Türkiye ve Suriye Milli Ordusu (SMO) adı altında bir araya getirdiği paramiliter grupların, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne bağlı Efrîn, Grê Spî ile Serêkanîyê’nin ardından Eyn İsa’ya yönelik başlattığı saldırılar devam ediyor. Suriye’de stratejik önem taşıyan M4 karayolu üzerindeki önemli noktalardan biri olan Eyn Îsa, Minbîc ve Kobanê’yi Hasekê ile Kamışlo’ya bağlayan önemli bir kavşak noktası. Kasabadan geçen M4 karayolu ise Lazkiye’den başlayıp Halep’e uzanan ve oradan Kamışlo’ya kadar Kuzey Suriye’yi birbirine ve Irak sınırına bağlayan bir yol konumunda. 

Türkiye’nin hedefi ise; Ezaz ve El Bab bölgelerini ele geçirip Efrîn bağlantısını kestiği gibi Eyn İsa’yı ele geçirip Kobanê ile Minbîc’in diğer bölgelerle bağlantısını kesmek, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni ikiye bölmek. Eyn İsa ve M4 karayolu çevresindeki köylere yapılan kapsamlı kara harekâtı ise Suriye Demokratik Güçleri’nin (QSD) direnişine çarpıyor. Bölgeye yönelik bombardıman ve çatışmalar devam ederken, gelişmeleri yakından takip eden gazeteci Zana Seydî, saldırıların amacını, ateşkesin garantörü olan ABD ve Rusya’nın tutum ile hesaplarını Mezopotamya Ajansı'na değerlendirdi.

18 PARAMİLİTER ÖLDÜRÜLDÜ 

Türkiye ve paramiliter grupların 11 Kasım’da Eyn İsa’ya 3 kilometre uzaklıktaki Maalek köyüne kara operasyonu gerçekleştirdiğini ifade eden Seydî, QSD’nin saldırıya sert cevap vermesi nedeniyle ağır darbeler alarak geri çekildiklerini aktardı. Saldırıda 18 paramiliter askerin öldüğünü ifade eden Seydî, cenazelerin Türkiye’nin Rusya ile yaptığı görüşmelerin ardından yerden kaldırılabildiğini ifade etti. Seydî, sonrasında ise bir hafta boyunca kentin çevresi, kuzeyindeki mahalleler ve M4 karayolu üzerindeki birkaç köyün yoğun bir şekilde bombalandığını kaydetti. 

Maalek köyünün Eyn İsa, Kobanê ve Minbic’in yollarının kesiştiği bir nokta olması nedeniyle stratejik öneme sahip olduğunu belirten Seydî, 18 Aralık tarihine kadar olan saldırılarda 6 sivilin yaşamını yitirdiğini, 14 sivil ve 8 QSD savaşçısının da yaralandığını söyledi.

DOMBARDIMAN DEVAM EDİYOR 

Türkiye ve paramiliter grupların, 17 Aralık’ta Ruslarla yapılan görüşmelerden bir gün sonra Cehbel ve Mişrefe köylerine yönelik keşif uçaklarının da katılımıyla karadan bir operasyon başlattığına dikkat çeken Seydî, “Bu iki köy Eyn Îsa’nın doğusunda, kent merkezine 3 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Bu iki köye girmeye çalışıyorlar. 18-19 Aralık’taki saldırıda bu iki köyü aldılar ama QSD savaşçıları köyleri geri aldı. Ulaştığımız bilgilere göre, şimdiye kadar 19 çeteleri öldürüldü, 7 de yaralıları var. Bazı kaynaklara göre, bir de Türk askeri öldürüldü. Buradaki saldırıda da istediklerini elde edemediler. Ama bombardımanları devam ediyor” diye belirtti. 

RUS ONAYIYLA ATEŞKES BOZULDU 

18 Kasım’da gerçekleşen ikinci büyük saldırıdan önce QSD, Suriye Hükümeti ve Rusya arasına bir anlaşma imzalandığını belirten Seydî, şöyle dedi: “Görüşmelerde 22 Ekim 2019 yılında imzalanan Soçi Mutabakatı’na göre ateşkesin sağlanması kararına varıldı. Rusya da garantör ülke olarak rolünü oynayacaktı. Öte yandan QSD, Rusya ve Suriye Hükümeti, biri M4 yolu üzerinde, biri kentin doğusunda ve biri de kentin içinde olmak üzere 3 ortak kontrol noktası kurarak ateşkesi sağlama konusunda anlaştılar. Sonrasında Ruslar ateşkes için helikopterli devriyeler attılar. Ama Türk devleti Rusların onayıyla ateşkesi bozdu.” 

