Federal Kürdistan Parlamentosu önünde eylem yapıldı. Özgür basın üzerindeki baskıların kaldırılması için hükümetten yasal düzenlemeler yapılması istenen eylemde Türkiye’de tutuklu bulunan Kürt gazetecilerin de serbest bırakılması talep edildi.
Kürt Gazeteciler Günü olarak kabul edilen 22 Nisan günü vesilesiyle Hewler’de Federal Kürdistan Bölgesi Parlamentosu önünde protesto gösterisi yapıldı. “Baskılara karşı düdük çalma ve sarı kart gösterme” sloganıyla yapılan eyleme gazetecilerin yanı sıra birçok parlementer de destek verdi.
Federal Kürdistan Bölgesi'nde özgür basına yönelik sürmekte olan baskılara dikkat çekmek için böylesi bir eylem organize ettiklerini söyleyen Gazeteci Niyaz Abdulla, basının polis gücüyle denetim altına alınmaya çalışıldığına dikkat çekti. Abdulla, şöyle konuştu: “Bu eylem düdük çalma eylemidir. Basına karşı yapılan baskılara karşı yapılmıştır. Gazetecilere ilişkin bugün bile açılmış davalar bulunmaktadır. Polis gücüyle baskı altına alınmaktadır. Biz gazeteciler olarak yapılan bu uygulamaların yasal ve insani olmadığına dikkat çekmek amacıyla, onlara buradan sarı kart veriyoruz. Yerel hükümet gereken seviyede bu yaklaşımlara karşı bir tedbir ve tutum almamıştır. Bulunduğumuz süreç itibarıyla medyaya karşı olan yasalara müdahale etmek için hala geç değildir. Bunlara ilişkin olarak bir düzeltmenin yapılması gerekmektedir.”
Alternatif basın hükümetlerce düşman gibi ele alınıyor.
Federal Kürdistan Bölgesi’nde bağımsız veya tarafsız basın anlayışının 2000 yılından sonra gelişmeye başladığını hatırlatan Gazeteci Şewqi Kanebi, muhalif gazetecilik anlayışının ise 2009 yılından sonra geliştiğini kaydetti. Muhalif medyanın gelişmesiyle birlikte medyanın rolünün de netleşmeye başladığına dikkat çeken Kanebi, “2009 yılından sonra medyanın rolünün netleşmesiyle birlikte medya toplumun acılarını, siyasi çelişkilerini ve yolsuzlukları görüp irdeleyen ve işleyen bir hal aldı. Buna karşın hükümet ve hükümetin asayiş güçleri sert bir tutuma girdiler. Gazeteciler bazı noktalarda büyük bir düşmanmış gibi ele alınmaya başlandı. Hem yasal çerçevede hem de dövme ve işkence çerçevesinde baskılar oluşturuldu. Öldürme, tutuklama ve mahkemeye verme gibi durumlar yaşandı. Bazı mahkemeler hala sonuçlanmış değil. Hükümet bu yaklaşımlarla medyanın rolünü değiştirmeye çalıştı. Yalnız medyanın Federal Kürdistan Bölgesi'nde çok büyük bir rolü bulunmaktadır ve tüm bu baskılara rağmen çalışmalarını devam ettirmektedir” diye konuştu.
'Özgür basına baskı değil, anayasal güvence sağlanmalı'
Parlamentonun önünde yapılan protesto eyleminde gazetecilerin yanında yer alan Federal Kürdistan Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Salar Mahmut, hükümetlerin propagandasını yapmayan medya kuruluşlarının dünyanın her yerinde hükümetler tarafından düşman kabul edildiklerine dikkat çekti. Sadece muhalif bir çizgi izlediği için gazetecilerin düşüncelerinden dolayı tutuklandığına, işkence gördüğüne, hatta bazı yerlerde öldürüldüğünü söyleyen Mahmut, “Bir medya toplumun içine girip, vicdani çerçevede gerçekleri görüp yansıtamıyorsa, bu yönlü yaptığı çalışmalardan dolayı tutuklanıp işkenceye tabi tutulup baskı altına alınıyorsa, insan hakları yasaları bu çerçevede çiğnenmektedir demektir. Bugün geçmişten daha çok insan hakları çerçevesinde özgürlüklerin tanınması gerektiği günlerdir. Kürt medyasına bu özgürlüklerin verilmesi gerekiyor. Kürt medyasının gelişmesi için hükümetlerin baskıdan ziyade anayasal çerçevede daha özgür çalışma zemini yaratması gerekir” dedi.
‘Türkiye’de tutuklu Kürt gazeteciler siyasi rehine’
Türiye’de bugün mahkeme önüne çıkan Kürt gazetecilerine ilişkin de kısa bir değerlendirme yapan Mahmut, “Böylesi bir günde bakıyoruz ki Türkiye gibi bir devlet Kürt medyasına baskıcı tutumlar içine girmiş olmaktadır. Kürt basıncılarının hiçbir suçu bulunmamasına rağmen tutuklamaktadırlar. Bir diğer taraftan Türk hükümeti yaptığı açıklamalarda barıştan ve müzakereden söz etmektedir. Barış sözle olmaz. Pratik ve somut adımlarla olur. Dünyada hiçbir güç toplumların özgürlükleri önünde engel olamaz. Türkiye hükümetinin bu tür baskıcı yaklaşımlardan vazgeçmesi ve sözde yaptığı barışçıl açıklamaları somutlaştırarak tutuklu olan Kürtleri ve Kürt basıncılarını serbest bırakması gerekmektedir” diye konuştu.
Basın özgürlüğü ve insan hakları konusunda Türkiye’nin kara listede yer aldığını söyleyen Gazeteci Niyaz Abdulla ise şöyle konuştu: “Şu an tutuklu bulunan gazeteciler yaptıkları meslekten dolayı değil siyasi bir yaklaşımdan ötürü tutuklu bulunmaktadırlar.”