İktidarından muhalefetine tüm partiler, 31 Mart'ta gerçekleştirilecek yerel seçimlere odaklandı. AKP, CHP, İYİ Parti ve MHP, birçok il ve ilçede aday göstereceği isimleri açıkladı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ise, batıda 7 il ve 27 ilçede aday göstereceğini açıkladı. Söz konusu merkezlerde aday gösterilecek isimler henüz netleşmezken, DEM Parti'de halk oylama süreci de sürüyor. Oylamaların tamamlanmasının ardından tüm adayların açıklanması bekleniyor. 

Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, hem iktidar hem muhalefet açısından seçimlerin önemi, olası ortaklıkların partiler açısından getirisi ve götürüsü, kayyım yönetimindeki merkezler ile asker-polis kaydırılan "kritik" yerlerdeki son duruma dair Mezopotamya Ajansı'nın sorularını yanıtladı. 

14 Mayıs genel seçimlerinin etkileri sürerken, yeni bir seçim sürecine girdik. 31 Mart yerel seçimlerine de birçok kesim "tarihi" bir önem atfediyor. Neden?

Türkiye'de son yıllarda yapılan seçimlerin önemli bir kısmı tarihi nitelik taşıyor. Çünkü sistem ve geçiş süreçlerinin tartışıldığı bir dönemde yapılan seçimler ve halk oylamaları, bir tür rıza üretim alanına onay alanı olarak açığa çıkıyor. Dolayısıyla 14 Mayıs seçimleri oldukça tarihiydi. Önümüzdeki 31 Mart'ta yapılması öngörülen seçimler de oldukça tarihi önemde. Yerel seçimler ise başka açıdan önemli; Türkiye'de yeni rejim, yani merkezi otorite oldukça güçlü bir içeriğe sahip. Yerel iradenin ortaya çıkarabileceği yönetim sahaları, bu gücün tek merkezde birikmesi meselesinde küçük bir aşınmayla yol açabilir. Sistemin gelişim yönlerine etki edebilir. İkincisi; hem genel hem de yerel seçimler son dönemde yeni rejime karşı halkın onayı ve güven oylaması haline dönüyor. Yerel seçimler bir güven oylaması niteliği taşıyor. Üçüncüsü; Kürt meselesini de içerecek bir biçimde söyleyecek olursak, yerel seçimler Kürtler açısından yereldeki iradenin yeniden kurulması ve yereldeki iradede ne kadar güçlü olduklarının yeniden ilanı ve tescili. Tüm bunları birlikte düşündüğümüzde, yerel seçimlerin tipik bir yerel seçim olmadığını söyleyebiliriz. 

İktidar ve muhalefet partileri açısından ayrı ayrı değerlendirecek olursak; iktidar cenahı açısında bu seçimler neden önemli?

İktidar, 2017 referandumunun ardından yapılan ilk yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara gibi metropol kentleri kaybetti. Bu, arzulanan siyasete ve rejime dönük toplumsal bir denge çağrısı gibi okundu. Ama aynı zamanda mevcut iktidarın yerelden doğru denetlenmesine dair bir ifadeydi. Ayrıca iktidarın insan, maddi ve kültürel kaynaklarından beslenerek desteklenmesi süreçlerinin de zayıflaması anlamına geldi. Tüm bunlarla birlikte 2019 süreci, 2017 referandumunda ortaya çıkan sonucun bir bütünen teyidi değil, bu konuda bir denge çağrısıydı. 

Bu yerel seçimler, iktidarın 2019'da edinemediği yerelden doğru güven ve onay sürecinin devamı ya da devamsızlığı anlamında gelecektir. 

2024 yerel seçimleri ise, 2019'da iktidarın kendi eski mesajında ne kadar ısrar ettiğine dair ve toplumun o mesaja ne kadar çok geldiğine dair bir sonuç içerebilir. Aslında işin bir yanında prestij meselesi, bir yanında mevcut yeni rejimin güven oylamasının yerelden doğru karşılığı var. Ayrıca maddi bazı nedenlerin yattığını söylemek çok da abartı olmayacaktır. 

Bütün bunlarla birlikte düşündüğümüzde bu yerel seçimler, iktidarın 2019'da edinemediği yerelden doğru güven ve onay sürecinin devamı ya da devamsızlığı anlamında gelecektir. 

CHP ve son seçimdeki ortağı İYİ Parti açısından durum nedir? 

