Serhat bölgesi kentlerinde yüzlerce yayla, vadi ve merada "güvenlik" gerekçesiyle ilan edilen yasaklar devam ediyor. Yasaklardan kaynaklı bölge sakinlerinin temel geçim kaynaklarının başında gelen tarım ve hayvancılık olumsuz etkileniyor. Yine, bölgedeki bal üretimi de yasaklardan nasibini alıyor. Bal üretiminin yapıldığı yerlerden Van ve ilçelerinde, 2016 yılında bin ton üzerinde üretim yapılırken, son yıllarda bu rakam 700 tona kadar geriledi. 

Van Arıcılar Birliği’nde Tarımsal Danışmanlık Hizmeti olarak görev yapan Ziraat Mühendisi Özer Üçer, yasakların bal üretimine etkilerini ve çözüm önerilerini paylaştı. 

KALİTE DÜŞÜYOR

Kentte bin 441 kişi ya da işletmenin arıcılık faaliyetinde bulunduğunu aktaran Üçer, bal üretiminin yapıldığı yayla sayısının 126 olduğunu kaydetti. Söz konusu yaylalarda bal veriminin olduğu 19 bitkinin olduğunu belirten Üçer, "Her bitkinin bal ve nektar verimi yoktur. Bunlardan 3 tanesi ise endemiktir. Endemik durumun bala etkisi hem kalite hem de pazarlama olarak çok fazla. Anzer balı kalitesinde bir kekik türüdür bu” dedi.

Üçer, yayla ve meraların "özel güvenlik bölgesi" adı altında yasaklanmasından kaynaklı son yıllarda üretimin düştüğünü ifade etti. 100'ü aşkın yaylanın yasaklı olduğuna dikkati çeken Üçer, "Yaylalarda zaten kimi zorluklar yaşanıyor. Ulaşım ve konaklama gibi. Bu arıcılığı ciddi olarak etkiliyor. Üreticiler yaylalar yerine yol kenarlarına işletmelerini kuruyor. Bu da balın kalitesini, organiklik ve verim değerini etkiliyor" diye konuştu. 

YASAKLI YAYLALAR

Çatak, Bahçesaray ve İpekyolu ilçelerinin üretimde büyük bir paya sahip olduğunu söyleyen Üçer, ilçe bazlı yasaklara da değinerek, "Çatak'ta 22 yayla ve 2 mera ve İpekyolu'nda 5 yayla yasaklı. Burası şehir merkezi olduğu için biraz daha esnek davranılıyor. Bahçesaray’da 20 yayla, 2 mera, Erciş’te 13 yayla, Çaldıran’da 6 yayla, Gevaş’ta 14 yayla, Gürpınar’da ise 23 yayla yasaklı" bilgilerini paylaştı. 

ÜRETİMİNDE DÜŞÜŞ

2016'da kentte bin tonun üzerinden üretim yapıldığını dile getiren Üçer, yasakların yayıldığı 2018-2019 yıllarında bu rakamın 700 tona düştüğünü belirtti. Üçer, "Gezici arıların ve aynı familyadan olmayan arıların birbirine yakın işlemelerde kurulması, yayla arıcılığının yapılmaması, işletmelerin birbirine yakın kurulması da bu duruma neden olarak gösterilebilir” dedi. 

VERİME DAYALI DESTEK

Bakanlık tarafından arıcılara verilen kovan başı 15 TL desteğin yetersiz olduğunu vurgulayan Üçer, şöyle devam etti: “Verilen destekler işletmenin kurulumunu dahi karşılayacak bir ücret değil. Bırakın bunu arıcıların kiraladıkları arsa ücretine dahi yetmiyor. Bu arıcılar için ciddi bir sorun. Desteklenmelerin daha sağlıklı olabilmesi için arılı kovan desteğinden çok verim bazlı bir desteğin verilmesi gerekir. Bunun yanında yerli üreticinin desteklenmesi ve piyasaya sürülen düşük verimde olan İran balının kontrol edilmesi lazım.”

MA / Barış Dönmez