Türkiye’de iktidarın izlediği politikalar ve söylemleriyle beslediği kutuplaştırma siyasetinin son haftalardaki yansıması, Sakarya’da Kürt mevsimlik tarım işçilerinin, Afyon’da Kürt inşaat işçilerinin, Samsun’da  Suriyeli bir çocuk işçinin, Edirne’de ise zorunlu askerlik yapan Vanlı bir askerin maruz kaldığı linç saldırıları oldu. 

Temelde Kürt kimliğini hedef alan bu ırkçı saldırıları İnsan ve Özgürlük Partisi (İÖP) Genel Başkanı Mehmet Kamaç değerlendirdi. 

‘SALDIRILARDAKİ EN BÜYÜK PAY İKTİDARIN’

Kürtlere dönük ırkçı saldırıların yüz yıldır devam ettiğini fakat AKP iktidarının politikalarıyla daha da yoğunlaştığını dile getiren İÖP Genel Başkanı Mehmet Kamaç, bu faşizan saldırıların Kürt sorunun dışa vurmuş şekli olduğunu ifade etti.

Bu durumun 20 yıldır Türkiye’yi yöneten iktidarın izlediği siyaset, kullandığı dil ve Kürtlere yaklaşımdan kaynaklandığını belirten Kamaç, “Bu iktidarın Kürtlere yaklaşım tarzı ve Kürt meselesiyle ilgili ortaya koyduğu tavır, gün geçtikçe toplumsal kesimlere sirayet ediyor ve bunun doğal sonucu olarak saldırılar oluyor. Yakın zamanda gözlemlediğimiz Sakarya’da Kürt işçilerine saldırı, Afyon’da Kürt işçilerinin katledilmesi hakeza Batman’da Kürt kızına tecavüz edilmesi sadece son süreçte oluşan saldırıların bir örneğidir. İktidarın bu faşizan uygulamaları devam ettikçe ve Kürt sorununa bu kadar baskıcı yaklaştıkça bu toplumsal kesimlerin içerisinde de her zaman bu tür saldırılar olacaktır. Hukuk karşısında Kürtler normal bir vatandaşın sahip olduğu haklara sahip değil. Katledilirken de, saldırıya ve tecavüze uğrarken de diğer vatandaşlara göre aynı haklara sahip olmadığını görüyoruz. Devlet katledilen kişinin kendi örf ve adetlerine göre gömülmesine dahi izin vermiyor” dedi.

İÖP Genel Başkanı, maruz kaldığı hak ihlalleri karşısında Kürtlerin hukuk alanından bir sonuç alınmadığını kaydetti.

‘DEVLET BİR KİŞİYLE YÖNETİLİYOR’

Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca demokrasi ve hukuk sorununun hep var olduğunu, bugün gelinen noktada ise bu durumun en üst seviyeye ulaştığını söyleyen Kamaç, “Daha dün İçişleri Bakanı Soylu, AYM Başkanı’nı tehdit etti. Bu ülkede hukuk sorunu olduğu ve insanların hukuk karşısında kendilerini güvende hissetmedikleri bir durumu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

Kamaç, “Devletler hukuk, iç hukuk ve uluslararası hukuk ile idare edilir. AKP iktidarı döneminde Türkiye Cumhuriyeti Devleti artık kişilerin ya da bir kişinin dudaklarından çıkan sözlerle yönetiliyor. Aslında burada temel hukuki olan sorunlardan bahsediyoruz. Bir İçişleri Bakanı’nın yargının en tepesindeki kişiye bir karar yüzünden tehdit etmesi bırakalım demokratik ülkelerin yanı sıra ortaçağ ülkesinde bile kabul edilebilir durum değildir. Ortaçağ devletlerinin hukukunda bile karar verici olan hakimler yine bir şekilde güvence altındaydılar. Ama şuan Türkiye’de maalesef toplumun çok büyük bir kesimi dahil olmak üzere yargı mensuplarının kendileri bile hukuk karşısında kendilerini iktidarın baskıları karşısında kendilerini güvencede hissetmiyorlar” diye konuştu.

‘DAHA FARKLI SALDIRILAR YAŞAYABİLİRİZ’

Tecavüz ettiği İpek Er'in yaşamına son vermesine neden olan Uzman Musa Orhan'ın serbest bırakılmasına ve Orhan’ın ‘Bana bir şey olmaz’ söylemlerini hatırlatan Kamaç, şöyle devam etti: “Bu ülkede vahşi bir şekilde bir eylemde bulunan bir kişi bütün itirazlara rağmen salıveriliyor. Ha keza Sakarya’da, Afyon’da insanları öldürenler maalesef cezalarını çekmiyor. Bunun örneklerini çoğaltabiliriz, ileriki süreçlerde bile bunların örneklerini birçok kez yaşayacağımızı düşünüyoruz. Bu çok endişe verici bir durumdur. Bir ülkede insanların hukuk karşısında kendilerini güvencede hissetmemeleri aslında ülkenin birleştirici rolünün ortadan kaldırıldığını ve ülkenin gün be gün kaosa sürükleneceğinin bir göstergesi olarak ortaya çıkıyor. Bütün toplumu bu kötü gidişata ‘dur’ demeye çağırıyoruz. Hakikaten ülke bir kaosa doğru gidiyor. Hukuk herkes için gerekli. Katledilen, tacize, tecavüze ve saldırıya uğrayan, etnik değerleri üzerinden yok sayılan kişilerin hukuklarının savunulmadığı bu ülke adım adım kaosa gitmektedir.”

ULUSAL BİRLİKTEN BAŞKA YOL YOK

İÖP Genel Başkanı Kamaç, bu tablo içerisinde saldırıların önüne geçmek için ise Kürt ulusal birliğinin kurulmasının önemine işaret etti. Ulusal birlik meselesinin Kürtler için çok önemli ve can alıcı bir mesele olduğunu söyleyen Kamaç, Türkiye ve Ortadoğu bölge siyaseti üzerinden yaklaştıklarında Kürtlerin kendi ulusal birliğini sağlayıp, değerleri üzerinden ulusal bir siyaset üretmekten başka çareleri olmadığının altını çizdi. Kamaç, “Kürtler için bunun dışında başka bir yol kalmamıştır. Ortadoğu’nun şuan içinde bulunduğu siyasal ve konjaktüel durum, hakeza Kürtlerin muhatap bulunduğu devletlerin içinde bulunduğu durum iyi analiz edilmeli. Ortadoğu’da yüzyıldır Kürtlere karşı devletler arası bir ittifak gerçeği vardır. Dünyanın neresinde olursa olsun bu güçler, Kürtlerin bir statüye sahip olmaması bilinciyle bir ittifak oluşturup karşı durmuşlardır.  Irkçı saldırılara karşı Kürtlerin ulusal birlikten başka yol ve yöntemleri yoktur. Özelikle önümüzdeki 3-5 yıl, Kürtlerin ulusal birliği sağlaması açısından büyük kazanımların getirebileceği altın değerindeki yıllardır” dedi.

VARLIK YOKLUK MESELESİ 

Bu nedenle yüzyıllardır bedel ödeyen Kürtlerin kısa sürede ulusal birliğini sağlaması gerektiğini vurgulayan Kamaç, “Bu durum Kürtlerin var olması ya da bundan sonra yok olması ile alakalı çok önemli bir meseledir. Dolayısıyla bizim tüm parti, dernek, kurum ve kişilere çağrımız şudur; bu dönemde bütün bu farklılıkları bir kenara bırakarak ulusal birlik ekseninde, ulusal bir strateji, akıl yoluyla ulusal birlik için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir” diye 

MA / Cemil Uğur