Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Mardin 1’inci Olağan İl Kongresine katıldı. İlk olarak kentteki sivil toplum örgütleri ve meslek odaları temsilcileriyle kahvaltıda bir araya gelen Babacan, görüş alışverişinde bulundu. Ardından kısa bir esnaf ziyareti gerçekleştiren Babacan, beraberindekilerle Kürtçe, Arapça ve Türkçe şarkılar eşliğinde kongrenin yapılacağı düğün salonuna geçti. 

‘TÜRKİYE 1’DEN BÜYÜKTÜR’

İzmir depremine değinerek sözlerine başlayan Babacan, "12 yaşında 13 kurşun ile aramızdan ayrılan Uğur Kaymaz'ın şehrinden, Mardin’den hepinizi selamlıyorum" demesi dikkati çekti. Türkiye’nin derin bir yönetim krizi yaşadığını vurgulayan Babacan, “Adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi denen aslında tam bir sistemsizlik olan bu süreçte her birimiz için hayati önemde olan çoğu karar yeterince istişare edilmeden tek bir kişi tarafından alınabiliyor. Tek bir kişi Birleşmiş Milletler’e (BM) gittiğinde dünya 5’tenb büyüktür diyenler, Türkiye’nin de 1’den büyük olduğunu unutuyor. Halkımızın yüzde 98’i Türkiye Büyük Milet Meclisi’nde temsil ediliyor fakat pek çok karar bu Meclis’e gelmiyor. Tek bir imza ile milyonları etkileyecek adım atılabiliyor. Türkiye tek bir kişiden ibaret değildir ve Türkiye 1’den büyüktür. Bu nedenle biz parti programımıza bu sistemi değiştireceğimizi söyledik. Biz güçlendirilmiş parlamenter sistemi hayata geçirmeyi halkımıza taahhüt ediyoruz” diye belirtti. 

EKONOMİNİN ÇÖKÜŞÜ…

Ekonomi, hukuk ve demokrasinin dip yaptığını belirten Babacan, görevli olduğu hükümetlerde hayata geçirecekleri politikaları savundu. Konuşmasının devamında ekonomiye değinen Babacan, “Şu anda Türkiye kötü yönetiliyor. Her alanda problem var ama özellikle ekonomideki problemler her geçen gün büyüyor” dedi. Cumhurbaşkanlığı tarafından Merkez Bankası Başkanı’nın dün gece görevden alınarak yerine Naci Akbal’ın atanmasına ilişkin de konuşan Babacan, şöyle devam etti: “Ekonomide yaşananların esas sebebinin kurumsal aklı ve ortak aklı dışlayan, liyakati ortadan kaldıran, köklü kurumlarımızı çökerten partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve kötü yönetim olduğunu asla unutmayalım. Her şeyi ben yapacağım derseniz, partili Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi işte memleketi bu hale getirir.” 

“Bizi yöneten bu zihniyet değişmedikçe bu ülkenin sorunlarını çözmek mümkün değildir” diye konuşan Babacan, ekonomideki sorunların bir bürokrata yıkılmaya çalışıldığını dile getirdi. Babacan, eleştirilerini şöyle sürdürdü: “Ne Cumhurbaşkanı, ne de ekonomi yönetimi talimatını harfiyen uygulayan kişileri değiştirerek, ekonomideki olumsuz tablonun ve çöküşün sorumluluğundan kurtulamaz. Bu hükümet bu ülkeyi bu hale getirdi.” Babacan, hükümetin enerji, tarım, turizm ve birçok politikalarını da eleştirdi.

Hükümetin dış politikasını da değinen Babacan, “Keskin sirke küpüne zarar. Bu iktidar keskin sirke haline geliyor. Bol bol bağırıyor. Dünyaya bağırıyor ama Türkiye’ye zarar veriyor” dedi. 

‘KAYYUM CEZALANDIRMA YÖNTEMİ’

“Demokrasi askıda, özgürlükler askıda, adalet askıda” diyen Babacan, iktidarın kayyım politikasına ilişkin de “Seçilmiş belediye başkanlarını makamlarından indirerek, atanmış kişileri oturtuyorlar. Halkın iradesi seçme ve seçilme hakkı ayaklar altına alınmış. Seçimler adeta bir aldatmaca haline getirilmiş. Sandığı halkın önüne koyuyorlar, insanlar iradesini kullanıyor, 6 ay sonra seçilmiş belediye başkanını görevden alıp yerine birisini atıyorlar. O kadar ucuz değil. O kadar kolay değil. İktidar seçimle kazanamadığı her belediyeyi hukuksuzca ele geçirmeye çalışıyor. Seçimde kaybettiği belediyelere hemen bir kayyım atıyorlar. Sadece belediye başkanları değil, belediye meclisleri de çalışmaz hale getiriliyor. Vatandaş oy vermiş birilerini Meclise gönderiyor, birilerini başkan seçmiş kimsenin umurunda değil. Şunu açıkça görüyoruz, iktidarın kayyım politikası, aslında kazanamadığı seçimlerde halkı cezalandırma yöntemi haline getirildi. ‘Bana oy vermezseniz ben de size cezayı kesiyorum’ diyor. Kabul edilebilir bir şey değil. Bizim sözünü verdiğimiz Türkiye’de bağımsız ve tarafsız yargı dışında hiç kimse seçilmiş bir insanı görevden alamayacaktır” diye konuştu. 

UĞUR KAYMAZ’IN HEYKELİ

Sözlerinin devamında Uğur Kaymaz’ı tekrar anarak, kayyım tarafından Uğur Kaymaz heykelinin yıkılmasına tepki gösterdi. Babacan, şunları söyledi: “Onlar silmeye çalışsa da biz bunu hatırlatacağız. Biz devletin bu ülkedeki her bir çocuğun yaşam hakkını korumak zorunda olduğunu hatırlatmaya devam edeceğiz. Biz çocuklarınızın çatışmasız, şiddetsiz, terörsüz şehirlerde büyütmek için canla başla çalışacağız. Biz iradenize ve tüm seçtiklerinize sahip çıkmak için de buradayız. Biz seçmen iradesine kayyım atanmaması için de buradayız. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi için buradayız. Biz bu topraklara ölümü layık görenlere siyaset yolunu kapatanlara karşı da buradayız.” 

ANADİL HAKKI

Kürtçe üzerindeki yasaklamalara ve engellere de değinen Babacan, bu yıl sadece 2 Kürtçe öğretmeni atandığına dikkati çekerek, “Bugün gelinen noktada anadil hakkının iyileştirmelerinin birer birer geriye doğru götürüldüğünü” söyledi. Kendi dönemlerinde anadilin korunması ve yaşatılması ve geliştirilmesi amacıyla gerekli adımları atacaklarını ileri süren Babacan, insan haklarının doğuştan gelen haklar olduğunu anamsattı. 

SURİYE POLİTİKASI

Türkiye’nin Suriye politikasında niyetinden şüphe edilir hale geldiğini vurgulayan Babacan, sözlerini şöyle tamamladı: “Barış gelmedikçe, komşumuzda kan ve gözyaşı akmaya devam ettikçe aynısını biz de burada yaşıyoruz. Hele hele komşu ülkelerinin iç işlerine, iç siyasetlerine dar bir ideolojik perspektif ile yaklaştığınızda hiç kimseye bir faydanız olmuyor. Siyaset sorun çıkarıp, ondan sonra çok düşman var diye içeriyi korkutmak için yok… Bugün Türkiye hatalı iç ve dış politika tercihleri sebebi ile savaşın maliyetini en ağır şekilde ödeyen ülkelerden biri.”