Erciş'te zincirleme trafik kazası: Aralarından Doktor Çetin Kotan'ında bulunduğu 5 kişi yaralandı Erciş'te zincirleme trafik kazası: Aralarından Doktor Çetin Kotan'ında bulunduğu 5 kişi yaralandı

AFAD tarafından depremin ardından TOKİ'ye yaptırılan konutlarda depremzedelerin yanı sıra konutlarda çalışan işçiler de sömürülüyor. Bir işçi hem 4 sitenin temizlik işlerine, hem de kazan dairesine bakarken, yaşamlarını tehlikeye atarak günde 15 saat çalışan işçiler, sorunlarına çözüm bulunması talebinde bulundukları için işten atılma ile tehdit edildiklerini dile getirdi.


Haber: İdris YILMAZ

AFAD'ın, Boğaz İçi Site Yönetimi AŞ'nin insafına bıraktığı depremzedelerin ardından şimdi de sitede çalışan işçiler sömürülmeye başladı. Geçen yıldan bu güne kadar yaşanan depremin yaşattığı sıkıntılar bahane edilerek kandırıldıklarını ifade eden işçiler, her geçen gün yüklerinin daha da ağırlaştığını söyleyerek, sorunların artık dayanılmayacak noktaya geldiğini belirtti. Temizlik işçisi statüsünde olduklarını ifade eden işçiler, kazan dairesi işçisi olarak çalıştıklarını ve bir kişinin 64 dairenin hem temizliğine, hem de diğer hizmetlerine koşturduğunu söyleyerek, "Bu da yetmezmiş gibi kazan dairelerine bakmak zorunda kalıyoruz. Hangi işe yetiştireceğimize şaşırdık. Yetiştiremediğimiz zaman hem site sakinlerinden, hem de Boğaz İçi Site Yönetimi A.Ş. yetkililerinden azar işitiyoruz" dedi. Yaşadıkları soruna çözüm bulunulması konusunda şirket yetkililerine öneride bulunduklarını ifade eden işçiler, bu sefer de işten kovulmakla tehdit edildiklerini belirtti.

'Haklarımızı talep ettiğimizde işten atmakla tehdit ediyorlar'

Seslerinin bütün yetkililere duyurulmasını isteyen Yaşar Alper isimli işçi, yaşadıkları sorunları şöyle anlattı: "Aşağı TOKİ konutlarında temizlik personeli olarak çalışıyoruz. Geçen yıl kış mevsiminde bir kişi 4 binanın kaloriferini yakıyordu. Kazanlar elle beslendiği için arkadaşlarımız çok zorlanıyordu. Bu zorluk yetmezmiş gibi bir de temizlik yapmakla görevliydik. Bu zorluğun arasında temizlik de yapıyorduk. Site müdürümüz yaşanan zorluğu kendisine aktarmamız üzerine 'İdare edin bu bölgede deprem oldu, insanlar acılar çekti. Kendi halkınız için fedakârlık edin, sonrası kazanlar üçe düşürülecek maaşınıza da yaptığınız işinize göre zam yapılacak' dedi. Bu sözlere inandık ve hep beraber itaat ettik. Sabah 5 akşam 8'e kadar çalışıyorduk. Bu da yetmezmiş gibi Cumartesi ve Pazar günlerimizi de çalışarak geçirdik. Mesai hakkımız olmasına rağmen bu haklarımızın hiç biri verilmedi. Bizler bu haklarımızı talep ettiğimizde hakaretlere ve işten çıkarılma tehdidine maruz kaldık" dedi.