Muhalefetin 2024’te (seçimler), 2019’da aldığı kentleri koruyabilmesi için güç birliğine ihtiyacı olduğu gözüküyor. Mayıs seçimleri ardından Millet İttifakı içinde yaşanan dağılma ve birbirini suçlayan açıklamalar seçmenleri de etkiliyor. Bunun sonucunu hep birlikte göreceğiz. Elbette seçime 2 aydan fazla bir süre kaldı, bu 2 ayda muhalefet partileri güç birliğini tabandan kurabilir mi? Bunu göreceğiz. Zaman bunu gerçekleştirmesi için müsait. Muhalefet, iktidar dışı kalmış odaklar ile güç birliği oluşturmaz ise işi kolay olmaz. Yerel seçimler, sadece belediye başkanları ve meclis üyelerinin seçildiği bir seçimden de öte muhalefetin Türkiye’de yeniden kurgulanmasına ve yeni bir muhalefet algısının ortaya çıkma virajlarından biri olma özelliği taşıyor. 

CHP’nin İstanbul ve Ankara gibi batı metropol kentlerini kazanma olasılığı nedir? Kazanamazsa CHP açısından ne gibi sonuçları olur?  

Doğrusu CHP’nin kazanma olasılığı diğer güç odakları ile yapacağı bir iş birliğine bağlı. Bu gerçekleşmeden gidilen bir yerel seçimde CHP’nin yeniden kazanma olasılığının güç olduğu, kaybetme olasılığının var olduğunu söylemek gerekiyor. Siyasal bir mutabakat olmaksızın kazanması durumunda muhalefet içinde CHP’nin sözünün artacağı anlamına gelir. Kaybetmesi durumunda Türkiye’de yeni bir muhalefet arayışı güçlenecek. Toplum yeni bir muhalefet anlayışını yaratma durumunda kalabilir.

Yeni bir muhalefet partisi mi ortaya çıkar görüşündesiniz? 

Bu mümkün. 

DEM Parti’nin geleneğinden geldiği 3’üncü Yol siyaseti, 2019 seçimlerinde metropollerde iktidara kaybettirmişti.  DEM Parti önümüzdeki seçimlerde de birçok yerde kilit parti konumunu sürdürüyor. DEM Parti açısında durum nedir?  

HDP, 2019’da mevcut rejimin otoriterleşme ve güvenlikçi siyaset anlayışına “dur” demek ve demokratikleşme koşullarını yaratmak için Türkiye’nin batısında kendi tabanını muhalefetin lehine hareketlendirdi. Kürt illerinden ise aldığı belediyeler ile hakimiyet alanını sağlamlaştırdı. HDP, demokratikleşme ve çözüm taleplerinin yok sayılması durumunda iktidara kaybettirebileceğini gösterdi. Aynı zamanda muhalefete kazandırabileceğini gösterdi. Sonuç olarak bir başarı da elde etti. Bu süreçte verilen bedellerden biri de kendi siyasal tabanının ve kazanç çerçevesini aşağıya çekmiş olmasıdır. Belki en büyük zaaflardan biri de buydu.

 DEM Parti'nin tabanı kendini yönetme hakkına sahip çıkıyor. Bu gücü onure ederek, bir yerel seçim sürecini götürmek DEM Parti’yi güçlendirecektir. 

Şimdi geldiğimiz aşamada DEM Parti, birleşenleri ve Kürtlerin şöyle bir ispat kaygısı kalmadı; Kürt siyaseti ve DEM Parti’nin çatısını oluşturanlar Türkiye’de mevcut siyasal iktidarın kurulmasında ya da kaybettirilmesinde önemli bir güçtür. Bu cümle ya da teoriyi ispatlama gereği kalmadı. 2019 seçimleri bunu net bir şekilde ortaya koydu. Son iki seçimden farklı olarak artık DEM Parti’nin, savunduğu siyaset, talep ve çözüm sahalarına ilişkin olarak kendi özgü ağırlığını güçlendirerek, Türkiye siyasetinde kendini göstermesi gerek. Yerel seçimler bu açıdan çok önemli fırsatlar sunuyor. DEM Parti, güçlü olduğu Kürt illerinin büyük bir kısmında hala tabanını koruyor. Bu taban kendini yönetme hakkına sahip çıkıyor. Dolayısıyla bu çok büyük bir güç. Bu gücü onure ederek, bir yerel seçim sürecini götürmek DEM Parti’yi güçlendirecektir. 

