Mardin'in Nusaybin ilçesinde 1 Ekim’de ilan edilen ve 6 gün süren sokağa çıkma yasağı sırasında Ahmet Sönmez (54) ve Şahin Turan (25) yaşamını yitirdi. Hemen ardından 13 Kasım 2015’te ilan edilen ve 14 gün süren sokağa çıkma yasağı sırasında polisin açtığı ateş sonucu 14 günde 9 kişi yaşamını yitirdi. İnsan hakları örgütlerinin Nusaybin’de ilan edilen sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili raporlarında, 5 çocuk annesi Selamet Yeşilmen (44), Hasan Dal (45), Musur Aslan (19), Abdulkadir Yılmaz (65), Muhammet Altunkaynak (20), Nurhan Kaplan (45), Şerif Alpar (55) ve Sedat Güngör’ün (22) polis kurşunuyla yaşamını yitirdiği belirtildi. Ayrıca raporlarda, Emin Öz’ün (55) ise engelli annesini hastaneye kaldıramadığı için yaşamına son verdiği kaydedildi. 

DOSYADA İLERLEME YOK

Sokağa çıkma yasağının 3'üncü günü olan 15 Kasım’da evinin bahçesinde bulunan tandırda ekmek pişirmeye giden Selamet Yeşilmen, zırhlı araçtan açılan ateş sonucu vurularak öldürüldü. Yeşilmen’in, vurulduktan sonra çekilen fotoğrafı ise hafızalara kazındı. Yeşilmen’in öldürülmesinden sonra Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan soruşturma Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi ancak geçen 5 yıl rağmen dosyada herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. Olayın yaşandığı gün anneleriyle birlikte kurşunların hedefi olan Fikret (20) ve Sevcan'ın (13) aldığı yaralar da halen iyileşmedi. Sevcan, olaydan sonra bir gözünü kaybederken, Fikret'in vücudundaki yaralar ise duruyor. Devam eden sokağa çıkma yasakları nedeniyle Nusaybin’i göç etmek zorunda bırakılan aile, 4 yıl sonra geri döndü. 

AYNI HÜZÜN

Yeşilmen ve hayatını kaybeden birçok kişinin dosyasında “daimi arama kararı” verilerek, tek bir polis memurunun dahi ifadesi alınmadı. Yeşilmen’in eşi Abdurrahim Yeşilmen, dosyanın açılmasının ardından hiçbir ilerleme olmadığını söyledi. Yıkılan evlerinin hemen yanında inşa edilen TOKİ binasında yaşamak zorunda kalan Abdurrahman Yeşilmen, gözünü kaybeden kızının tedavisini de yapamıyor. 

Aradan geçen zamana rağmen yaşadıklarını unutamadıklarını belirten Yeşilmen, yıkılan evinin yerine yapılan parkı ve eşinin vurulduğu yeri her gördüğünde aynı hüznü yaşadığını söyledi. 

‘DEVLET ÖLDÜRDÜ’

Eşinin ölümüyle ilgili açılan davada herhangi bir ilerlemenin olmadığını dile getiren Yeşilmen, davayla ilgili bilgi sahibi olmadıklarını ve failin ortaya çıkarılmayacağını sözlerine ekledi. Yeşilmen, şunları söyledi: “Eşimi devlet öldürdü, kurşun bellidir, her şey bellidir. Herkes biliyor, devlet öldürmüş. Ben de mahkemeye vermişim. Eşimi tarayan da evimin karşısındaydı. Ben sağ olduğum sürece unutmayacağım. Ne bu dünyada ne de diğer dünyada unutmayacağım. Evimi yıkmışlar. Ben ne zaman o sokağa girsem, o kaldırımdan yürüsem, aklıma geliyor. Evli, 5 çocuklu kadının örgüt olduğunu söylüyor. Ben mahkemeye vermişim. Bana eşimi kim öldürdüğünü söylesinler. Hükümettir, bulabilir. Falan polis falan yerde çıkarabilir. Çıkarmıyorlar. Dosyayı öyle tutacaklar rafta. Zamanaşımına uğradı diyecekler.”

Mezopotamya Ajansı / Ahmet Kanbal