Van’da 6 ekim de gözaltına alınıp, savcılık sorgularının ardından "devlet aleyhine toplumsal olayları haber yaptıkları” gerekçesiyle “örgüt üyeliği” ile mahkemeye sevk edilen gazetecilerden dördü tutuklandı.

Tutuklanma talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilen Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen, Cemil Uğur, Jinnews muhabiri Şehriban Abi ve Gazeteci Nazan Sala hakkında tutuklama kararı verildi.

Yeni Yaşam gazetesi dağıtımcısı Fehim Çetiner ve eski gazete dağıtımcısı Şükran Erdem ise, yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol tedbiri ile serbest bırakıldı.

Haber Türkiye ve Dünya basınında geniş yer bulmuştu.CHP ve HDP'nin olay araştırılsın önergesi AKP-MHP tarafından reddedilmişti.

Mezopotamya Ajansı'ından Dindar Karataş'a konuşan ve gözaltındaki gazetecilerle görüşen Van Barosu Yönetim Kurulu üyesi ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Van Şubesi üyesi Avukat Barış Oflas, operasyonun temel sebebinin bölgede yaşanan hak ihlallerinin kamuoyuyla paylaşılmasına engel olmak olduğunu söyledi.

AVUKAT OFLAS: ‘MA MUHABİRLERİNİN ŞAHİDİYİZ’

15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) sonrası birçok basın kurumunun kapatıldığını hatırlatan Oflas, o dönemden bugüne aratarak devam eden bir baskı politikası olduğunu belirtti. Birçok gazeteci tutuklanmasına rağmen basın kurumlarının ayakta kalmak için mücadele içerisinde olduğunu dile getiren Oflas, “Mezopotamya Ajansı da bu süreçte açılan ve uzun uğraşlar sonucunda toplumda güvenilir bir haber alma kaynağı olan, topluma doğru haberi ulaştırmaya çalışan bir kurumdur. MA muhabirlerinin çoğunu da bireysel olarak tanıyorum. Bu kentte nerede bir hak ihlali olsa, nerede gizlenmeye çalışılan bir olay varsa, her zaman bu gazeteci arkadaşlar bu haberleri topluma ulaştırmaya çalıştıklarının doğrudan şahidiyiz. Özellik 3 yıldır Van’da bütün hak ihlallerini emek vererek ortaya çıkaran, gereceği topluma ulaştırmaya çalışan gazetecilerdir. Tabi bir gazetecinin sırf mesleki görevini yapması münasebetiyle gözaltına alınması ve susturulmaya çalışılması hak ihlali niteliğindedir. Siz ülkede birçok basın kurumunu kapatırsanız, gazetecileri cezaevine atarsanız, sırf haber takibi yapıyor diye insanları dinlerseniz ve bunları örgütlü bir suç kapsamında yapıyorlarmış gibi masumiyet karinesini hiçe sayarak değerlendirirseniz, sizin basın özgürlüğü konusunda olacağınız sıralama Çin'den veya diktatörlükle yönetilen diğer ülkelerden daha da geride olur” diye konuştu.  

GİZLİLİK KARARI ALGI OLUŞTURMAYA DÖNÜK

Oflas, gazetecilerin gözaltına alındığı soruşturma dosyasına “gizlilik” kararı getirme yoluna başvurmalarının temel sebebinin de kamuoyunda basın mensuplarına yönelik bir algı oluşturmaya dönük olduğunu vurguladı. Gizlilik kararı alınmasını gerektirecek herhangi bir durum olmaması nedeniyle kararın kabul edilmez olduğunu söyleyen Oflas, “Gizlilik kararı savunma hakkının ihlalidir. Bir avukat olarak müvekkilinizin dosyasında savunma yapabilmeniz için sizin bütün delilleri tartışabilmeniz ve bu deliller üzerinden bir savunma yapmanız gerekiyor. Gizlilik kararını hukuki görmüyoruz. Gizlilik kararıyla dosyanın doğrudan şüphelisi olan kişilerden, avukatlardan gizlenen bilgiler, belgeler, deliller ve tape kayıtları başka basın organlarına servis ediliyorsa, burada insanın aklına gelebilecek tek bir şey var. O da bir algı yaratma operasyonu olduğudur” ifadelerini kullandı. 

MASUMİYET KARİNESİ HİÇE SAYILDI

Gazetecilerin gözaltına alınma anlarına dair polis tarafından çekilip, servis edilen görüntülerin ana akım medya tarafından “örgüte operasyon” şeklinde haberleştirilmesi de masumiyet karinesinin hiçe sayılmasına neden olduğunu hatırlatan Oflas, şunları ifade etti: “Kamuoyu ve toplum olayın böyle olmadığını zaten biliyor. Yani gazeteciler her gün emniyetle yan yana olan gazeteci arkadaşlardır. Yapılan bir basın açıklamasını polislerle birlikte takip ediyorlar. Biz buna kendimiz birebir şahitlik ediyoruz. Her gün emniyetle birebir karşılaşan, emniyet mensuplarıyla yan yana olan kişilerdir bunlar. Bunların evleri basılarak, yüz üstü yatırılarak ve ters kelepçelenerek gözaltına alınmaları doğru değil, hukuki değil ve masumiyet karinesine aykırıdır.” 

'SOHBET' ADI ALTINDA SORGU

Av. Oflas, emniyet ve savcılıkla yaptıkları görüşmelerde soruşturma dosyasına ilişkin suç delili olarak telefon tape kayıtları ve dinlemelerinin olduğu bilgisine ulaştıklarını da paylaştı. Oflas, gözaltındaki isimlerden gazeteci Nazan Sala ve Jinnews muhabiri Şehriban Abi’nin “sohbet” adı altında gayri hukuki sorguya alındığını da paylaştı. Sohbet adı altında yapılan bu sorgularda gazetecilere haberleri takip etmek için kimden talimat aldıkları, haber kaynaklarıyla yaptıkları telefon görüşmeleri, basın açıklamalarını hangi amaçla izledikleri ve kent dışına yine haber amaçlı yaptıkları seyahatlerin sorulduğunu aktardı.