ 

Tek çözümün demokratik barışçıl olduğu vurgulanan açıklamada, “Neredeyse kırk yılı aşan savaş, ülkemizde insani, toplumsal, ekonomik, ekolojik tahribata neden oluyor. İnsanlar yoksulluk, işsizlik, açlıkla boğuşurken, salgınla mücadele için aşı bile bulunamazken, ülkenin kaynakları savaşa, operasyonlara iktidarın ‘Yeni Osmanlıcı’, ‘İhvancı’ hamlelerine harcanıyor. Saray tarafından palazlandırılan bir yandaş savaş sermayesi besleniyor.  Ölümden ve yıkımdan kurtulmanın tek yolu savaşçı dış politikadan vazgeçilmesi, Kürt sorununun barışçı ve demokratik yollardan çözülmesi, Kürt halkının anadilinde yaşam, yerel demokrasi ve eşit yurttaşlık haklarının sağlanmasıdır” diye belirtildi. 

HAMLELER SÜRECEK

 Açıklamada, saray rejiminin muhalefeti etkisizleştirme hamlelerinin süreceğine de değinilerek, “Seçim ve siyasi partiler yasasının değiştirilmesi hazırlıkları, ana muhalefet partilerinin hazine yardımlarını kesme söylentileri, dokuz HDP milletvekili için meclise gönderilen tezkere ve HDP’yi kapatma hamleleri bunun göstergesi” şeklinde yorumladı. 

GÜNDEM BARIŞ OLMALI

Toplumsal muhalefetin de kendisini iktidarın söylem alanına sıkıştırmaktan çıkarması gerektiğini belirtilen açıklamada “Dilimizde barış diye çok güzel bir sözcük olduğunu, barışın mümkün olduğunu hatırlamamız, hatırlatmamız gerek. Her gün daha çok açığa çıkıyor ki, barışı kurmanın yolu demokrasi güçlerinin birliğiyle halkın bizzat kurucusu olduğu bir halkçı seçeneği yaratmaktan geçiyor” diye kaydedildi.