Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisleri tarafından Van’da “Başkaldır Özgürleştir” şiarıyla panel düzenlendi. Panelin yapıldığı Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Toplantı Salonu’na “Gençlik faşizme karşı örgütleniyor” yazılı pankart asıldı. HDP MYK ve PM üyeleri, HDP, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) il ve ilçe eşbaşkanları, yerine kayyum atanan belediye eşbaşkanları, gençler ve çok sayıda yurttaş panele katıldı. Panelde HDP Van Milletvekilleri Tayip Temel ve Bedia Özgökçe Ertan konuşmacı olarak yer aldı.
Saygı duruşu ile başlayan panelde ilk olarak konuşan HDP Van Milletvekili Tayip Temel, devrim mücadelesinde gençliğin rolüne dikkat çekti. Gençlik çalışmalarını Van’da sürdürdüğünü belirten Temel, içinden geçilen süreçte gençliğin rolünün tarihi ve ağır olduğunu söyledi. Temel, “Görüyorum ki gençlik faşizme karşı tereddütsüz ve şüpheye mahal bırakmayacak biçimde direniyor. Bu yüzden gençliğin rolü oldukça ağır. Kürt milleti özgürlük mücadelesinde, yok olmaktan var olmaya gidilen süreçte bilinçli gençleriyle, tarihte pek de görülmeyen biçimde kendini feda etti. Şartlar ne olursa olsun Kürt gençleri bu uğurda kendini feda ediyor. Bu mücadele 100 yıl sürse de Kürt gençleri kadın, erkek bu mücadeleyi bırakmadı bırakmayacak. İşte böylesi bir kararlılık var. Zaman zaman mücadelenin yöntemleri değişse de mücadele durmuyor“ diye konuştu.
‘TÜM OLUMSUZLUKLAR ALTERNATİF SİLİKLERDEN DOĞUYOR’
“Hiçbir devrim kabul ettirmeden gerçekleşmedi” diyerek konuşmasını sürdüren Temel, şu örneği verdi: “Bir köy düşünün. O köyde ağa var, sistem var. Bir kişi çıkıp itiraz etmediği sürece kimse ağalığından vazgeçmez. Köylü de kaderimiz böyle diyerek her şeye razı olacak. Bu yüzden tüm olumsuzluklar alternatifsizlikten kaynaklanıyor. Önce alternatif bir model oluşturmak zorundayız. Ortada bir isyan var ise ve bu isyan haklı sebeplere dayanıyorsa onun önüne geçilmesi mümkün değil. Toplumsal isyanlar tarihten bu yana kusursuz bir biçimde devam ediyor. Şu anda Kürtlere yönelik bir katliam var. Burada 20 yaşında bulunan gençlerimizden önce de çok büyük katliamlar yaşandı. Ernesto Che Guevara 20 yaşında başladığı siyasi faaliyetlerinin ardından 22 yaşında Küba Devriminin lideri oldu. 40 yaşında Bolivya dağlarında katledildi. Örnek vermeye devam edersek Stalin 20 yaşında başlamış ve 30 yaşında Rus devriminin lideri olmuştur. Stalin siyasi faaliyetlerine 18 yaşında başlamış ve illegal çalışarak Sovyetlere lider olmuştur. Türkiye’de Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan’lar çok genç başladılar. İşte halkların kardeşliği şiarı bu şartlarda başladı” şeklinde konuştu.
‘GENÇLER MÜCADELENN İLHAMI OLDU’
Gençlerin neleri başardığını kısaca anlattığını ifade eden Temel, 68 kuşağının bugün verilen mücadelenin ilhamı olduğunu belirtti. Temel, “Sayın Öcalan, ‘Eğer Deniz Gezmiş’in tespitleri olmasaydı, belki de Kürdistan’a geçiş yapmazdık. Onlar ‘Kürdistan sömürgedir’ dediler. Bu tespit temelini Denizlerden, Mahirlerden aldı. Onlar iki şey yaptılar. Sosyalizmin mücadelesini ve halkların kardeşliğini Türkiye’de yükselttiler. Kürt mücadelesinin temelini de genç bir kadro oluşturdu. Yoksul halk çocukları bu tespitleri ete kemiğe büründürerek hayata geçirdiler” dedi.
‘BİRLİKTE HAREKET ETMEYE İHTİYACIMIZ VAR’
Ardından konuşan HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan ise, “Bizim sizden öğreneceğimiz çok şey var. Büyük bir saldırı ortamından geçiyoruz. Bu yüzden birlikte hareket etmeye ihtiyacımız var. Neredeyse nefessiz bırakılmaya çalışıldığımız bir durumla karşı karşıyayız. En büyük mağduriyetleri yaşıyoruz. Doğrudan öznesi olmasak da yaratılan ortam itibariyle umutlarımızın, hayallerimizin engellenmeye çalışıldığı bir süreci yaşıyoruz. Bu durumdan medet umanlar var. Baskı kurarak, yok sayarak, engelleyerek, yargı sopasıyla, KHK sopasıyla, açlıkla terbiye ederek çok yönlü bir saldırı altındayız. Herkesin karşı duruşunu engellemek ve korku iklimini kalıcı hale getirmek istiyorlar. İşte biz buna faşizm diyoruz. Gerçekten ne yaşadığımızı doğru tespit ederek mücadele etmemiz gerekiyor.
