Kürtlerin direniş ve özgürlük günü olarak kabul ettiği Newroz kutlamalarına sayılı günler kaldı. Bu yıl "Newroz ateşiyle direnelim, özgürleşelim" şiarıyla gerçekleştirilecek kutlamaların merkezlerinden birisi de her yıl yüzbinlerce insanın bir araya geldiği Van olacak. Kutlamalar için yapılan başvuruya izin çıkarken, Newroz Tertip Komitesi de hazırlıklara başladı.  

Kentte geçmiş yıllarda tüm Newroz kutlamalarına kesintisiz bir şekilde katılan kadınlar, baskılara karşı terk etmedikleri alanlarda yaşadıklarını anlatarak, bu yıla dair mesajlarını paylaştı. 

'SAVAŞ MEYDANINDA' KUTLAMA

90'lı yıllardan bu yana kutlamalara katıldığını aktaran 64 yaşındaki Mıhtiye Bor, ilk yıllarda köylerdeki evlerin damlarında ateş yakarak Newroz'u kutladıklarını belirtti. Newroz'un ne anlama geldiğini sorduklarında ilk olarak kendilerine zalim Dehaqa karşı mücadele veren Demirci Kawa efsanesinin anlatıldığını belirten Bor, ilk kutlamayı ise Feraşin Yaylası'ndaki köylerin yakılması sonrası geldikleri Van’da, 1992 yılında yaptıklarını söyledi. Kutlamalara müdahale edildiğini ve şehrin adeta "savaş meydanına" döndüğünü anımsatan Bor, “O gün kadınlar olarak fistanlarımız giydik ve merkeze indik. Kutlamaya izin vermediler. Yüzlerce kişi şiddet gördü, gözaltına alındı. Sonra insanlar mahallerde ve sokaklarda gece gündüz Newroz ateşi yakmaya başladı. 7’den 70’e kadar tüm herkes halaylarla kutluyorduk. Ev, çocuklar, iş... Hiçbiri aklımıza gelmiyordu" diye anlattı. 

‘DİRENMEK ZAFERDİR' 

Geçmiş yıllardaki kutlamaların çok güzel geçtiğine değinen Bor, günlerce alanlarda ateş yakarak kutlama yaptıklarını ifade etti. Coplar ile darp edilen annelerin yerdeki görüntüleriyle hafızlara kazınan 2008 Newrozu'nu anımsatan Bor, o dönemde kendisinin de şiddete maruz kaldığını aktardı. Bor, "O günlerde dahi korkmuyorduk. Direnmek zaferdir bizim için" ifadelerini kullandı. 

BEBEĞİNİ KAYBETTİ

Silopi'de 1992 yılında gerçekleşen kutlamalara yönelik müdahalede 3 aylık bebeğini kaybeden 45 yaşındaki Saadet Öglü, her yıl alanda olduğunu ve Newroz’un kendisi için Cizre'de sembolleşen Bêrîvan'ı hatırlattığını kaydetti. 92'de Silopi’ye köylerden gelenlerin engellendiğini ve müdahalede bulunulduğunu anlatan Öglü, o dönem yaşananlara dair şunları söyledi: “Köylerden gelen insanların yanlarında getirdikleri puşi ve bayrakları yakıldı.  Biz de onları kurtarmak için gittik. İlk kez o zaman gaz bombalarını gördüm. Hatta bomba zannederek arkadaşlarımı uyardım. Önümüzü kestiler, ancak tüm yaşananlara rağmen çok güzel ve coşkuluydu."

SOKAKLARDA YÜKSELEN ATEŞ 

Silopi’den Van’a göç ettikten sonra da her yıl kutlamalara kesintisiz bir şekilde katıldığını aktaran Öglü, kutlamalar için gün saydıklarını ve en güzel elbiseleriyle alanlara çıktıklarını ifade etti. Öglü, “O zaman askeri bölük vardı. Askerler gelerek müdahale ediyordu. Her sokakta bir ateş yakılıyordu. Sonra yasakladılar. Ardında Van Kalesi'nde kutlanmaya başlandı. Her sokaktan ateş yükseliyordu. Sloganların ve zılgıtların sesi yükseliyordu. Şimdi kaleye gittiğimizde eşarp ve puşilerimize el konuluyor" diye belirtti.  

DİRENİŞ KÜLTÜRÜ

Newroz alanlarını terk etmeyen kadınlardan 44 yaşındaki Behice Abi ise annesine rağmen ilk kutlamaya katıldığını ve Newroz ile tanıştığını dile getirdi. Mahallelerinde 10 gün öncesinden kutlamalara başlandığını anımsatan Abi, ara sokaklardaki kutlamaların heyecanını anlattı. Abi, son yıllardaki kutlamalara değinerek, şunları söyledi: “Taşıdığım bayrakların polisler tarafından alınarak çöp poşetine atılması çok zorumuza gidiyor. Her şeye rağmen annelerimizle büyük bir coşku ile kutluyoruz. Her ne olursa olsun sokaklarda Newroz ateşini kimse söndüremeyecek. Bu bizim için direniş kültürüdür.” 

MA / Dindar Karataş