Van Akademik Odalar Birliği (VAOB), 21 Ocak'ta Van-Hakkari Tabip Odası'nın ev sahipliğinde gerçekleştirdiği toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı. Vakıf, dernek ve sivil toplum örgütlerine kayyım atamanın önünü açan yasa teklifinin bir süre önce Meclis'ten geçtiği hatırlatılan bildirgede, "Bu yasa, çok ciddi insan hakları ihlallerine yol açma potansiyelini taşımaktadır" denildi. 

DEMOKRASİYE DARBE

İnsan hakları savunucularına her gün "keyfi soruşturmalar" açıldığına dikkat çekilen bildirgede, örgütlenme özgürlüğü ve hakkının bir kişinin imzasına mahkum edileceği vurgulandı. Bildirgede, "Bölgemizde seçilmiş belediye başkanlarının haklarında herhangi bir yargı kararı olmadan görevden alınması ve sonraki süreçte seçim yerine kayyum atamasının yapılması, yapılan bazı yasal düzenlemelerle üniversitelerde rektör seçimlerinin yapılmadan Cumhurbaşkanı atamasıyla rektör atamalarının yapılması ve yakın zamanda çıkarılan bu yasa ile dernek ve vakıfların vesayet altına alınarak bir kişinin imzası ile kapatılabilmesi veya yönetimine kayyum atanması politikası antidemokratik uygulamalardır. Toplumsal mutabakat aranmadan, tarafların görüşlerine başvurmadan antidemokratik politikaların bu şekilde yasal düzenlemelerle topluma dayatılması demokrasiye büyük darbe vurmaktadır" ifadelerine yer verildi. 

Toplumun nefes alamaz hale getirilmesiyle demokrasinin gelişemeyeceği ve ekonominin düzelmeyeceği belirtilen bildirgede, "İktidara bir an önce bu politikalardan vazgeçmesi, özgürlükleri kapsamını genişleterek toplumu rahatlatacak adımlar atması, uzlaşı kültürünü ve evrensel değer yargılarını içinde barındıran uygulamaları hayata geçirmesi" çağrısı yapıldı. 

PANDEMİ SÜRECİ

Bildirgede, koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecine de değinildi. Hatalı ve eksik politikalar nedeniyle pozitif vaka ve ölüm sayılarında artışlar yaşandığı kaydedilen bildirgede, "Sürecin şeffaf yönetilmemesi, toplumun farklı kesimlerinin ve kurumlarının bu mücadelede sürece dahil edilmemesi toplumda güvensizlik yaratmıştır. Aynı şekilde toplumun sosyal devlet ilkesi gereği ekonomik anlamda yeterli destek alamaması ve buna bağlı olarak pandemi tablosunu ağırlaştıran toplumsal hareketliliğin devam etmiş olması bu sürecin bir diğer olumsuz yanı olmuştur. Özellikle dünya genelinde devam eden aşı çalışmalarında bir çok ülkenin olası riskleri göz önünde bulundurarak mevcut nüfusundan çok daha fazla aşıyı tedarik etmesine rağmen Türkiye’nin sadece bir aşı için anlaşma yapmış olması pandemiye karşı toplumun bağışıklanması politikasını riske sokmuştur" denildi.(Van/MA)