Türkiye’de yapılan 31 Mart yerel seçimlerinde Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kazandığı belediyelere bir bir kayyum atanıyor. 19 Ağustos’ta Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediyeleriyle başlayan kayyum politikası sonucu toplam 20 belediyeye kayyum atandı. HDP’nin kazandığı Çaldıran, Tuşba ve Edremit belediyelerinin, eşbaşkanlarına KHK’li oldukları gerekçesiyle mazbatalarının verilmediği Van’da 19 Ağustos’ta Van Büyükşehir Belediyesi’ne, 22 Ekim’de Erciş Belediyesi’ne, 2 Kasım’da Saray Belediyesi’ne ve 9 Kasım’da da İpekyolu Belediyesi'ne kayyum atandı. Kayyum ve tutuklamalara tepki gösteren Van’da faaliyet yürüten partiler, kayyumları halkın iradesine yapılan siyasi darbe olarak değerlendirdi.

CHP: SİYASİ BİR DARBEDİR
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Van İl Başkanı Mehmet Kurukcu, 31 Mart yerel seçimler öncesi, "seçilirseler kayyum atarız" tehditlerini hatırlatarak, o tehditlerin bugün hayata geçirildiğini söyledi. Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) HDP'li adayların adaylıklarını kabul ettiğine dikkat çeken Kurukcu, " Seçilen birçok belediye başkanı hakkında devam eden ve kesinleşmeyen soruşturma ve davalar gerekçe gösterilerek, bir idari kararla görevden uzaklaştırılmaları, idarenin yargı üzerindeki vesayetini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu uygulamayla Türkiye’nin idari yapısının yanı sıra yargısı da ağır bir darbe daha almıştır. Seçim ve onun tezahürü olan halk iradesinin, siyasi bir karar ile ortadan kaldırılması en hafif deyimiyle, siyasi bir darbedir diyebiliriz. Bu belediye başkanların görevden alınması aslında hukuki değil, siyasidir. Halkın seçimle siyasi tercihine darbedir” dedi.
‘HALKIN İRADESİNE İPOTEK KOYMAKTIR’
Seçimle gelenin siyasi kararlarla değil, seçenler tarafından görevden alınması gerektiğine vurgu yapan Kurukcu, “Siyasi görüşü ve hangi partiden olursa olsun, seçimle geleni ancak seçenler oradan indirmelidir. Seçilenler, eğer seçimle değil de antidemokratik kararla düşürülüyorsa bu açıkça siyasi darbedir. Yerlerine kayyum atamak ise halkın iradesine ipotek koymaktır. Belediye başkanlarını ve meclis üyelerini belirleyen milli iradedir. Belediye başkanı görevden alınırsa, meclis kendi içerisinden birini seçer. Meclis yasadışı işler yaparsa, Danıştay meclisi fesheder ve seçim yenilenir. Belediye başkanlarına isnat edilen suçlamalar hakkında ortada açık hukuki deliler varsa bunun gereğini bağımsız yargı yerine getirir. En son İpekyolu Belediyesi’ne kayyum atanması yapıldı. Belediye başkanları adaylık döneminde ilk önce il ya da ilçe seçim kurullarına adaylık başvurularında bulundukları zaman bunların suçlamaları o gün önlerine dökülüp aday gösterilmemeleri gerekiyordu. Ama seçildikten sonra bunların görevden alınıp yerlerine kayyum atanması, dediğimiz gibi siyasi ve antidemokratik karardır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak her zaman kayyumlara karşı olduğumuzu deklare ettik ve her zaman kayyumlara karşı olduğumuzu belirteceğiz” ifadesinde bulundu.

İNSAN VE ÖZGÜRLÜK PARTİSİ: ULUSAL BİRLİK
İnsan ve Özgürlük Partisi Genel Başkan Yardımcısı Menice Gülmez de kayyumu "iradeyi gaspı" olarak nitelendirdi. Gülmez, “Kayyum bir milletin iradesini yok saymak, halkın kendi kendini yönetme hakkını elinden almak ve halka ‘sen kendini yönetemezsin, yönetme becerin yoktur, illaki seni ben yönetirim’ demesidir. Kesinlikle kayyumları kabul etmiyoruz ve kayyum pratiğini ilk günden bu yana biliyoruz ve kayyumlara karşı parti olarak eşbaşkanların yanındayız” diye konuştu.
Kürtlerin iradesinin kayyum politikasıyla bir kez daha yok sayıldığını vurgulayan Gülmez, “Geçtiğimiz dönemde kayyumlar atandı. Kayyumları ancak Kürtler olarak ulusal birliğimizi sağladığımızda durdurabiliriz. Kürtler ulusal birliğini sağladığında içeride ve dışarıda kayyumlara karşı daha çok ses çıkarabilecektir. Çükü milyonların her yerde bir olması, harekete geçmesi ve her yerde ses çıkartması farklı bir şeydir. Bir ilin ya da ilçenin çok cılız bir ses çıkarması da farklı bir şeydir. Ulusal birlik biz Kürtler için bu dönem için olması gerekendir” dedi.

EMEP: HALKIN İRADESİ GASP EDİLDİ
Emek Partisi (EMEP) Van İl Yöneticisi Zelal Sarı ise AKP'nin "tek adam" politikasının sadece Kürtleri değil tüm muhalifleri hedef aldığını söyledi. Sarı şöyle devam etti: “Halkın iradesini yok sayarak seçilmişleri kayyumlarla görevinden alan hükümet, Suriye politikasını çıkmaza sürükleyen, ülkede derinleşen ekonomik krizin ve işçilerin örgütlenme haklarını elinden alan hükümettir. Tek adam yönetiminin inşasında, Kürt halkı üzerinde artan baskılardan hukuksuzluklardan biri de kayyumlardır. Tek adam yönetiminin inşasında yalnızca HDP'yi değil muhalif bütün sesleri hedef almaktadır. Söylemlerinde sıkça ‘sandık’ diyenlerin halkın iradesini gasp ettikleri, antidemokratik uygulamaların tavan yaptığı, iş cinayetlerinin yaşandığı, derinleşen ekonomik krizin ve bu nedenle yapılan intiharların olduğunu görünmez kılmak için türlü politikalar deniyorlar. Halkın içinde olduğu koşulların ne kadar demokrasiden uzak olduğunu görmek gerekiyor. Bu koşullar gelecek süreçte önümüzdeki siyasi rejimin nasıl etkileri olacağının bir göstergesidir. Oluşturulmaya çalışan siyasi rejime karşı mücadele etmeyi bilmeliyiz ve bu politikaların yanlışlığını vurgulamak gerekiyor.”
MA / Cemil Uğur