DEM Parti ve ittifaklarının aynı zamanda güç sahalarını siyasetin öznesi haline getirme koşullarına sahip. Bunu sağlayabilirse Kürt sorununun çözümü dahil, demokratikleşme ile ilgili pek çok geri gidişi durdurabilecek gibi gözüküyor. Bu konuda oldukça ısrarcı olmak gerekiyor. Kimi yerlerde elbette kendi siyasetinin istek ve talepleri ile uyumlu olarak onların beklentileri ve onayını alarak, yerelden ittifaklar geliştirebilir. Ama bu geliştireceği ittifaklarında kendi siyasetini güçlendirecek şekilde yol alması gerekiyor. 

İstanbul, Ankara ve Mersin gibi kentlerde muhalefet ya da iktidar ile DEM Parti “işbirliği” mümkün mü? 

İktidar ya da muhalefet İstanbul’da eğer DEM Parti tarafından desteklenmek isteniyorsa, bu konuda onların (DEM Parti) da oralarda kazanabileceği sahalar ile ilgili somut ve net desteklerini sunmaları gerekecek. Esenyurt gibi Kürt seçmenin yoğun olduğu yerlerde DEM Parti adayının desteklenmesi gibi durumlar da açığa çıkabilir. Bu başka biçimlerde de olabilir. Bu demokratikleşmeye bağlı vaatlerle de olabilir. 

:

İktidar ya da muhalefet, İstanbul’da eğer DEM Parti'nin desteğini istiyorsa, DEM Parti'nin kazanabileceği sahalar ile ilgili somut desteğini sunmalı. 

Adana, Mersin, İzmir, Antalya gibi DEM Parti’nin güçlü olduğu ilçelerde bazı açık mutabakatlar da olabilir. İşin özeti şu; Kürtler, bölgede seçme ve seçilme hakkına sahipleniyor. Batıda ise karşılıklı kazanma ilkesiyle tatmin olmak istiyor. Bunun için açık vaat ve bağlayıcı adımlar bekliyor. Bunu kimin sağlayacağı önemlidir. DEM Parti tabanının nasıl bir siyasi profil istediği, Türkiye’nin çözülmesi gereken sorunlarına dair nasıl bir talebi olduğu açık. 

DEM Parti’nin son yerel seçimler için izlediği yolun tabanında karşılık bulduğunu söyleyebiliriz… 

Evet. Şu ana kadar açık müzakere ısrarı ve kendi adaylarını çıkarma söylemini dillendirerek, tabanın isteklerini dinlendirdiği görünüyor. Mesele seçimlere kadar bu süreci sağlıklı sürdürmektir. 

DEM Parti’nin birinci ve ikinci olduğu il ve ilçelerde durum merak ediliyor. Saha çalışmaları neler söylüyor?

Şimdiye kadar yaptığımız çalışmalarda DEM Parti’nin birinci olduğu ve belediyeleri kazandığı hemen hemen her yerde seçmen tavanını koruduğunu söylemek gerekir. Dolayısıyla sağlıklı ve güvenilir bir seçim ortamında DEM Parti’nin 2019 yılında kazandığı belediyelerin çok büyük bir kısmı ya da hepsini alabileceğini söylemek mümkün. Aynı zamanda AKP’nin uzun süredir yönettiği kimi il ve ilçelerde de DEM Parti’nin güçlenerek, buralarda da belediyeleri almak ve güç oluşturma potansiyelini gösterdiğini söylemek gerekir. Son yaptığımız çalışmalarda DEM Parti’nin son yapılan 3 seçimde sahip olduğu tabanını koruduğu, 2023 yılında tepki ve sandığa gitmeyen bir kısım kişinin kendisine döndüğünü söylemek mümkün. 

Sağlıklı ve güvenilir bir seçim ortamında DEM Parti’nin 2019 yılında kazandığı belediyelerin çok büyük bir kısmı ya da hepsini alabileceğini söylemek mümkün. 

Bizim ilginç gördüğümüz verilerden biri de gençler arasında tercih edilen parti olma olasılığındaki artış. Son birkaç seçime göre bu oran yükselmiş durumda. Seçime kadar bu yükseliş sahaları korunabilir, doğru adaylar ve temaslar sağlanırsa DEM Parti’nin 2019’dan farklı olarak yeni kentleri bünyesine katabileceğini söylemek mümkün. Kayyum siyasetinde ortaya çıkan tahribatı da göz önünde bulundurmak, yerelin de beklentisini karşılayan aday profillerinin belirlenmesi önemli. İttifak ve daha önce yaşanan eleştirileri göz önünde bulundurduğu sürece, güçlenmesi sürecek gibi gözüküyor.

