Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Dêrsim İl Örgütü'nün 2'nci Olağanüstü kongresi "Dem dema azadiye ye" şiarıyla kentte bulunan bir otelin konferans salonunda gerçekleşti. DEM Parti bayraklarıyla süslenen salon hınca hınç doldu. Kongreye, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, kent milletvekili Ayten Kordu ve çok sayıda kurum ve kuruluş temsilcileri katıldı.  

Kongre özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenlerin anısına saygı duruşu ile başladı. Saygı duruşu sonrası kitle hep bir ağızdan "Şehid namirin" sloganları attı. Dêrsim'de parti geleneğinin verdiği mücadeleyi konu alan sinevizyon gösterimi yapıldı. 

'TECRİDE KARŞI MÜCADELEMİZ SÜRECEK'

Kongrede konuşan DEM Parti Dêrsim Milletvekili Ayten Kordu, Aralık ayının katliamlar ayı olduğunu hatırlatarak, özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenleri andı. Cezaevlerinde PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için başlatılan açlık grevlerini hatırlatan Kordu, Ortadoğu'daki sorunların çözüm yolunun İmralı olduğunu söyledi. Kordu, "Tecrit politikası İmralı Adası'nda başlayarak toplumun tüm kesimlerine yayılmış durumda. Emekçiler, kadınlar, gençler tecrit altındadır. Bu tecrit politikasına karşı da mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz" dedi. Kürt kadın siyasetçiler Sakine Cansız ve Aysel Doğan'ı da anan Kordu, onların açtığı mücadele yolunu sürdüreceklerini kaydetti. 

ÖRGÜTLÜLÜK VE MÜCADELE ÇAĞRISI

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ise konuşmasına Kürtçe başlayarak, “Seyit Rızaların, Alişerlerin, Zarifelerin, Dr. Şivanların hemşerilerine selam yolluyorum. Sakine Cansız, Aysel Doğan, Erdal Eren gibi dünden bugüne kadar onurluca mücadele eden bütün Dersim halkımıza selamlarımı iletmek istiyorum. Düzgün Baba, Ana Fatma, Buyer Baba'nın mekânında olmaktan mutluyum. Bu karşılamanızdan dolayı teşekkür ederim" dedi. 

‘TİCARİ İLİŞKİLERİNİZİ GÖZDEN GEÇİRİN’

Kapitalist sistemin bunalım içinde olduğunu ve kendini yaşatmak için savaşlara ihtiyaç duyduğunu belirten Bakırhan, bunun zeminin de Ortadoğu ve Kurdistan olduğunu söyledi. Bakırhan, "Buna karşı her zamankinden daha uyanık olmamız gerekiyor. İsrail-Filistin arasındaki savaşı da yakinen izliyorsunuz. Filistin toprakları büyük işgal altındadır. Onlarla dayanışma içinde olduğumuzu belirtmek istiyoruz. AKP-MHP iktidarı oradaki çatışmada da ikiyüzlü politika izliyor. Bir tarafta İsrail ile yoğun ticari ilişkiler içinde olan iktidar, bir taraftan Filistin için timsah gözyaşı döküyor. Onların derdi Filistin halkının özgürlüğü değil, İsrail'e kaç ton malzeme satacağı ile ilgilidir. Gazze'yi çeviren duvarların betonu ve demiri Türkiye'den gidiyor. Gerçekten Filistin halkı ile birlikte iseler, önce İsrail’le ticari ilişkilerini gözden geçirmelidir. Filistin halkının özgürlük mücadelesi için devrimciler büyük bedeller ödediler. Sizde takip ediyorsunuz. Bir taraftan Filistin için timsah yaşlar döken iktidar, Rojava'da bomba olarak halkımıza yağmaktadır. Gencecik çocuklarımız yaşamını yitirmektedir. Sağlık kurumları, gıda fabrikaları yerle bir ediliyor. Sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinde Kürt'e karşı savaş yürütüldüğü nettir. Onun için bu süreç değerlidir. O nedenle her zamankinden daha fazla güçlü ve örgütlü olmamız lazım. Aksi halde Filistin'in yaşadığını yaşanmaya devam edecek. Demek ki örgütlü olmak gerekiyor. Bizim en büyük gücümüzün halkımız olduğunu İsrail-Filistin savaşı ortaya koydu. Başta Kürt halkı olmak üzere Kurdistan ve Türkiye’de yaşayan halkların bu vekalet savaşına bir tavır ortaya koyarak, yürütülen bu vekâlet savaşlarını örgütlülükle boşa çıkarabileceğimizi belirtmek istiyorum" dedi. 

