İmralı Adası’nda ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan, 25 Mart 2021’de yapılan kesintili telefon görüşmesinden bu yana haber alınamıyor. Aile ve avukatların yaptığı görüş başvuruları da “disiplin” cezaları gerekçesiyle ya reddediliyor ya da yanıtsız bırakılıyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 10 aydır haber alınamayan PKK Lideri adına açıklamalarda bulunuyor. İlk olarak partisinin 12 Ocak’taki grup toplantısında “Edirne’deki en büyük hesabı İmralı’dakine verecek” açıklaması yapan Erdoğan, 26 Ocak’ta katıldığı bir televizyon programında gazetecilerin sorusuna “Öcalan’a sormalı” diyerek yanıt verdi. 

Öcalan’a yönelik aile ve avukat görüşü engelinin sürdürüldüğü bir ortamda Erdoğan’ın bu açıklamaları, kamuoyundaki tepkileri de kaygıları da arttırdı. Öcalan’ın avukatlarından ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, Erdoğan’ın ikinci İmralı açıklamalarına dair Mezopotamya Ajansı’na konuştu. “Öcalan adına konuşmak onlara düşmez” diyen Günay, tecridin kaldırılarak Öcalan’ın kendisinin konuşmasının sağlanması gerektiğinin altını çizdi. 

TECRİT DERİNLEŞTİRİLİYOR

İmralı Adası’nda mutlak tecridin devam ettiğine dikkat çeken Günay, “Hukuka ve ahlaka aykırı bir şekilde derinleştirilerek devam ettirilen bir tecrit uygulaması var. Yapılan bu tarz her açıklama, İmralı Adası’nda tecridin ne kadar derin olduğunun açık göstergesidir. Bu açıklamalar, söylemler tecridi derinleştiriyor. Objektif bilgiye ihtiyaç var. İmralı Adası’nda neler olup bittiğine, mahpusların sağlık durumuna dair kamuoyunun objektif bilgi alması perdeleniyor. Kuşkusuz Kürt hareketi, Kürt siyaseti, Kürt halkı ve Türkiye kamuoyu, Sayın Öcalan’ı yakinen takip ediyor ve görüşlerini öngörebilecek durumda. İmralı Adası Türkiye siyasetinin özellikle takip ettiği bir yer” diye belirtti.

ÖCALAN ADINA KONUŞULUYOR 

“Hukuk dışı ve insanlık dışı bir tecrit altında olan Sayın Öcalan adına konuşmak kimsenin haddine değil, kimseye düşmez” diyerek yapılan açıklamalara tepki gösteren Günay, “Tecridin müsebbibi durumunda olan Erdoğan, bu konuda en son söz söyleyebilecek, ‘Öcalan şunları söyledi’ iddiasında bulunabilecek en son kişidir. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olması itibariyle tecridin başlıca sorumlusudur. AKP iktidarının 20 yıllık iktidarını değerlendirdiğimizde, İmralı Adası’ndaki uygulamaları, Ceza ve İnfaz Kanunu’nda yaptığı değişiklikleri değerlendirdiğimizde, İmralı’da tecrit sistemini derinleştiren, bunu bir yönetim biçimine dönüştüren bir AKP iktidarı söz konusu. Bu konuda Öcalan adına konuşmak onlara düşmez” diye konuştu. 

TECRİT KALDIRILMALI

Tecridin kaldırılması gerektiğinin altını çizen Günay, “Bu iktidarın yapacağı şey, tecridi kaldırmak, hukuku ve adaleti uygulamaktır. Her defasında akıllara ziyan açıklamalar yapmak yerine, iktidara net çağrımızdır, tecridi kaldırsınlar, İmralı kapılarını açsınlar, Sayın Öcalan ve diğer mahpuslar, avukatlarıyla, ailesi ve siyasi heyetlerle görüşsün. Bütün kamuoyu Sayın Öcalan’ın ne söylediğini objektif şekilde öğrensin. Tecrit kaldırılmalı ve Öcalan’ın kendisi konuşmalı. Tek çözüm yolu budur” dedi. 

ÖCALAN REALİTESİ 

Erdoğan’ın yaptığı açıklamaların İmralı tecrit sistemini derinleştirdiğine işaret eden Günay, “Bir yandan Türkiye kamuoyunda ‘İmralı Adası’nda bir takım görüşme oluyor’ havası yaratılıyor, diğer yandan tecrit sistemini derinleştiriliyor. Erdoğan bunu her yaptığında, bazı çevreler Sayın Öcalan’a yönelik saldırı siyasetine başlıyor. Bunlar şuursuzca karamalar. Sonuçta bir Öcalan realitesi var. Bu saldırılar, direnen Öcalan gerçekliğini görmemek anlamına gelmektedir. İmralı Adası’nda tüm olumsuz koşullar ve mutlak tecrit sistemine rağmen direnen bir Öcalan gerçekliği var. Bu asla göz ardı edilmemeli. Öcalan’ın İmralı Adası’nda verdiği mücadele, bir direniş hattıdır. Hiç kimse bu gerçekliği aklından çıkarmamalıdır” şeklinde konuştu.

MA / Özgür Paksoy