Mesela Türkiye’de onca saldırıya rağmen yasa üzerinde Demokratik hukuk devleti diyorlar. Ama gerçekte yaşadığımız bu değildir ve hiçbir zaman da olmadı. Kapsamı, şekilleri, kullandığı argümanları farklı olsa da gerçekte yaşanan faşizm olduğunun farkında olmamız gerekiyor. Son birkaç yıldır Türkiye’de bir rejim değişikliği yaşanıyor. Darbelerle gelen bir baskı iklimi bize çok ağır bedeller ödetti. Ağır faşist diktatörlük değil de milletin kabulüne dayanan bir yönetim anlayışından söz ediyoruz. Bizler Kürt halkı olarak yüz yıldır bunları yaşıyoruz. Bütün bu yıllar boyunca faşizm her yönüyle hücrelerimize kadar nüfuz etmeyi planlayarak saldırıyor.
Dünya üzerinde ve Türkiye’de karşılaştığımız birçok örnekten görürsek faşizmin kendince başarı saydığı sonuçları olmuştur. Örneğin 12 Eylül faşizmini hatırlayalım. O karanlık günlerin yarattığı iklim bütün toplumu sardı ve bir yönetim anlayışı doğurdu. O dönemki iktidarın beklentisi sorgulamayan, itiraz etmeyen bir toplumdu ve kısmen de olsa başarılı olduklarını söylemek mümkün. Faşizmin hiçbir döneminde kesinlikle başarıya ulaştığını söylemek de mümkün değil. En ağır saldırıların olduğu dönemlerde illa ki bir karşı duruş, direniş kültürü gelişti. Yakın tarihimiz ve Kürt siyasi hareketi açısından geriye dönüp baktığımızda çok önemli çıkarımlar yapmamız gerektiğini konuşalım, tartışalım. 12 Eylül’ün ağır baskı ortamında bir avuç devrimci karakterli gencin aldığı tarihi mirasla, bilgiyle Kürt siyasal hareketi ortaya çıktı. Bu hepimiz açısından çok büyük bir umut demektir” diye konuştu.
‘ÇÖKTÜRME PLANI HALEN SÜRÜYOR’
Son birkaç yıldır çöktürme planının yürürlükte olduğunu belirten Ertan, “Kürt halkına çok acımasız saldırılar uygulandı. Bir bütün olarak siyasal hareketimizin, ideolojimizin bitirilmesi amaçlandı. Bu çöktürme planı hala devam ediyor ancak başarı olamadı. Her türlü baskıya, yakıp yıkmaya rağmen başaramadıklarını gördüler. Bu süreçte en büyük ilham kaynağımız halkımız oldu. Bu inançla ayakta kaldık ve direndik. Buradan çıkarmamız gereken en temel husus budur. Tarih boyunca direnenler kazandı. Eksikliklerimize rağmen direniş kültürü ve tarihimiz bize referans olarak bunu gördük, hiç yanılmadık” dedi.
‘KADIN VE GENÇLER HEDEF ALINIYOR’
Bu süreçte gençlik ve kadına yönelik çok büyük baskılar olduğunu ifade eden Ertan, gençlerin ve kadınların bir arada olmasının engellendiğini söyledi. Ertan son olarak, “Bunu güncel olarak yaşıyoruz. Faşizmin yarattığı korku ve baskı ikliminin ele geçirme, itaat ettirme politikalarına karşı yegane güçler gençlik ve kadındır. Bizler bu süreçleri yine mücadele ederek aşacağız. Hileli ve sinsi birçok yöntem uygulanıyor. Buna karşı doğru tavır almazsak bu sinsi planların tuzağına düşeriz. Bu sistem toplumu yozlaştırmaya, yok etmeye çalışıyor. Bizleri hedef aldıkları saldırı yöntemleri kendimizden, kimliğimizden, tarihimizden, bizi bir arada tutan nedenleri yok etmeye çalışıyor. Şiddet kültürünün yaygınlaşması bununla ilgilidir. İşte bunu engellemek isteyen gençlik ve kadınlara bu yüzden saldırıyorlar. Hepimizi çaresiz bırakmak istiyorlar.”
Panel konuşmaların ardından soru-cevap ile son buldu. (Mezopotamya ajansı)