İnsan Hakları Derneği’nin (İHD), tutuklu yakınları, tutukluların kendilerine gönderdiği mektuplardan ve resmi verilerden yaralanarak hazırladıkları verilere göre 605’i ağır olmak üzere bin 604 hasta tutuklu cezaevinde bulunuyor. Yine İHD’nin verilerine göre geçtiğimiz yıl cezaevlerinde 50 kişi yaşamını yitirirken, bu yılın ilk 9 ayında 20’si hasta tutuklu olmak üzere 38 kişi yaşamını yitirdi. Ayrıca Koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle bu tehdit daha da görünür olmaya başladı. 

Van T Tipi Kadın Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan hasta tutuklu Ruken Yıldız, mide rahatsızlığı, kan eksikliği, kalp kapakçığı ve tansiyon hastası. 3 buçuk yıl önce gözaltına alınarak tutuklanan Yıldız’a bundan bir ay önce “Örgüt üyeliği” gerekçesiyle müebbet hapis cezası verildi. Kardeşinin cezaevine girmeden önce herhangi bir hastalığının olmadığını dile getiren Vedat Yıldız, ancak kardeşinin cezaevinin ağır şartları nedeniyle bu hastalıklara yakalandığı bilgisini paylaştı. Yıldız, kardeşinin ölüme “itilmeye” çalışıldığını söyledi. 

GÜNDEN GÜNE ARTIYOR

Kardeşi ile sürekli telefon ve avukatlar aracılığıyla iletişimde olduğunu aktaran Yıldız, cezaevi idaresinin salgını bahane ederek şartları daha çekilmez hale getirdiğini belirtti. Kardeşinin defalarca hastane başvurusunda bulunduğunu ancak sadece bir kere tek hastaneye götürüldüğünü ifade eden Yıldız, “Kardeşimin hastalıkları gün geçtikçe daha da ağırlaşıyor. Hastanede cezaevi şartlarında kalamayacak düzeyde kötü olduğunu söylemesine rağmen hastane, ‘cezaevinde kalabilir’ diye rapor veriyor. Ayrıca istediği vitamin, kan ilacı da verilmiyor. En son Van’ın iklim şartlarından dolayı idare edemez duruma geldiğini ve İstanbul’a sevkini istemesine rağmen sevki sağlanmadı. Öte yandan salgın tehdidi devam ediyor. Kimse de buna bir ses çıkarmıyor. Dışardaki insanlar da tutsak gibi bu tür durumlara karşı seslerini çıkartmıyorlar” dedi. 

FİZİKİ VE PSİKOLOİK İŞKENCE 

Son olarak idarenin tutukluların kullandığı havalandırmayı tel örgülerle kapatmayı hedeflediğini bilgisini paylaşan Yıldız, “Tutukluların nefes aldığı havalandırmayı bile tel örgülerle kapatacaklar. Bunun yanı sıra kitaplar toplatılmış. 10 kişilik olan koğuşta şu anda 16 kişi kalıyor. Ayrıca tutukluların yaşamsal hakları da engelleniyor. Bunun yanında sürekli ayakta sayım dayatması var. Tutuklular bunu kabul etmediği için fiziki ve psikolojik işkence görüyorlar” diye belirtti. 

‘SALDIRIP TUTANAK TUTMUŞLAR’ 

İdare ve gardiyanların tutukluların üzerinde sürekli baskı oluşturmaya çalıştığını söyleyen Yıldız, “Gardiyanlar, yemeği koğuşun içine fırlatıyor. Bununla tutukluların kendilerine tepki göstermelerini sağlayıp daha sonra şartları daha da ağırlaştırmayı hedefliyorlar. Ancak tutuklular onların bu oyunlarına gelmiyor. En son kardeşimle konuştuğumda kan eksikliği nedeniyle ellerinin üşüdüğünü ve elleri cebinde telefon görüşüne gittiği sırada gardiyanların sözlü saldırısına uğradığını söyledi. Bundan ötürü kendisine ‘niye ellerin cebinde, bir daha ellerini ceplerine koymayacaksın, düzgün yürüyeceksin’ diye saldırıp, tutanak tutmuşlar” diye konuştu. 

BİRLİK ÇAĞRISI

Salgınla birlikte devletin her şeyi kendi lehine çevirmeye çalıştığını kaydeden Yıldız, “Hastaneye gitmek isteyen tutuklara ‘eğer gidersen 14 gün tecrit odasında kalacaksın’ diyorlar. 14 gün boyunca bu hasta tutuklular tek başına ihtiyaçlarını nasıl karşılayacak. Daha geçtiğimiz günlerde bir hasta tutuklu bu tecrit koğuşunda sandalye de yaşamını yitirdi. Bundan ötürü kaygımız her gün biraz daha artıyor. Yani devlet artık çığırından çıktı. Kürt halkının bu tür durumların yaşanmaması için bir olması lazım. Biz bir olmazsak bu baskılar daha da artar” ifadelerini kullandı. 

Hasta tutukluların serbest bırakılması gerektiğini sözlerine ekleyen Yıldız, “Kış da geliyor, salgın daha da artacak. Bu nedenle derhal serbest bırakılmaları gerekiyor” diye kaydetti. 

Mezopotamya Ajansı / Mehmet Aslan