DEM Parti’nin kaç merkezde önde olduğuna dair bir veri var mı elinizde? 

Daha önce kazandığı illerde seçmen grubunu hemen hemen koruyor. İlçeler açısından kazandıklarını korumakla birlikte birkaç ilçede öne geçmiş gözüküyor. Örneğin Viranşehir, Tatvan gibi ilçelerde öne geçmiş görünüyor. Buralarda kazanma olasılığı oldukça yüksek görülüyor. Bizim yapmış olduğumuz çalışmalarda 2019 seçimlerinde kazandığı kentlerin bir ikisinde biraz daha uğraşması gerektiği görülüyor. Özellikle gelişen süreç içerisindeki yıpranmalarla beraber kazandığı kentler ve ilçelerde pozisyonunu büyük oranda koruduğu, seçimi alma olasılığının buralarda yüksek olduğunu, ek olarak birkaç kent, ilçe ve beldeyi içine katabileceğini söylemek gerekiyor.  

AKP, DEM Parti’nin birinci ve ikinci olduğu merkezlerde kazanmak için nasıl bir strateji izliyor? 

İktidar, kimi sahalarda kendi ittifakı çeperinde olan siyasetlere alan açmaya çalışacak gibi görünüyor. Örneğin bölge nezdinde söyleyecek olursak AKP, şimdiye kadar güçlü bir taban ve yerel iktidar gücü kuramamış olan HÜDA PAR’ın belli ilçelerde ve beldelerde hakimiyet sahaları kazanmasını sağlayabilir. Buna dönük bazı tartışmaları sahadan bizler de gözlemliyor ve ölçüyoruz. Örneğin Hani'de bunu zorlamak istiyor gibi geliyor. Örneğin Çınar ile Batman’ın bazı ilçe ve beldeleri. Kendi tabanını yönlendirerek,  HÜDA PAR’lı bir adayı kendi bünyesinde taşıyarak, buralardan alan açmaya çalışıyor. Yine farklı yerlerde Cumhur İttifakı tabanı içerisinde meclis üyelikleri ve başkan yardımcılıkları gibi alan açmaya çalışıyor.  

‘Kritik’ diyebileceğimiz ya da DEM Parti ile AKP’nin oy oranlarının birbirine yakın olduğu kaç kent var? 

Bölgede hala en baskın ve egemen iki siyasetle karşılaşıyoruz; DEM Parti ve AKP. DEM Parti büyük bir kısmında birinci siyaset durumunda. Birbirlerine yakın oldukları kentler de Serhat kentleri. Kars, Iğdır, Ağrı, Erzurum ilçeleri, Muş, Bitlis'te karşılaşıyoruz. Bu kentlerde DEM Parti'ye karşı blok  ittifak biçiminde yaklaşılmazsa; DEM Parti’nin hala çok güçlü bir pozisyonda olduğu, iyi bir strateji, iyi bir aday ve söylemle kazanabileceğini söylemek mümkün. 

 DEM Parti'nin Kars, Iğdır, Ağrı, Muş ve Bitlis'te hala çok güçlü pozisyonda; iyi bir strateji, iyi bir aday ve söylemle kazanabileceğini söylemek mümkün. 

Cumhur İttifakı blok ittifak halinde davranırsa eğer DEM Parti, kendi tabanını güçlendirmenin yanında bu ittifak biçiminden rahatsız olan bir grup seçmeni de kendisinde konsolide etme olasılığı bulunuyor. Tam da bu noktada DEM Parti'nin tabanını güçlendirerek, Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı tabanında açığa çıkmış olan memnuniyetsizlik ve yeni adres arayışlarını gözetmesinde fayda var. 

Bitlis'te mesela DEM Parti'nin pozisyonu oldukça güçlenmiş durumda. Muş'ta hakeza oldukça güçlü. Kars'ta daha önce de var olan bir denge vardı. Durum oradaki bloka çok bağlı. Kars, Iğdır ve Ardahan gibi kentler bölgenin en çoğulcu kentleri görünümünde. Siyaseten 4 siyasetin yerel iktidara güçlü anlamda talip olduğu görülüyor; DEM Parti dışında MHP, AKP ve CHP. Kimi yerlerde İYİ Parti de  denkleme giriyor. 

AKP'nin taşımalı oylarla 2019'da kazandığı sınır kentleriyle ilgili araştırmalarınız ne diyor? 

