Mardin Mazıdağı ilçesinden Sakarya'ya giden, aralarında kadın ve çocukların da olduğu 16 fındık işçisi, dün sabah saatlerinde işveren ve köylülerin ırkçı saldırısına uğradı. Fındık işçileri, saldırı sonrası memleketlerine döndü. 

Saldırıya uğrayan kadınlar yaşadıklarını Jinnews Haber Ajansı'ndan Medine Mamedoğlu’na anlattı. 

Mazıdağı’na bağlı Yücebağ (Kelekê) Mahallesi’nin Dere mezrasında yaşayan Sultan Demir, ırkçı saldırıya şu sözlerle tepki gösterdi:  “Benim iki kızım bir oğlum ve yeğenlerim orada darp edildi. Benim bütün akrabalarım orada darp edildi. Orada hiç suçsuz yere hakarete uğrayıp linç edilmişler. Bunu yapanlara Allah hakkımızı bırakmasın. Tarla sahibi onlara hakaret etmiş, sonra bizimkiler de hakareti kabul etmeyip iş bırakınca o da kendi çocuklarını çağırıp bizim çocuklarımızı dövmüşler. Benim oğlum Bawer’in yüzünü mahvetmişlerdi. Balta ile çocuklarımızın üzerine gitmişler. Bawer’in üstüne 5-6 kişi gitmiş. Ablası üstüne düşmüş onu korumak için. Bu yaptıkları insanlık değil. Eğer biraz daha kalsalardı onları öldüreceklerdi. Hepsini ölümle tehdit etmişler.” 

BUNLARDA İNSANLIK YOK

Sakarya’da saldırıya uğrayanlardan biri de Şevin Demir. Maruz kaldıkları saldırıyı, Şevin şöyle anlattı: “Biz Cuma günü sabahında tarlada çalışıyorduk. Sonra tarlanın başka tarafına kayınca bize hakaret etti. Ağza alınmayacak şeyler söyledi. Sonra biz de jandarmayı arayacağız dedik. O da bize istediğinizi arayın ‘jandarma bizim tarafımızda onlar bizim’ dediler. Siz ‘Doğulusunuz size inanmazlar’ dediler. Bu laflarından sonra bize saldırmaya başladılar. İçlerinden bir kadın eline balta alarak alın bunla öldürün diyerek benim halamın oğlunun üstüne gittiler. Bir kadını yere atıp tekmelediler. ‘Sizi ateşe vereceğiz diyerek üstümüze geliyorlardı. Söylemedik şey bırakmadılar. Bunlarda insanlık yok.” 

NEYE UĞRADIĞIMI ŞAŞIRDIM

T.D. ise, kendilerine yönelik hakaretlerden sonra tarladan çıkmaya çalıştığını ancak o anda bir kişinin gelip kendisini darp etmeye başladığını söyledi. T., “Sonra evimize gittiğimizde adamın oğullarını çağırdığını gördük. Hepsi birden üstümüze geldi. ‘Babama hakaret ettiniz’ diyerek üstümüze geldiler. ‘Bize hakaret edemezsiniz’ diyerek biz de söylediklerini kabul etmedik. Jandarma deyince bütün Jandarmayı çağırın onlar bizim tarafımızda dediler. Onlar benim arkamda dedi. Bizlere ‘Barış Demir’i çağırın onun kafasını balta ile keseceğiz’ dediler. Ben o esnada neye uğradığımı bile şaşırdım. Bunun onların yanına kalmaması gerekiyor. Bize ‘başlarınızı keseceğiz, eğer 5 dakika içinde gitmezseniz hepinizi ateşe veririm cenazenizi bile kimse bulamaz’ dediler. Gittikten sonra bile üstümüze ateş açmaya kalktılar “ dedi. 

