Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, İstanbul seçimlerinin yenilenmesinin yıldönümüne ilişkin, “İBB Başkanı bir yıllık icraatlarının hesabını veriyor vatandaşlara. Mart'ın sonu bahardır diyerek yola çıktık. Dilimizde baharın coşkusu, yüreğimizde insan sevgisi vardı. İstanbullulara hizmet etmek için yola çıktı. Ekrem İmamoğlu siyaseti halka adanmışlık olarak gören bir başkanımızdı, tıpkı diğer belediye başkanları gibi” dedi.

‘ÖRNEĞİ OLMAYAN BİR KARAR’

Seçimin yenilenmesi kararının adaletsizlik olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Dünyada örneği olmayan kararlara imza atarak seçimi geçersiz saydılar. İstanbullular bu adaletsizliğe ses çıkarmayacak sandılar. Bütün İstanbullular bilendi, tüm dünya İstanbul seçimine kitlendi. Kazanan demokrasiydi, yenilenler ise bir avuç yargıç ve ona karar vermesini söyleyenlerdi. Ben bunları çete olarak tanımlamıştım. Hep birlikte tarih yazdık; her firavunun bir Musa'sı vardır bu sefer Musa İstanbullardı. Şimdi çalışma zamanı, şimdi bu kadim şehri ayağa kaldırma zamanı” şeklinde konuştu.

‘BAROLAR HAK ARIYORLAR’

Yargıya güvenin "diplerde" olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Yargıyı, hâkimleri kontrol altına aldılar, sıra avukatlara geldi. Gün gelecek siz de avukata ihtiyaç hissedeceksiniz. Baroların yürüyüşünü saygıyla karşılıyoruz. Biz de Adalet Yürüyüşü düzenledik. Adalet aradığımızı tüm dünyaya duyurduk. Onlar da ahlakın kırıntısı yok. Konuşma onu rahatsız ediyorsa söylediği bir şey var 'Ezin'. Halkı baskılayamazsınız. Barolar da hak arıyorlar. Yürüyüş herkesin hakkıdır, silahsız ve saldırısız... Yürüyüş yapan avukatlar bir yere mi saldırdı, silahları mı vardı? Dünya böyle bir örnek görülmedi. Beni derinden sarsan olay ise TBB Başkanı'nın takındığı tutum, en başta adaleti onun savunması gerek. Milletvekilleri teklifi alıyor nasıl savunacağı bilmiyor, çünkü içeriğini bilmiyor. Koskoca Türkiye bu hale geldi.Bu ülkede adalet olduğunu kimse düşünmüyor. Adaleti sağlayacak unsurlardan biri de savunmadır. Baroları parçalayacaklarmış. Senin başka işin mi yok? Anayasaya göre barolar kamu tüzel kişiliğindedir. Aynı vilayette iki tane vali olmaz. Bir ilde de bir tane baro olur. Savunma kutsal bir haktır. Bugün o polislere talimat verip avukatları sokmak istemeyenler, gönderilen çadırlara izin vermeyenler gün gelecek avukata ihtiyaç duyacaklar.

‘SOYLU ÖZÜR DİLEMELİ’

Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun gazeteci Saygı Öztürk’ten özür dilemesi gerektiğini belirterek, “Trabzon çalkalanıyor bundan ötürü. Bir kişi belediye işçi kadrosuyla giriyor. İşçi kadrosuyla girdiğinde devlet memuru olması gerek bunun için de KPSS'ye girmesi gerek. Bunu ne yapıyorlar? Meraklanma diyorlar. 'Seni özel kalem müdürü yapacağız' diyorlar. Sınava girdi mi? Hayır. Karısından boşanıp AK Parti milletvekiliyle evleniyor. Sonra da Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne atandı” dedi. 

