Devlet (Bahçeli) Her türlü kötülüğe bulaşmış, kendi karısını öldürtmüş, her türlü korumaya, kollamaya karşılık, adi suçlardan hükümlüyü ziyaret etmiş.
Siyasi sebeplerle değil, vefa borcunu nedeniyle ziyaret etmiş. “ şıracının şahidi bozacı” misali. Başbakan yardımcılığı yapmış. Devrin başbakanı, sonra Cumhurbaşkanı ile küfür yarışına girmiş AKP, Ergenekon ittifakının ruhsuz sesi, renksiz siması, her ağzını açarken ötekileştirdiğine nefret saçan, haliyle yaratılmışlığına yabancı, geçmiş yaşında saçı boyalı lümpene, ziyaret; neyin, vefa borcu olabilir? Ne yapmıştır, vatan için bu kötülük abidesi karanlık kişilik? Sakın muhaliflere, akademisyenlere, aydınlara, üniversite gençliğine, ötekilere, solculara karşı kullanılan maşa, tetikçi olmasın... Hâla milletvekil olan, haksız hukuksuz olarak siyasi saiklerle tutuklu olan Cumhurbaşkanını adayı lideri tehdit edebildiğine göre, vatana, millete görev saysada devlet, “millete” ilan edilen savaşın, vatana ihanetin para militer unsurlardan sıradan tetikçisiydi. SUSURLUK kepazeliğinin başka örneğinden başka ne olabilir yaşadıklarımız. 


Terör, kuşkusuz hukuki tanımdır, siyasi nedenlerle korku, panik yaratarak, halkı zaptı rap alma fiilidir. Bir eyleme terör demek için bu yönde mahkeme kararı olması gerekir. Ülkemizde yönetenlerin (egemenlerin) beğenmediği her türlü kanaat, düşünce terör suçu sayılırken özellikle 80 öncesi, kendine ülkücü diyen para militer çeteler, siyasi amaçla cinayet dahil şiddet içerikli eylemlerde bulundukları halde, TERÖRİST muamelesi görmemişlerdir. Siyasi amaçlı cinayet, linç, kundaklama fiilleri ile ilgili açılan mahkemeler devletin ayak direnmesi nedeni ile sürüncemde kalmış, zaman aşımından haklarında açılan mahkemeler düşmüş. 80 sonrası da bu çetelere islamcı referanslı, özellikle 90’lı yıllarda başta Kürtler’e olmak üzere fikir beyanında bulunanlara, demokratik faaliyet şahsiyetlerine, kurum, kuruluşlara yönelik eylemler zaman zaman artarak sürdürülmüştür. Çoğu zamanda “ makul” vatandaşın tepkisi olarak, yöneticiler, yetkililerce ifade edilirken, gestepo bültenlerinde bu şekilde yer almıştır.


Ülkemizde, her durumda olduğu gibi, egemen sağcı zihniyet, TERÖR tanımını ideolojik, siyasi saiklerle tanımlayarak asıl terör eylemlerine müsamaha göstermiştir. İslamcı IŞİD terör örgütünün, Kürt sorununun çözümü olarak adlandırılan barış sürecinin bozulmasına denk gelen eylemlerinin bu realiteyi doğrulayacak örnek olarak orta yerde durması şaşırtıcı olmasa gerek.
Devlet’in suç makinasını ziyaret etmesi, ahde vefa olarak açıklanması; hele fikirleri nedeni ile tutuklu akademisyenleri aile ve avukatlarının ziyaretleri zorlaştırılırken, hatta engellenirken, çok manidar değil mi?

Necdet Aşiroğlu

25,05,2018