BİZ ONLARIN KÖLESİ DEĞİLİZ

 “Hem onlar bize hakaret etti hem de bizi darp ettiler” diyen T.,  devamında,  şöyle konuştu: “Onların misafirperver olması gerekirken bize yapmadıklarını bırakmadılar. Türkler Kürtleri kendi köleleri olarak görüyor. Ama biz onların kölesi değiliz. Kendi paramız, ekmeğimiz için oraya gittik. Onlar kendiliğinden bize para vermiyor. Şimdi benim kuzenim Bawer hastaneye darp raporu almaya gitti. Raporu aldıktan sonra savcılığa gidip ifade verip şikayette bulunacağız. Bu olayın üstünün kapanmaması için elimizden geleni yapacağız.” 

KİMSE ONLARIN YANINA ÇALIŞMAYA GİTMESİN

Leylan Demir ise, saldırı anını şu şekilde anlattı: “Bu yaptıkları faşizmden başka bir şey değil. Bize sürekli hakaret ediyorlardı. Tekmeler ile kardeşlerimin üstüne gidiyorlardı. Kardeşimi onların elinden zor aldım. Eve girdik evde bile camı vurup hakaret ediyorlardı. İçeri gelip kardeşim Bawer’i öldürmeye çalışıyorlardı. Bu davanın kapanmaması için elimizden geleni yapacağız. Bu ırkçılık başka insanların başına gelmesin. Herkesin elinde yüzünde bir yara izi var. Bu yaptıkları nereye kadar devam edecek. Kimse onların yanına çalışmaya gitmesin artık.” 

BELKİ EVİMİZE DÖNEMEZDİK

Saldırıya uğrayanlardan biri olan Şilan Demir ise, “Ben böyle yapmayın dediğim anda beni dinlemedi bile yüzüme yumruk attı. İki kere yumruk attıktan sonra zaten ben yere düştüm. Ondan sonra kalkıp arabaya bindim. Bize bana yapılanlar onların yanına kar kalmamalı. Ne olursa olsun ceza almaları gerekiyor. Biz bir şey yapmadığımız halde bizi az kalsın orada öldüreceklerdi. Eğer araç bulup oradan çıkmasaydık belki evimize dönemezdik” diye konuştu. 

GEBERTİRİZ TEHDİDİ

Demir, Mezopotamya Ajansı’ndan Ahmet Kanbal’a yaptığı konuşmada da hakaretleri kabul etmeyeceklerini söylemeleri üzerine saldırıya uğradıklarını dile getirdi. Kendisine tokat atıldıktan sonra kardeşlerinin kendisini eve almaya çalıştığını söyleyen Demir, Kadir Cebecioğlu isimli kişinin saldırmaya devam ettiğini kaydetti. Gitmemeleri durumunda eşyalar ile beraber yakılmakla tehdit edildiklerini aktaran Demir, “Biz tam gidecekken, bizi dövmeye çalışanlardan biri olan Kadir Cebecioğlu elbiselerini yırtmaya başladı. Yüzünü parçalamaya başladı. Biz de şaşırdık. Jandarma gelecek diye öyle yaptı” diye konuştu.

Demir, Kadir Cebecioğlu isimli kişinin, “Beklerseniz sizi gebertiriz. Burası Mardin değil. Burası bizimdir. Burası Mardin’e benzemez. Burası bizim memleketimiz, jandarma bizim yanımızda, asker bizim, kimse sizi burada tutmaz” şeklinde ifadeler kullandığını aktardı. Jandarmanın kendilerini neden beklemediğini sorduklarını dile getiren Demir, bunun üzerine öldürülmekten korktuklarını söylediklerini ifade etti. Demir, maruz kaldıkları uygulama karşısında suç duyurusunda bulunacaklarını paylaştı.

MAHALLE MUHTARINA ANKARA'DAN TELEFON

Öte yandan mezranın bağlı olduğu mahallenin muhtarının Ankara’dan arandığı ve “Bir olay yaşandı ama siyasi boyutlara çekiliyor. Buna karşı siz de dikkatli olun” dediği öğrenildi.

Olaya ait saldırı görüntülerini yayınlayan Mezopotamya Ajansı mikrofonuna konuşan işçilerin açıklamları şöyle;

İLGİLİ HABERLER