Van'da 21 Kasım 2016’da uygulanmaya başlanıp, bin 144 gündür süren eylem ve etkinlik yasağına başta Van Barosu olmak üzere bugüne dek yapılan tüm bireysel itirazlar bir bir reddediliyor. Şimdiye değin yasağın kaldırılması talebiyle Van Barosu 14, bireysel olarak ise 4 kişi Van İdare Mahkemesi'ne yasağın kaldırılması için başvuru yaparken, başvuruları çeşitli gerekçelerle reddedildi. Yasakların kaldırılması için yapılan 17 başvuruyu "sadist" ve "tekçi" olarak niteleyen Van Valiliği 18'inci başvuru ile ilgili yaptığı savunmada ise "sadist" ifadesini çıkararak Baro'yu "tekçi" olarak niteledi. 

YASAK ANAYASA'YA UYGUNMUŞ!

Baronun başvurusu üzerine Van Valiliği, 3. İdare Mahkemesi'ne eski savunmalarının aynısını gönderdi. 

Valilik, savunmasında HDP'li belediyelere kayyım atanması, Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik operasyonu ve HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli'nin katıldığı bir açıklamada grubun slogan atmasının da yasak gerekçesi olarak sunuldu. 

Valilik savunmasının bir bölümünde şunlara yer verdi: "PKK, KCK, DEAŞ, FETÖ/PDY terör örgütleri ve bu örgütlere müzahir grupların siyasi kolu gibi hareket eden legal oluşumların mevcut durumdan fayda sağlamak amacıyla etkinlikler düzenleyebileceği, yasal görünümlü bu etkinliklerin kargaşa ortamı oluşturmak amacıyla hedef olarak seçilebileceği ve toplumsal barışı zedeleyebilecek provokatif eylemlere tevessül edilebileceği, halkımızın yoğun olarak bulunduğu yerlerin hedef seçilerek sansasyonel eylemler gerçekleştirebileceği, başkalarının hak ve özgürlüklerinin, genel asayişin korunması ile şiddet olaylarını yaygınlaşmasının önlenmesi amacıyla Anayasa ve yasalara uygun olarak alınmış bir karardır."

TEMELLİ'NİN AÇIKLAMASI GEREKÇE GÖSTERİLDİ

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli'nin 18 Ekim tarihinde kentte katıldığı basın açıklamasından sonra örgüte destek amaçlı slogan atmasını da yasaklar arasında gösteren Valilik, "İlimiz PKK-KCK çevrelerince önem atfedilen illerden olduğu, geçmiş yıllarda ve halen ilimiz merkez ve ilçelerimizde sık sık sokak eylemlerine girişildiği, geniş şekilde taban kazanmaya çalışıldığı...Van Barosun değinmiş olduğu temel hak ve özgürlükler kavramlarına dayandırarak şiddet hareketlerini bir hak olarak göstermeye çalıştığı görülmektedir. Van Barosu dava konusu dilekçede, 'Devletler, bireylerin, barışçı metotlarla, şiddet başvurmaksızın toplanma hakkın kullanabilmelerini sağlamakla, bu amaca yönelik gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler' ibaresinde belirttiği şekilde merkezi idarenin taşradaki temsilcisi olan Van Valiliği olarak ilimizde yapılan tüm eylem/etkinliklerde gerekli emniyet tedbirleri üst seviyede alınmış olup bu konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarından veya başkaca diğer gerçek ve tüzel kişilerden tedbirlerin fazla olması sebebiyle yer yer kötü niyet beslemeyen sözlü tepkilere de maruz kalınmıştır" ifadelerine yer verdi. 

‘KENTİMİZ İKİ KUTUPLU’ 

Van Barosu’nun yasaklama kararına karşı daha önce yaptığı başvuruyu "tekçi" ve "sadist"  olarak değerlendiren Valilik bu kez "sadist" ifadesini çıkararak Baroyu "tekçi" olarak suçladı. Valilik savunmasında, “İlimiz uç siyasi grupların ve düşünce anlamında iki ayrı kutup noktasında olan insanların yoğun olarak yaşadığı bir bölge olup toplumsal olaylar mantığı ile olaylara yaklaşıldığı takdirde konuyla ilgili Van Valiliği olarak yapılan eylem/etkinliklerde her ne kadar tedbirler üst seviyede alınsa da meydana gelebilecek herhangi bir olumsuz durumda, karşı görüşlü grupların birbirlerine vereceği zarar, işlenmesi olası suçlar özetle toplumun uğrayacağı zarar göz ardı edilemez niteliktedir” denildi.