'Yoğurt parası alındı, fakat yoğurt alınmadı'

Veysi Güney isimli bir diğer işçi ise, mesai ücretlerinin kendilerine verilmediğini dile getirerek, "Gider diye bütün apartman sakinlerinden yoğurt parası adı altında bir takım ödemeler alındı. Fakat bu güne kadar bize verilen 2 litre sütten başka bir şey alınmamış. Oysa baktığımız 64 konuttan her ay yoğurt parası alınmaktadır. Kazan dairesinde sürekli kömür yandığı için karbon monoksit gazlar çıkıyor. Bu gaz insan sağlığına zararlı ve zehirlenmek gibi ölümcül vakalara kadar yol açabilir. Bu duruma maruz kalmamak ve önlem almak amacı ile yoğurt tüketmemiz şart" dedi. Sağlıklarının riske atıldığını belirten Güney, haklarını aradıkları için kendilerine çıkış yolu gösterildiğini ifade etti.

'Çocuklarımız hastalandığında izin çıkmıyor'

Çocuklarının hastalanması durumunda kendilerine izin verilmediğini söyleyen Güney, "Can güvenliği, insanca yaşam diye herhangi bir hak tanınmıyor bize. Gecemiz gündüzümüz yok. Bir kişi 4 binaya ve 64 daireye bakıyor. Bunların çevre temizliği, kat temizliği ve kazan dairesi gibi bütün ihtiyaçları biz karşılıyoruz, buna rağmen insanca yaşam hakkımız yok" dedi.

'Kazan dairelerinin jeneratörü yok'

Kazan dairelerinde jeneratör olmadığını ifade eden Adem Kaya isimli bir diğer emekçi, "Kazan daireleri ışık görmüyor, elektrik kesildiğinde sıcaklık oranını ayarlayamıyoruz. Devir daim pompaları çalışmıyor. Bazı durumlarda çok tehlikeli anlar oluyor. Bizleri bu insanların can güvenliğinden sorumlu tutuyorlar. Herhangi bir patlama yaşanılırsa bu hesabı kim ödeyecek. Bu önerilimiz bile başımıza dert oluyor. Kalorifer sertifikalarımız ve bu konuda eğitim almamamıza rağmen bizleri bu işten sorumlu tutuyorlar" diyerek karşı karşı oldukları tehlikenin vahametini gözler önüne serdi.

Konut sahipleri: İşçiler sömürülüyor

İşçilerin taleplerine destek veren ve sömürüldüklerini doğrulayan site sakinleri de, yaşanan durumu kabul etmediklerini ifade etti. Mustafa Işık isimli site sakini, bir işçinin 4 siteye baktığını ve bu 4 sitede toplam 64 daire bulunduğunu belirterek, "Vicdanen bu yaşanan durumdan rahatsız oluyoruz" dedi. Yönetimin daire başı aylık 45 TL para topladığını söyleyen Işık, "Bu arkadaşlar can havliyle çalışmalarına rağmen yetiştiremiyorlar. Çoğu zaman vicdanen rahatsız olduğumuz için, para ödememize rağmen kendi işlerimizi kendimiz görüyoruz. Bu yönetim bu arkadaşlara zulüm ediyor" dedi.

'Şirket hem bizi hem de işçileri sömürüyor'

Boğaz İçi Yönetim A.Ş'nin hem kendilerini, hem de işçileri sömürdüğünü dile getiren site sakinlerinden Halil Çeçen, "Şirket bu arkadaşları yem olarak kullanıyor. Bizleri sömürerek bu arkadaşların sırtından hak etmedikleri gelirler elde ediyorlar. Ve bu arkadaşları ezerek haklarını da vermiyorlar. Gece gündüz çalıştırdıkları işçilerin haklarını gasp eden site yönetimi bu da yetmezmiş gibi işçileri ekmekleri ile tehdit ediyor. Biz durumu kabul etmiyoruz. Şartların düzeltilmesini, ödediğimiz ödeneklerin yerini bulmasını ve burada insanca yaşamın sağlanmasını istiyoruz. Bu arkadaşları sonuna kadar da destekliyoruz" diye ifade etti.

Konu hakkında görüşlerini almak için gittiğimiz Boğaz İçi Yönetim A.Ş. yetkilileri, basına demeç verme yetkilerinin olmadığını savunarak, konuşmadı. DİHA