Bu konuda Şırnak'ı örnek verebiliriz. 2019 seçimlerinde genel meclisi HDP'nin, ama belediyenin AKP'nin taşımalı oyla ve bir dizi nedenle belediyeyi alma ihtimalinin yüksek olduğu öngörümüz vardı. Hakeza öngörümüz o dönem Bitlis ve Ağrı açısından da doğrulanmıştı. Şırnak çalışmamızda; DEM Parti hala güçlü ve birinci parti durumunda. Reel olarak Şırnak'ın yerli ve reel sakinler açısından baktığımda DEM Parti oldukça güçlü. Ama hem taşımalı seçmen hem yerelin güvenlik bürokrasisi ve memur potansiyeli, geçici olarak orada bulunan bu kesimlerin kendisinin yerel seçim süreçlerini iktidar lehine nasıl çekecekleri meselesi önemli bir tartışma olarak duruyor. Şırnak'ta gördüğümüz şeyin Şırnak’ın ilçeleri açısından da geçerli olduğunu söylemek gerekiyor. Uludere, Beytüşşebap gibi kentler açısından da öyle. Sêrt çalışmamız sırasında da taşımalı seçmen ile karşılaştık.

Taşımalı seçmen dışında sonuçları değiştirebilecek bir etken var mı?

 Deprem bölgelerinde hatırı sayılı bir inşaat işçisi var. Bu insanların büyük bir kısmı DEM Parti tabanı. Bunların sandığa erişiminin sağlanması konusunda bir dizi etkinlik gerekiyor. 

DEM Parti açısından dikkat çekmek gereken bir şey; DEM Parti'nin tabanı büyük oranda yoksullardan oluşuyor. Bu tabanın çok önemli bir kısmı çalışabilmek için kentler arası mobilize durumda. Son depremden sonra deprem bölgelerinde hatırı sayılı bir inşaat işçisi kategorisi var. Çok sayıda insan bu kentlerde çalışıyor. Bu kentlerde çalışan bu insanların büyük bir kısmı da DEM ve DEM Parti'den önceki siyasetlerin bir tabanı. Bu tabanın seçim günü sandıklara erişiminin sağlanması konusunda da bir dizi etkinlikler gerekiyor. Mevsimlik işçiler o dönem sınırlı sayıda kentleri dışında olacak. Ama inşaat sektörü ve depremden dolayı açığa çıkmış olan mobilizasyonun seçim sırasında sandık dengesini etkileyeceğini unutmamak gerekiyor. 

Yeniden “kritik” kentler konusuna dönersek; sonuçları merak edilen kentlerden olan Agirî, Îdir, Mûş, Bedlîs ve Qers gibi kentlerde son durum nedir?   

Bizim son yaptığımız çalışmada Ağrı'da DEM Parti birinci parti. Bunun yanı sıra AKP'nin de iktidar olma koşullarından faydalanarak, kentte bir etkisinin olduğu ve oradaki etkinliğinin bir denge unsuru olma olasılığı var. DEM Parti'nin Ağrı'da kentlilerin tanıdığı, kabul ettiği ve kentlilerin sesi olan bir aday olursa kazanma ihtimali yüksek. 

Muş hakeza çok küçük bir farkla kaybediliyordu. Muş'ta son dönemde DEM Parti lehine bir taban hareketliliğini bu seçimlerde ölçtük. DEM Parti ile AKP arasındaki benzer durumu Bingöl'de de gördük. Bingöl ve Muş uzun süredir AKP'nin yönettiği yerler. Uzun süredir buralarda belediye yönetmiş olması AKP'nin faaliyetlerinden doğru memnuniyetsizliği ortaya çıkarmış. Buna yanıt vermek isteyen bir hakikat var. 

Bitlis'de de benzer durum var. Tatvan'da da benzer durum var. DEM Parti'ye oy vereceklerin kategorik olarak oy potansiyeli yüksek. Yerel seçimleri kazanma olasılığı oldukça yüksek. Ama buralar, AKP'nin uzun yıllardır güçlü olduğu ve iktidar olmanın getirdiği olanakların da ciddi anlamda etkili olduğu kentler. Bu noktada DEM Parti'nin tabanla kuracağı bağ, tabanın yeni siyaset arayışına yanıt verişi öne çıkıyor. 

 Muş çok küçük bir farkla kaybediliyordu. Muş'ta son dönemde DEM Parti lehine bir taban hareketliliğini bu seçimlerde ölçtük. Bitlis'de ve Tatvan'da da de benzer durum var. 

