Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi geçtiğimiz günlerde Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında “tahliye edilmesi” yönünde karar verdi. Türkiye’yi 5 maddede mâhkum eden AİHM, 27 siyasetçinin tutuklu bulunduğu Kobanê soruşturmasına da dikkat çekti. HDP’nin o  süreçte  yaptığı çağrıların dayanışma kapsamında olduğu tespitini yapan AİHM, söz konusu eylem çağrılarının şiddet içerikli olmadığını kaydetti.

AİHM kararında, dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin de öngörülemezlik ve Anayasa değişiklikleri spesifik olarak milletvekillerinin beyanlarını, özel olarak muhalefeti açıkça hedef alındığına vurgu yaptı. Kararda, ayrıca Demokratik Toplum Kongresi’ne (DTK) ilişkin katıldığı toplantı ve eylemlerde barışçıl olduğu kaydedildi.

108 KİŞİ HAKKINDA İDDİANAME HAZIRLADI

Selahattin Demirtaş hakkında yapılan tahliye talebi, söz konusu AİHM kararının çevirisi olmadığı gerekçesiyle reddedilirken, yargıdan yeni bir hamle geldi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı “Kobanê soruşturması” kapsamında HDP önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 108 kişi hakkında iddianameyi hazırladı. İddianamede 108 kişi için “devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ve 37 kez “öldürme” başta olmak üzere çeşitli iddialarla cezalar istendi.

AİHM’in verdiği kararın başta önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ olmak üzere diğer tutuklu siyasetçileri nasıl etkileyeceğine dair Figen Yüksekdağ’ın avukatı Ruken Gülağacı Jinnews Haber Ajansı'na değerlendirmelerde bulundu.

'AİHM KARARI KAPSAMINDA TAHLİYE HATTA BERAAT VERİLMELİ'

Kararın içeriğinde, başta dokunulmazlıkların kaldırılmasının hukuksuzluğuna ve özellikle de ifade özgürlüğüne ilişkin kapsamlı değerlendirmeler yapıldığını aktaran Gülağacı,  Yüksekda’ın halen tutuklu olarak yargılandığı Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi önünde görülen dava kapsamında Büyük Daire’nin tüm değerlendirilmelerinin dikkate alınması ve bu karar çerçevesinde tahliye hatta beraat kararı verilmesi gerektiğini vurguladı.

'YÜKSEKDAĞ'IN HER KONUŞMASI YASAMA DOKUNLUMAZLIĞI KAPSAMINDADIR'

Dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin yapılan itirazların ve devamında yargılama konusu yapılan konuşmaların yasama dokunulmazlığı çerçevesinde değerlendirilmediğini vurgulayan Gülağacı, “Tüm milletvekilleri gibi Figen Yüksekdağ’ın yargılanmasına konu olan her konuşması her sözü yasama dokunulmazlığı kapsamındadır” dedi.

Yüksekdağ’ın 6-8 Ekim Kobanê eylemleri gerekçe gösterilerek  4 Kasım 2016’da tutuklandığını, ardından 20 Eylül 2019’da ise Kobanê soruşturması olarak adlandırılan soruşturma kapsamında aynı gerekçelerle fakat farklı iddialar ile tutuklandığını anımsatan Gülağacı, şöyle konuştu: “ Figen Yüksekdağ şu anda aynı konu farklı isnatlar ile 2 ayrı dosya kapsamında tutuklu. Hukuken bu kabul edilebilir değil. Büyük Daire bu iki tutuklamanın birbirinin devamı niteliğinde olduğu değerlendirmesini yaparak aslında bugüne kadar tekrar ettiğimiz bu hukuka aykırılığın altını çizmiş oldu. Dolayısıyla hukuken doğru olan her iki dosya kapsamında da derhal tahliyesine karar verilmesidir.”

AİHM kararının aynı zamanda delilsiz, gerekçesiz tutuklamaların, yargılamaların ve otomatik tutuklanma kurallarının her birinin sözleşme kapsamında ihlal olduğunun altını çizdiğini kaydeden Gülağacı, “ Barışçıl söylem ve eylemlerin sözleşme kapsamında koruma altında olduğu bir kez daha Büyük Daire kararı ile belirtilmiş bu kapsamda birçok siyasetçi ve aktivist hakkında açılan keyfi davaların, otomatik olarak haklarında tutuklama kararları ve gerekçesiz cezaların verilmesinin hukuksuzluğu Demirtaş kararı nezdinde değerlendirilmiştir.

BERAAT KARARI VERİLMELİ

AİHM kararından sonra tutuklu siyasetçilere yönelik gerçekleşecek her  olumsuz hamlenin  hukuki değil siyasi olacağının altını çizen Gülağacı, Selahattin Demirtaş’ın Büyük Daire’nin kararı sonrası tahliye edilmemesi dikkatte alınırsa yapacakları hiçbir hamlenin şaşırtıcı olmayacağını vurguladı.

Yargıtay ve istinaf sürecinde olan ve yargılaması süren tüm dosyalar, Figen Yüksekdağ’ın milletvekilliği sürecinde yapmış olduğu konuşmalardan ötürü açılmış davalar olduğunu kaydeden Gülağacı, “Bu kapsamda asıl yapılması gerekilen AİHM Büyük Daire kararının yasama dokunulmazlığı konusundaki değerlendirmeleri dikkate alınarak bir an önce beraat kararı verilmesidir” diye konuştu.

TARTIŞMASIZ OLARAK KARAR BAĞLAYICIDIR

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ve MHP’li yetkililerin “Karar bizi bağlamaz” sözlerini anımsatan Gülağacı, şöyle dedi: “Kararın kimi bağlayıp bağlamadığı konusunda yapılan yorumlar sadece siyasi ve toplumu yanıltmaya yöneliktir. AİHM kararı bağlayıcıdır. Eğer AİHS’ne taraf ise Türkiye, bu sözleşmeye uymak zorundadır.  Sözleşme uyarınca da taraf devletler, AİHM Büyük Daire kararına uymakla yükümlüdür. Anayasa madde 90 da bu sözleşmenin iç hukukun bir parçası olduğunu söyler. Bu sebeple kararın Türkiye’yi bağlamıyor olduğuna dair yapılan yorumların bir hukuki niteliği yok. Tartışmasız olarak karar bağlayıcıdır. Büyük Daire kararına dair yapılan bu tip siyasi yorumlar, kararın içeriğini bir kez daha onaylar nitelikte, bu yorumlar ve Demirtaş’ın hala tahliye edilmemiş olması 4 kasım 2016’da başlayan tutukluluk ve  yargılanma sürecinin tamamen siyasi bir operasyon olduğunun bir kez daha altını çizmektedir.”

TÜRKİYE KARARA UYMAZSA AKPM'DEKİ ÜYELİĞİ ASKIYA ALINABİLİR

AİHM kararının uygulanması noktasında ilk aşamada kararı denetlemekle yükümlü olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından karara uyulması yönünde baskı ve uyarıların gelmesinin beklendiğini kaydeden Gülağacı, karara uymamakta ısrar edilirse Bakanlar Komitesi’nin AİHM’e Türkiye’yi şikayet etme hakkı olduğunu ve bu sürece bağlı olarak Türkiye’nin Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’ndeki (AKPM) üyeliğin de askıya alınması gibi ihtimallerin olacağını dile getirdi