'DERSİM MÜCADELENİN SER ÇEŞMESİDİR'

Dêrsim eski belediye eşbaşkanı Nurhayat Altun ile Gultan Kışanak, Sebahat Tuncel, Selahattin Demirtaş ve yüzlerce tutsağa Dêrsim'den selam gönderen Bakırhan, "HEP'ten bugüne kadar demokratik alanlarda kurumlarımızda, siyasi partilerimizde çalışan ve yaşamını yitiren arkadaşlarımızı anmak istiyorum. Kürt'üz, Aleviyiz diyebiliyorsak onların emekleri sayesinde olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Dêrsim siyasal, toplumsal, emek mücadelesiyle sadece değil bize direniş kökleriyle de büyük dersler veriyor. Dêrsim toplumsal mücadelenin önünü açan çok önemli bir merkezdir. Dêrsim sadece Reya Heq inancının ser çeşmesi değil, mücadelenin de ser çeşmesi olduğu için saygıyla selamlamak istiyoruz" dedi. 

'DÊRSIM'IN BİZİM YEREL YÖNETİM ANLAYIŞINA İHTİYACI VAR'

Hatimoğulları: Kayyımcı anlayışı püskürttük Hatimoğulları: Kayyımcı anlayışı püskürttük

Dêrsim'e uygulanan özel uygulamalara da değinen Bakırhan, şunları söyledi: "Dêrsim tarihten günümüze kadar hiçbir dönem mücadeleden hız kesmedi. Dêrsim'e bu nedenle sistem daha farklı yaklaşıyor. Sistem Dêrsim’e daha ince ve baskıcı politikalar uyguluyor. Dêrsim'deki arkadaşlarımızın da sistemin bu politikaları karşısında daha örgütlü mücadele etmeleri, bu dönemin en önemli gerekliliğidir. Sistemin bu politikalarını bu topraklardan defetmek zorundayız. 1937-38'de fiziki soykırım uygulandı. Şimdi sistem hem doğa, hem kültürel olarak soykırım yapıyor. Dört bir tarafta barajlar, maden ocaklarıyla, Dêrsim'in doğasıyla oynamaya çalışıyor. Kültürü ile oynamaya çalışıyor. Bizim için sembol olan değerlerimizin isimlerini kentlere caddelere verdik. Kadının siyasete, yaşama katılması için projeler yürüttük ama kayyım atadılar. Kayyımın Dêrsim'i ne hale getirdiğini gördük. Dêrsim'in bir kez daha bizim yerel yönetimler anlayışına ihtiyacı var. Kendi kültür, değerlerini onurluca yaşatmak için buna ihtiyaç vardır."

GÖÇ POLİTİKALARI

Hükümet yetkililerin her yerde Dêrsim için  “huzur kentidir” dediğini hatırlatan Bakırhan, “Size soralım huzur kenti midir, bir huzur var mıdır? Dersim'de artık sistem aracılığıyla gençlerimiz göçertilmeye çalışılıyor. Dêrsim gençsizleştiriliyor, imansızlaştırılıyor. Bu vesileyle Dêrsimli arkadaşlarımız, Seyid Rızalarla, İbolarla başlayan mücadelesinin devam etmesi, sistemin politikalarının boşa çıkması için gençlerimize sahip çıksınlar. Dışarıda işçi, mülteci olmaktansa Dêrsim halkı ile birlikte direnmek daha onurludur. Gençlerin kendi topraklarında yaşaması için Dêrsim halkının üzerine düşeni yapacağından eminim" dedi. 

'BURALARDAN GÖÇMEK HAKSIZLIK OLUR'

Hükümetin politikalarının boşa çıkarılması için daha dayanışma halinde olunması gerektiğini belirten Bakırhan, şunları söyledi: “Hükümete devlet imkânlarına rağmen alternatif üretimler yapmalıyız. Dağlarımız, ormanlarımız, Munzur çayı açıktır. Kendi toprağımızda göçmek, intihar etmek yerine bir avuç suyla, bir lokmayla olsak da kalacağız. Buralardan göçmek Aysel Doğanlara, Sakine Cansızlara, İbolara, Mazlumlara haksızlık olur" şeklinde konuştu. Kentin her yerinin kalekol, karakol ve kameralarla dolduğunu belirten Bakırhan, "Kalaekol, kamera kentin her yerinde iken Gulistan Doku nerede? Gulistan Doku'yu katledenler onlardandır. Katledilen yoksul ve emekçilerden yana olduğu için onların umurunda değil. Gulistan Doku bulunana kadara mücadele edeceğiz. Gulistanımızın, katillerini bulacağız ve onlardan hesap soracağımızı belirtmek istiyorum.  