Iğdır, HDP'nin kazandığı ve kayyım atandığı bir kent. Iğdır öteden beri çok hassas bir kent. Bölgenin en çoğulcu kentlerinde biri aslında. AKP'nin, MHP'nin, CHP ve HDP gibi siyasetlerin dengeli güç oranında olduğu bir kent. Genelde Iğdır'da öyle bir profil vardır ki yüzde 48-49 bir partiden, aynı oran diğer siyasetlerde. Aradaki küçük birkaç puanlık fark kararsız ya da apolitik seçmen. Bunlar kime giderse onun iktidar olacağı bir saha. Iğdır'ın bu profilinin kendisi halen korunuyor. Kararsız kalmış ve güven duygusu zedelenmiş olan ya da daha apolitik olan seçmen kesimlerine kim hitabet edebilirse, oradaki güç birliğini kim daha doğru yönetirse o kazanır. 

Kars açısından durum biraz daha farklı. Kars'ta biliyorsunuz 2019 seçimleri dışında DEM Parti geleneğinden geldiği siyasetler yerelde belediyeyi almamışlardı. Ama en önemli güçlerden biri olarak duruyordu. Kars'ta siyasetli olma biçiminin de kendisi oldukça   partizanca. Öylesine AKP'ye, CHP'ye, DEM Parti'ye oy veren insanlar değil. Birbirine yakın, dengeli oranda oy alıyorlar, oydaş tabanına sahipler. DEM Parti, kendisi karşısında ana muhalefet ve iktidar adayında bir blok oluşmamasına özen gösterirse, olası bir blokta ise muhalefeti oluşturan tabanı sağlayacak o çoğulculuğa hitap eden adayla yola çıkarsa kazanma şansı yükselecektir. 

DEM Parti nasıl bir strateji izlerse bu “kritik” kentleri kazanmayı garantiler?

  

Birincisi o kentlere o kent yerelinin talep ettiği, benimsediği profilli adayla girmek. Aday profilinin çok önemsendiği bir seçim yaşıyoruz. Bizim saha araştırmalarımız bunu söylüyor. İlk defa bu kadar yüksek oranla -DEM Parti seçmeni de dahil- tüm partiler açısından bu kadar yüksek oranda gösterilecek adayın profilini ve seçim vaadine kulak kesmiş bir tabanla karşılaştım. Dolayısıyla bu iki faktörü DEM Parti'nin de gözetlemesi gerekecek. İlgili kentin aday beklentilerine uygun bir aday profiliyle, oradaki toplumsal, kimliksel ve farklılıklarını da taşıyan, bunlarla bağı kurulmuş aday profiline ihtiyaç var. 

 Yerelin benimsediği profilde bir aday, bu profilin somut vaatler kurabilecek bir programa sahip olması, diğer siyasetlerde dağılan seçmenle temas ve taşımalı seçmen usullerini deşifre edilmesi faydalı olacak gibi görünüyor.  

İkincisi bu aday profilinin, hem belediyecilik hizmeti hem siyasal bir gelecek beklentileriyle uyumlu söylem kurabilecek, vaatler oluşturabilecek, somut vaatler kurabilecek bir programa ve bir politik hatta ihtiyacı olacak. Üçüncüsü bütün seçmen taşımalarına rağmen kendi tabanından tek bir kişiyi kaybetmeksizin, diğer siyasetlerde açığa çıkmış olan dağılmalar sonucunda yereldeki seçmeni adressiz bırakmayan, ona alternatif adres olarak gösterebileceği bağlar, temaslar kurulması gerekecek. Hatta belki de partileriyle olmayan ittifakları tabandan kurması gerekecek. Dördüncüsü taşımalı seçmen usullerini mutlak suretle açığa çıkarıp deşifre etmesi, bunların hukuk dışı olanlarıyla mücadele edilmesi faydalı olacak gibi görülüyor.

Bu seçimlerde sürpriz bekliyor musunuz?

Sürprizler her zaman vardır bu seçimlerde. DEM Parti açısında riskli, aynı zamanda fırsatlardan bahsediyoruz. Yeniden kazanma ya da ilk defa kazanabileceği kentler var. Bu kentlerde açığa çıkabilecek pozisyonun kendisi bazıları açısından sürpriz olabilir. Şimdilik bu seçim açısından sürpriz değil, ama gözetilmemiş dengelerin açığa çıkabileceği sonuçlar olabileceğini söyleyebilirim. Sürpriz sonuçlar değil, gözetilmiş ya da gözetilmemiş dengeler meselesi var. 

MA / Azad Altay - Müjdat Can