Van'da 21 Kasım 2016’da uygulanmaya başlanıp, Bin 104 gündür süren eylem ve etkinlik yasağına başta Van Barosu olmak üzere bugüne dek yapılan tüm bireysel itirazlar bir bir reddediliyor. Şimdiye değin yasağın kaldırılması talebiyle 9 başvuruda bulunan Baro'nun tüm başvuruları çeşitli gerekçelerle reddedildi. Yasağın kaldırılması talebiyle bireysel başvuruda bulunan Avukat Mahmut Kaçan'ın başvurusu da sonuçsuz kaldı. 

'KARARIN YASAL BİR DAYANAĞI YOK'

Av. Kaçan, Van Nöbetçi İdare Mahkemesi'ne "yürütmeyi durdurma" talebiyle yaptığı başvuruda, yasaklamalarla birlikte kendisinin de temel haklarından yararlanamadığını belirterek, ifade özgürlüğü ve toplantı hakkının ihlal edildiğini ifade etti. 

Yasaklamanın yasal dayanağının bulunmadığının altını çizen Kaçan, "Bütünüyle sübjektif yorumlarla ve varsayımlarla temel hakların kullanılmasının yasaklama kararı amaç, sebep ve yetki bakımından da hukuka aykırı olup iptali gerekir. Hukuksal korumayı sağlayacak olan devlettir. Düşünceyi açıklama özgürlüğünün gerçekleştirilmesinde devletin etkin bir işlevi söz konusudur. Dahası devlet, çoğulcu demokratik ilkeler çerçevesinde kendisinin koyduğu normlara uygun düşünmemeyi de güvenceye almalıdır. Bu bağlamda, bireyin düşüncesinin oluşum evresinde gerekli düzenlemeleri yapmanın yanı sıra devlet; düşüncesinden ötürü kınanmamak ve düşüncesini açıklamak ve yaymak ile nihayet meşru sınırlar içinde düşüncesine uygun davranışlarda bulunabileceği ortamı bireylere sağlamakla yükümlüdür" diye belirtti. 

'OHAL’DE BİLE BU KARARLAR ALINMIYOR'

Başvurusunda “Pozitif yükümlülüğü uyarınca devlet; bu özgürlüğün yaşanabileceği ortamı hazırlamak, negatif yükümlülüğü gereğince; kabul edilen sınırları içerisinde bu özgürlüğün kullanılmasına müdahale etmemek durumunda olduğunu” belirterek devletin yükümlülüklerini hatırlatan Kaçan, “Devletler, özellikle kamu alanlarında yapılacak toplantıları, belirli şartlara ve ön izne bağlayabilirler. Devletler toplantının barışçı karakterini sağlamak üzere gerekli önlemleri almak hak ve yetkisine sahiptir. Barışçı metotlarla yapılacak bir toplantının, şiddete dayanan karşı girişimlere sebep olması olasılığı toplanma hakkını ortadan kaldırmaz. Yasalara uygun olarak toplanma hakkını kullanan grupları devletler, diğer kişi veya grupların şiddete dayalı müdahalelerine karşı korumakla görevlidirler. Demokratik bir rejimde, karşı gösteride bulunma hakkı, gösteri özgürlüğünü paralize edecek, ortadan kaldıracak bir biçimde kullanılamaz. Davalı alınan yasaklama kararını yasaya dayanmadan ve soyut bir kamu düzeni tehlikesine dayanarak ve üstelik olağan üstü hal rejiminde bile uygulanmayacak şekilde Anayasal hakları fiilen Van ili sınırları içerisinde kullanılamaz hale getirerek Anayasal suç işlemektedir" dedi.

VALİLİK: TEPKİLER GELİYOR!

Kaçan'ın başvurusu üzerine mahkeme Valilik’ten savunma talebinde bulundu. Valilik, savunmasında kentin örgüt açısından önemli bir kent olduğunu ve taban kazanmaya dönük bazı çalışmalar yaptığını iddia ederek, "Avukat Mahmut Kaçan'ın dilekçesinde değinmiş olduğu hak ve özgürlüklere değinerek şiddet hareketlerini bir hak olarak göstermeye çalıştığı ve yasal zemine oturtmaya çalıştığı görülüyor. Kaçan'ın dava konusu dilekçede, 'Devletler, bireylerin, barışçı metotlarla, şiddet başvurmaksızın toplanma hakkın kullanabilmelerini sağlamakla, bu amaca yönelik gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler' ibaresinde belirttiği şekilde merkezi idarenin taşradaki temsilcisi olan Van Valiliği olarak ilimizde yapılan tüm eylem/etkinliklerde gerekli emniyet tedbirleri üst seviyede alınmış olup bu konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarından veya başkaca diğer gerçek ve tüzel kişilerden tedbirlerin fazla olması sebebiyle yer yer kötü niyet beslemeyen sözlü tepkilere de maruz kalınmıştır" ifadelerine yer verdi. 

'SADİST' VE 'TEKÇİ' YAKLAŞIM!

