Gazeteci Tolga Şardan T24'teki yazısında "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçundan tutuklanan Ayhan Bora Kaplan hakkında iddianamede yer alan bir olayın detaylarını paylaştı.

Şardan'ın aktardıklarına göre Kaplan, Sadık Soylu isimli bürokratın oğlu için 3 çalışanını ayaklarından vurdu.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan hakkında hazırlanan 61 sanık hakkındaki iddianame, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince kabul eidlmişti. Bora Kaplan hakkında "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak ve yönetmek", "kasten öldürme", "nitelikli kasten öldürme", "kasten yaralama", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "nitelikli yağma", "eziyet", "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme", "suç üstlenme" ve "suçluyu kayırma" suçlarından biri ağırlaştırılmış 2'şer kez müebbet ile 169 yıl 6 ay hapis isteniyor.

Tolga Şardan, yazısında iddianamede  "Olay -B" olarak adlandırılan "kasten adam yaralama" eyleminin detaylarını paylaştı. Kaplan'a ait bir barda çalışanların bürokrat Sadık Soylu'nun oğlunun darp edilmesinin ardından, 3 çalışan Kaplan tarafından ayaklarından vurulmuş.

Şardan yazısında olayı şu ifadelerle aktardı:

"...5 Şubat 2018'de, Ayhan Bora Kaplan'a ait Ankara'nın Gazi Osman Paşa semtindeki Albüm ve Tren adlı barında üç kişi ayaklarından vuruldu. Vurulanlar, aynı zamanda iş yerinde çalışan Berke Kırıcı, Serhat Tümer ve Serdar Hoşyiğit adlı üç personeldi...

...Savcılığın iddianamesindeki söz konusu olayın bir de mağdur tarafı yani Kaplan'ın üç adamının dövdüğü bir isim var kuşkusuz.

Savcılık, bu ismi merak etmediği için iddianameye almamış olsa gerek!

Sürece katkısı olması nedeniyle artık bu ismin kim olduğunu açıklamak zorunlu hale geldi.

Kaplan'ın adamlarının Albüm ve Tren adlı barda dövdüğü müşteri, ülkenin ünlü bürokratlarından Sadık Soylu'nun oğlu.

OIayın yaşandığı gece, Sadık Soylu'nun oğlunu tanımayan ve 'patron nezdinde hatırlı müşteriyi' döven bar personeli, sonrasında 15 Şubat 2018 gecesi Kaplan tarafından 'kendi usulünce' cezalandırıldı!

Doğrusunu söylemek gerekirse; olayın yaşandığı günlerde emniyet kulislerinde hemen herkes bu ismi biliyordu.

Kayıtlara girmemişti.

O günleri yakından izleyen bir gazeteci olarak ve artık zamanı geldiğini de düşündüğüm için, olayın asıl tarafının kim olduğunu kamuoyuna duyurmakta bir sakınca görmedim..."