Kentten şimdiye kadar göç yaşanmadığını ancak saldırıların kent merkezine ulaşma kaygısı olduğunun altını çizen Seydî, “Çünkü saldırılar kentin birkaç kilometre ilerisinde yaşanıyor. Ama bazen toplar kentin içine de düşüyor. Rusların karakolunun çevresi de birçok kez bombalandı. Parçaları karakollarının içine düştü. Ama şimdiye kadar ciddi bir tepki göstermediler” ifadelerini kullandı. 

ASKERİ VE SİYASİ BASKI

QSD üzerinde askeri ve siyasi baskı kurulmaya çalışılarak kazanımların bertaraf edilmek istendiğine işaret eden Seydî, “Türk devleti ve çeteleri, askeri olarak Rusya da siyasi olarak baskı oluşturmaya çalışıyor. Bu baskılarla Eyn Îsa’nın Suriye rejimine teslim edilmesini istiyorlar. Rusya bunu birçok kez istedi. QSD de açık bir şekilde bunu kabul etmeyeceğini ifade etti. En doğru olan tavrı gösterdi ve direnişi seçti” dedi. 

ABD VE RUSYA’NIN ROLÜ

Seydî, ateşkesin garantörü olmalarına rağmen rollerini oynamayan ABD ve Rusya’nın politikalarını ise şöyle yorumladı: “Rusya birçok defa ‘bölgeyi bize teslim edin yoksa Türk devleti işgal etmek istiyor’ diyor. Amerika güçleri de ‘Trump’ın değişmesini ve izlenecek siyasetin belirlenmesini bekliyoruz, bu yüzden bölgede hiçbir rol oynayamayız’ diyorlar. Ruslar ise bu saldırılardan faydalanmak istiyor. Çeteleri cesaretlendiriyor. QSD’nin bu toprakları terk etmesini ve Suriye’ye teslim etmesini istiyor. Bu aynı zamanda Türk devletinin de isteği. Türk devleti ‘burayı QSD tutmasın da Suriye rejimi tutsun’ istiyor. Bunun üzerine de anlaşıyorlar.”

RUSYA VE SURİYE TEPKİSİZ 

Rusya, Suriye rejimi, Irak, İran ve Türkiye gibi güçlerin yaptıkları her toplantıda devrimi yok etmek üzerine anlaşmalar yaptıklarına vurgu yapan Seydî, “Bu nedenle şimdiye kadar bu saldırılara sessizler. Belirttiğim gibi hangi güç olursa olsun, karakollarına ne kadar top düşerse düşsün cevap verebilecek durumda olmalarına rağmen cevap vermiyorlar. Bombardımanlarda çok sayıda Suriye askeri de öldü. Rus karakollarına da bombalar düştü ama şimdiye kadar bir mermi bile atmadılar. Suriye ve Rusya karakollarının yakınlarına bin 700-bin 800 arası top mermisi düşmesine rağmen hiçbir tepki göstermediler. Bunun da ötesinde görüşmelerini devam ettiriyorlar” diye belirtti. 

MESELE KÜRTLER OLUNCA... 

Türkiye’nin, Federe Kürdistan’a yönelik saldırılarının da Kuzey ve Doğu Suriye devrimini yok etmek üzerine olduğunu kaydeden Seydî, “Başur’daki saldırılarla Kuzey ve Doğu Suriye devrimini çembere almak ve fırsat bulunduğu anda KDP ile birlikte devrimi darbelemek istiyorlar. Yani bu güçler arasında genel bir anlaşma var. Bu nedenle yorumlamak zorlaşıyor. Ama sahada yaşananlar işin özünü açıklıyor. Efrîn’in Minbic ile birleşmesini engellemek için Türkiye’yi Ezaz ve El Bab’a koydular. Grê Spî ve Serêkanîye’den de ABD güçleri çekildi ve saldırıya izin verdi. Şimdi de Rusların onayıyla dünyanın gözü önünde, dünyanın sessizliğinden faydalanarak özerk yönetime saldırıyorlar. Şimdi de Doğu ve Kuzey Suriye Özerk Yönetimi ikiye bölünmek isteniyor. Böylece özellikle Kobanê ve Minbîc saldırılara açık hale gelecek. Mesele demokratik güçler olunca, Kürtler olunca tüm güçlerin aynı potada birleştiğini görüyoruz” diye belirtti. 

MA / İdris Sayılğan