DERSİM KÖKLERİ ÜZERİNDEN YENİDEN AYAĞA KALKAR

Türkiye'nin birinci yüzyılının fotoğrafının Dêrsim olduğunu biliyoruz. Katliamlar, soykırım, göç politikaları, burada uygulamaya koyulan ince politikalar hayat bulsaydı bugün yüzlerce insan burada kongreye katılmazdı. İkinci yüzyıl katliamlar yüzyılı olmasın, Dêrsim inancının yasal güvenceye alındığı, barışa vesile bir yüzyıl olsun. Birinci yüzyılda büyük bedeller ödedik, ikinci yüzyılda kimse kaybetmesin. Dün ki çatışmada gencecik insanlar yaşamını yitirdi. Kimsenin ölmesini biz istemiyoruz. Niye Türkiye'nin 800 milyar doları Kürt dilini konuşamamasına, ‘Kürt anasını görmesin’ diye kullanılsın. Bu para yatırım olarak uygulansaydı, Türkiye bugün Ortadoğu'nun model ülkesi olurdu. Kürt sorunu devam ettiği müddetçe emekliler, 7 bin 500 almaya devam edecek. Büyük çoğunluk bu sorun devam ederken asgari ücreti almaya devam edecek. Kürt sorunu devam ettikçe ne Dêrsim'de ne Türkiye'de huzur, mutluluk olur. Buradan hükümete ve devlet aklına, 'bu gencecik çocukları yaşamını yitirmesin. Kürtlerin, Alevilerin temel hakları tanınsın. Kurdistan'da yaşayan halklar aynı acı ve hüznü ikinci yüzyılında yaşamasın' diyoruz. 'Dersim dağların kilidir' denir, bizde Dêrsim dağların ve mücadelenin kilididir, diyelim. Dêrsim demek, kökleri üzerinde yeniden daha gür ayağa kalkmak ve mücadele etmek demektir. 

DÊRSIM'DE DOST GÜÇLERLE GÖRÜŞMELER SÜRÜYOR

Dêrsim'de de seçim olacak. Dêrsim'de de başta salonda oturan halkımız söz sahibi olacak. Dêrsim'de aday belirlemede ne yapacağımızı, STÖ'ler, kanaat önderleri, örgütlü olan her kurum, emek ve meslek örgütü, siyasi parti ve oluşum Dersim'de yapacağımız her şeyde söz ve karar sahibi olacağız. Bu sefer topu size attık. Her geldiğimizde bizi eleştiriyordunuz. Umarız seçimden sonra biz, size ‘Niye öyle yaptınız’ demeyeceğiz, sizi tebrik edeceğiz. Dêrsim'de yalnız olmadığımızı biliyoruz, buradaki dost güçlerle görüşmelerimize devam ediyoruz. Herkesin iradesinin bir biçimde Dêrsim ve ilçelere yansıması için elimizden geleni ortaya koyacağız. Bu sürece ivme, katkı vermek hepimizin sorunudur. Biz gittiğimiz her yerde coşku vermek için elimizden geleni ortaya koyuyoruz. Bu kürsüde heyecanlandım, çünkü siz bize güç ve moral veriyorsunuz. Bu rengârenk, yılmayan, yok olmayan direngenliğinizle bize umut olmaya devam ediyorsunuz. Dêrsim'de kent uzlaşısını hayata geçireceğiz. Buyursun bütün Dêrsim dinamikleri, Dêrsim'de üyemiz olan, oy veren, vermeyen kim varsa, Aysel Doğan'ın, İboların, Sakinelerin mücadelesine sahip çıkanlar buyursunlar gelsinler. Alacağımız sonuçlarla Dêrsim'in ne kadar kıymetli olduğunu herkese gösterelim. 

DEMOKRATİK SONUÇ ALACAĞIZ

Dêrsimi kazanmak Rojava'da 'Jin jiyan azadi' diyenlerle dayanışmak demektir. Dêrsim’i kazanmak demek açlık grevindekilerle dayanışmak demektir. Dêrsim’i kazanmak Seyit Rızaların onurlu mücadelesine sahip çıkmak demektir. Dêrsim’i kazanmak, Dersimlilerle yönetmek, Kürt sorununun çözümünü sağlamak için bize büyük güç verecek. Ben inanıyorum ki Dêrsim'de hiçbir zaman olmadığı kadar demokratik bir sonuç alacağız. Bunun için önce inanacağız, iki inandığımız şeyi harekete geçirmek için adaylarımıza, partimize sahip çıkacağız. İl örgütümüzü yalnız bırakırsak sistem yönelir. Gençlerimize sahip çıkmazsak, yoksullukla mücadele etmezsek çocuklarımız, gençlerimiz mülteci olur. Bunlara sahip çıkacağınız inançla hepinizi saygıyla selamlıyorum.” 

Tek listeyle gidilen seçimde DEM Parti Dêrsim İl Eşbaşkanlığı’na Özcan Gürtaş ve  Esma Ataş seçildi.