‘BUNLAR ONURLU GAZETECİLER’

Kılıçdaroğlu, Libya’da yaşamını yitiren MİT mensuplarına dair haber yaptıkları için tutuklanan ve yarın ilk duruşması görülecek olan gazetecilere dair de şunları söyledi: “Ferhat Çelik, Aydın Keser, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hülya Kılınç, Murat Ağırel yargı önüne çıkacaklar. Yüz günü aşkın süredir bekliyorlar, yaptıkları haber nedeniyle. Sosyal medyada var zaten, çelenk yollanmış, yandaş gazetelerde çıkmış. Özgür, namuslu, kalemini satmayan gazeteciler haber yapıp kendilerini rahatsız edince doğru hapse atıyorlar. Düşündüler ki bu gazeteciler onurlu duruşundan vazgeçecekler. Bunlar vazgeçmeler, bunlar onurlu, saygın gazetecidirler. Bunlar gazeteciliği gazetecilik için, halkın haber alma hakkı adına gazetecilik yaparlar. Bu gazeteciler üstelik tecritte tutuluyor. Bakalım yarın hakim ne diyecek. Bir adaletsizliği sürdürecek mi yoksa bu adaletsizliğe dur mu diyecek. İntikam alma duygusuyla yola çıktınız mı adaletsizliği perçinliyorsunuz. Ama göreceğiz arkadaşlarımız mücadeleyi sürdürecekler.”

‘DEMİRTAŞ TAM 4 KEZ TAHLİYE EDİLDİ’

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) HDP’nin tutuklu eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve CHP’li Eren Erdem hakkında verdiği kararlara işaret eden Kılıçdaroğlu, “Adaletten yana olan, vicdan sahibi, yasaları uygulayan hakimler var. Sayın Demirtaş ile ilgili tutukluluğunun makul süreyi aştığına ve Anayasanın 19’ncu maddesinin ihlal edildiğine karar verdi. Ama Demirtaş hala içeride. Aynı şekilde Eren Erdem için kişiyi hürriyetin ve güvenliği hakkını ihlal ettiği için 30 bin TL tazminata mahkum etti Türkiye’yi. Demirtaş hakkında tam 4 kez tahliye kararı verildi ama tekrar tutuklanıp tekrar hapse atılan biri. Düşüncelerine katılır veya katılmazsınız ama bir insanı haksız hukuksuz yere hapse atarsanız toplumun vicdanı kanar. Yazıktır, günahtır. Adalete, insanlığa bu kadar zulüm etmeyin. Tahliye kararı aldıysa uygulayacaksınız. Bu dikta yönetiminin Türkiye’deki yansımasıdır” dedi.

‘RÜŞVETİN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ’

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Toplum pandemi için tedbirler aldı. Yüz binlerce iş yeri kapandı, kişilerin gelir ve sağlık sorunları ortaya çıktı. Tablonun en az hasarla atlatılması için sağlık ve ekonomik anlamında tedbir alınmalıydı. Sağlık çalışanlarımız 24 saat görev başında. Bu süreçte orta direk yani esnaf çok zarar gördü. Esnaf devlete yük olmaz, vergi verir. Esnaftan iş yerini kapatmasını istedi. Ne olacak durumları? Esnafın borcu vardı, kapatılan iş yerinin yüzde 90'ında insanlar günlük şekilde yaşıyor. Esnaf dükkânını kapatmış ama borcu var. Esnafa sicili bozuk diye kredi vermiyor. Pandemi sürecinde kaldırın. Yapmadılar, bunun devlete sıfır maliyeti var. Bu esnaf bu çeki, bonoyu neden ödeyemedi diye sordun mu? Serik'te alınan rüşvetin peşini bırakmayacağız ve gündeme getireceğiz. Rüşveti gizlemek, rüşvete ortak olmak demektir. İki bakan da bu rüşvetin ortağı. İki bakan belediye başkanına senden önce belediye başkanı almıştı diyor. Bunlardan biri Dışişleri Bakanı. Büyük rüşvet alırsan büyükelçi olursun."(MA)