Van Barosu’nun yasaklama kararına karşı yaptığı başvuruya verdiği cevapta sarf ettiği "tekçi" ve "sadist"  ifadelerini yineleyen Valilik savunmasında, “Karşıt görüşlü gruplarla ilgili davacı tarafından beyan edilen hususlar oldukça eksik kalmakta ve toplum sağlığını ve huzurunu göz ardı eden, tekçi ve bir noktada sadist bir yaklaşımdır. İlimiz uç siyasi grupların ve düşünce anlamında iki ayrı kutup noktasında olan insanların yoğun olarak yaşadığı bir bölge olup toplumsal olaylar mantığı ile olaylara yaklaşıldığı takdirde konuyla ilgili Van Valiliği olarak yapılan eylem/etkinliklerde her ne kadar tedbirler üst seviyede alınsa da meydana gelebilecek herhangi bir olumsuz durumda, karşı görüşlü grupların birbirlerine vereceği zarar, işlenmesi olası suçlar özetle toplumun uğrayacağı zarar göz ardı edilemez niteliktedir” denildi.

Valilik, savunmasının devamında 6-8 Ekim 2014 Kobanê eylemlerinde Diyarbakır’da hayatını kaybeden Yasin Börü ve 2015 yılında Ege Üniversitesi’nde Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun öldürülmesi olaylarını yasaklama gerekçesi olarak sunması dikkati çekti.

BAŞVURU REDDEDİLDİ

Nöbetçi İdare Mahkemesi, Valilik savunması ardından Kaçan’ın yaptığı başvuruyu reddetti. Kaçan, karara karşı Van 2. İdare Mahkemesi’ne itiraz başvurusunda bulundu. Kaçan, yaptığı itirazda şu hususlara dikkati çekti: "Valilik itirazında yapılan işlemlerin sözde gerekçesini belirtmiş ve bu hususlarda açıklama yapmıştır. Ancak söz konusu açıklamalarda işlemin hukuki gerekçesini belirtmek yerine geçmişte yapılmış bir takım şiddet hareketleri anlatılmış ve henüz Van ilinde yapılmamış toplantıları sanki barışçıl olmayan şiddet amaçlı toplantılarmış gibi nitelemiş ve açıklama yapılmıştır. Bu husus başlı başına işlemin hukuka uygunluğunun bulunmadığını göstermektedir."

VALİLİĞE CEVAP VERDİ

Kaçan, Valilik savunmasında "İlimiz uç siyasi grupların ve düşünce anlamında iki ayrı kutup noktasında olan insanların yoğun olarak yaşadığı bir bölge olduğu..." ifadelerinin gerekçe sayılamayacağının altını çizerek, itirazında şunları ifade etti: “Demokratik toplumlarda her görüşten kişilerin varlığı olağandır ve fikirlerin çatışması dahi bu anlamda olağandır. Demokratik toplumun gereği olarak kişilerin karşıt görüşleri nedeniyle temel hakların kullanımının kısıtlanması değil aksine her görüşten kişilerin haklarının güvence altına alınarak bu haklarının kullanımını sağlamak çözüm olarak öngörülmelidir. Sınırlamanın bütün grupları kapsıyor olması sınırlamanın, hukuka uygunluğunu sağlamaz. Demokratik toplumlarda kişilerin karşıt görüşlerine rağmen aynı toplumda beraber yaşamalarının sağlanması esastır. Yine Valilik sundukları cevapta Türkiye'nin başka kesimlerinde daha önceki yıllarda gerçekleşen ve Van ili ile hiçbir somut bağlantısı olmayan olaylar örnek gösterilmiştir. Ancak Türkiye'de geçmiş yıllara bakıldığında birçok olay sonucunda kayıplar olmuştur ama bu durum asla güncel bir sınırlamanın nedeni olamaz. Aksi durumda bundan 3-4 yıl önceki değil 10-20 yıl önceki olaylar da her türlü sınırlamanın gerekçesi yapılabilir" 

'SINIRLANDIRMA YASAL BİR ZEMİNE OTURTULAMAZ'

Anayasal hakların engellenemeyeceğini vurgulayan Kaçan "Davalı idare sunmuş olduğu haber metinlerine dayanarak çeşitli varsayımsal olayları belirtmiş ve bu ihtimalleri sınırlandırmanın gerekçesi yapmıştır. Sınırlandırmalara ancak somut ve güncel bir tehlikeliliğin varlığı halinde başvurulabileceği mahkeme içtihatlarıyla da belirtilmiştir. Bu yüzden ihtimaller üzerinden toplantı ve örgütlenme özgürlüğünün sınırlandırılması haklı gösterilemez ve bu sınırlandırma bu şekilde yasal bir zemine oturtulamaz. Yine bu ihtimaller yapılacak toplantıların barışçıl olup olmadığını gösterebilecek nitelikte de değildir” diyerek, yasaklamanın iptal edilmesini istedi. 

MA / Adnan Bilen