31 Mart yerel seçimleri için partilerin belirledikleri aday listelerini seçim kurullarına teslim etme süresi sona erdi. Seçime 40 gün kalırken Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan katıldığı İlke TV'de yayınlanan Seçim Meydanı canlı yayın programında yerel seçimlere ilişkin açıklamalarda bulundu.

Doğan açıklamasında, iktidar partisiyle herhangi bir yerde uzlaşı olmadığının altını çizerek "Kent uzlaşısını sadece aday çıkarmak ya da çıkarmamak olarak bakmamak gerekiyor. Bizim mottomuz kazandırmak ya da kaybettirmek değil; kazanmak" ifadeleirni kullandı.

Doğan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar bu şekilde:

“İstanbul aday başvuru süreciyle ilgili gerekli açıklamaları yaptığımız halde böyle bir gündem yaratıldı.

Partinin bizi temsil ettiği gelenek ‘toptancı’ yaklaşımın parçası olmadı. Geçen seçimlerde de haklı güç birlikleri oldu. Bizim yönetme modelimiz, hem Türkiye’nin geneli için hem de yerel yönetimler için. Küçükçekmece’de Bağcılar’da oturan kişiler karar versin dedik. Tabiiki de CHP’nin güçlü olduğu yerlerde CHP’yle görüşme sağladık.

'ARKA KAPI DİPLOMASİSİ YAPILMADI'

Bütün merkezi yürütme kurulu üyeleri kamuoyunu her konuda haberdar etti. Bu sürecin hiçbir kapısında arka kapı diplomasisi yapılmadı. Bugün bazı maksatlı olarak haber yapan yerlerde gördüm.

CHP’nin Esenyurt’ta bir kent uzlaşısı sağlanmadığını söylemesi orada bunun olmadığı söylenmez. Orada bir kent uzlaşısı sağlandı. Orada Ahmet Özer kent uzlaşısının adayı olduğu için ona göre bir hamle aldık. Kent uzlaşısını sadece aday çıkarmak ya da çıkarmamak olarak bakmamak gerekiyor. Bizim mottomuz kazandırmak ya da kaybettirmek değil; kazanmak.

'İKTİDAR PARTİSİYLE UZLAŞI OLMADI'

İktidar partisiyle herhangi bir yerde uzlaşı olmadı. Kent uzlaşısının önemini anlatırken bu örnekleri özel olarak veriyorum. Uzlaştığımız herhangi bir yapıyla bir araya gelebileceğimizi söyledik. Öncelikli hedefimiz özgürlükçü çevreci kadın hareketine uygun olan herkesle yan yana geldik.

Bence biz 7 Haziran’dan sonraki gerileme sürecini bugüne kadar yaşanan barış sürecinin itici gücü olarak değerlendiriyorum. Yüzde 10 barajını alaşağı eden itici güç olan çözüm süreciydi. 14-28 Mayıs arasını bir kelimeyle anlatmaya çalışsak umutsuzluktur. Her seçim döneminin kendi koşullarını da değerlendirmemiz gerekir. İnsanlar artık nefes almak istiyor. Bu kadar çok kutuplaştırılmış bir yerde durursanız mutlu olabilir misiniz? Dolayısıyla ben bunu gerileme olarak değerlendiremem. Sürgün, hapis, alanlarda, parlamentoda bir DEM Parti var. Hangi siyasi parti onlarca yıla rağmen uygulanan bu baskı rejimine karşı nasıl böyle ayakta kalabilir? Buna gerileme demek o dönemleri okuyamamak demektir. Buradan hiç hata yapılmadı sonucu çıkarılmasın. HDP bütün antidemokratik uygulamaların kaldırılmasını isteyen bir partiydi. Bu yüzden tabiiki HDP bir müzakere ve barış partisidir. Toplumun da istediği bu şekilde.”

Ayrıntılar geliyor...