Van’da kurulan Açlık Grevleri İzleme Koordinasyonu, farklı cezaevlerindeki tutuklularla açlık grevi üzerine yaptıkları görüşmelerin sonucunu açıkladı. İHD Van Şubesi binasında basın toplantısıyla kamuoyuna açıklanan raporu, İHD Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Kasım Kalkan, okudu.  

Tutuklu ve hükümlülerin 27 Kasım 2020 tarihinde süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemine başladığını hatırlatan Kalkan, bugün itibari ile tutukluların eyleminin 107 hapishaneye yayılarak 197’inci gününde devam ettiğine dikkati çekti. Kalkan, “Açlık grevlerinin izlenmesine ilişkin ÖHD Van Şubesi, Van Barosu, TİHV Van Temsilciliği, Van Hakkari Tabip Odası, İnsan Hakları Derneği Van Şubesi, SES Van Şubesi ve TUHAYDER tarafından oluşturulan Açlık Grevi İzleme Heyeti adına ÖHD Van Şubesi ve Van Barosu Cezaevi Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyet 31 Mayıs tarihinde Van T Tipi, Van Yüksek Güvenlikli,  Van F Tipi ve Patnos L Tipi cezaevlerine ziyaretler gerçekleştirmiştir. Ziyaret kapsamında bu cezaevlerinde açlık grevine giren tutukluların durumu, grev süreci ve idarelerin, infaz koruma memurlarının, sağlık personellerinin ve revir doktorlarının açlık grevi ile ilgili tutumları tespit edilmeye çalışılmış ve kamuoyu ile paylaşmak amacıyla raporlaştırılmıştır” dedi. 

‘TECRİT, RURSAL VE BEDENSEL BÜTÜNLÜĞÜ HEDEF ALIYOR’

Tecridin, tutukluların bedensel ve ruhsal bütünlüğünü hedef alan, uzun zamana yayılarak sonuç alınmaya çalışılan bir işkence yöntemi olduğunu ifade eden Kalkan, “Tecrit, kime uygulanırsa uygulansın insani ve vicdani olmadığı gibi açıkça hukuka ve yasal mevzuata aykırıdır. Tutuklular tarafından talep edilen şey uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan temel hak ve özgürlükler kapsamında kanunlarla güvence altına alınarak, tutuklulara tanınan hakların uygulanmasıdır. Açlık grevine giren tutuklular tarafından talep edilen avukat-müvekkil görüşmesi, aile görüşmesi ve yine hapishanelerdeki diğer olumsuz koşulların (çıplak arama, kalabalık koğuşlar, keyfi aramalar, hasta mahpusların ihlal edilen sağlık hakları, koşullu salıverilme hakları vb.) düzeltilmesi gibi talepler karşılanması gereken en temel insan haklarıdır” dedi.  

‘İNFAZ KOŞULLARI PANDEMİ İLE AĞIRLAŞTI’

Kovid-19 pandemisinin bütün dünyayı etkisi altına aldığını belirten Kalkan, pandemiden en çok etkilenenler ise cezaevlerindeki tutukluların olduğuna işaret etti. Kalkan, “Tutukluların zaten sınırlı olan hak ve özgürlüklerinin kısıtlanması olarak karşılık bulmuştur. Özellikle pandemi bahane edilerek çıkarılan 7242 sayılı İnfaz Kanunu değişikliği ile TMK kapsamındaki tutuklular bakımından infaz koşulları ağırlaştırılmış ve aleyhlerine bir durum yaratılmıştır” diye belirtti.

‘İMRALI’DA TECRİT REJİMİ SONA ERDİRİLMELİ’

İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde uygulanan tecrit rejimi uygulamasının sona erdirilmesi amacıyla daha önce de açlık grevlerinin yapıldığını hatırlatan Kalkan, bu grevlerin etkisi ile tecridin geçici olarak kaldırıldığını, ancak 7 Ağustos 2019 tarihinden beri görüş yasakları yeniden devreye girdiğini aktardı. Kalkan, şunları söyledi: “Daha önceki açlık grevi süreçlerinde de tıbbi olarak yapılacaklar ceza infaz kurumlarına iletilmiş olup bu prosedürlere uyulması sağlanmalıdır. Pandemiden ötürü ağır hak ihlallerinin yaşandığı, mahpusların ihtiyaç duydukları tedaviye dahi erişemediği bu dönemde, açlık grevlerinin sürmesi halinde tutukluların sağlıkları üzerinde geri dönülemez nitelikte ağır sonuçlar doğuracağı ortadadır. Zira salgın sürecinde cezaevlerinde artan hak ihlallerine yönelik hazırlanan raporlardan tutukluların sağlıklı gıdaya ve ihtiyaç duydukları tedaviye erişimlerinin sağlanamamasından ötürü özellikle bağışıklık sistemlerinin zayıfladığı bilinmektedir. Pandemi koşulları dolayısıyla tutukluların bağışıklık sisteminin düşüklüğü konusunda uyaran hekimler başlatılan açlık grevinin, daha önceki eylemlerden daha fazla risk barındırdığını belirtmiştir. Bu nedenle başta Adalet Bakanlığı olmak üzere tüm ulusal ve uluslararası kamuoyu ve kurumları bu konuda duyarlı olmaya ve çözüm için derhal harekete geçmeye çağırıyoruz.” 

CEZAEVİ RAPORU

 Cezaevlerinde yapılan görüşmelerde elde edilen tespitler ise şöyle: 

"* Cezaevindeki tutukluların sayısına göre değişmekle birlikte 5 veya 3 tutuklunun gruplar halinde 5'er günlük açlık grevine katıldığı, idarenin ve infaz koruma memurlarının açlık grevine ilişkin olağanın dışında, özel bir tutumunun olmadığı, bu süreçte idare ile açlık grevi özelinde bir görüşme yapılmadığı, açlık grevine giren tutuklular hakkında her dönüşüm için ayrı ayrı disiplin soruşturması başlatıldığı ve disiplin cezası verildiği, cezalara karşı itiraz edilmişse de İnfaz Hakimlikleri ve Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından itirazların reddedildiği

* Van F Tipi ve Van Yüksek Güvenlikli cezaevlerinde tansiyon, kilo, nabız ölçümü gibi sağlık kontrollerinin hiç yapılmadığı, Van T Tipi Cezaevi’nde sağlık kontrollerinin ara ara veya greve giren mahpusların talebi üzerine yapıldığı,

* Patnos L Tipi Cezaevi’nde tutukluların sağlık kontrollerinin ara ara yapıldığı ancak yeterli olmadığı, açlık grevine giren tutuklulara, limon, tuz, şeker gibi ihtiyaçların verildiği, 

* Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi’nde verilen B-12 dışında ziyaret edilen cezaevlerinde idare tarafından B-12 vitaminin verilmediği, bütün cezaevlerinde açlık grevine uygun iaşe verildiği, ancak Patnos L Tipi Cezaevi’nde yeterli iaşe verilmediği, 

* Ziyaret edilen cezaevlerinin hiçbirinde dönüşüm nedeniyle grevi sonlandıran tutuklulara uygun diyet yemeği verilmediği,

* Tutuklular tarafından başta Adalet Bakanlığı, CPT, Baro, Meclis İnsan Hakları Komisyonu, Cumhurbaşkanlığı ve Başsavcılıklar olmak üzere birçok kurum ve kuruluşa talepleri içeren mektuplar yazıldığı,

* Patnos L Tipi Cezaevi’nde kamu kurumu olmayan kurumlara gönderilen mektupların yerine ulaşmadığı”