Sınır kentlerinde bulunan mera ve yaylaların yıllardır “özel güvenlik bölgesi” adı altında yasaklı olması nedeniyle hem hayvancılık hem de tarım sektörü büyük zarar gördü. Bu durum, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların sayısında ciddi bir düşüşü de beraberinde getirdi. Yine, yasaklar nedeniyle iş imkanları ortadan kalkan birçok kişi zamanla farklı kentlere göç etmek zorunda kaldı.   

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Van Şubesi Başkanı Engin Işık ile kentteki besiciler, bölgedeki tarım ve hayvancılığın son durumu ve yaşanan sıkıntıları anlattı.   

EKİPMAN DESTEĞİ

Binlerce çiftçinin herhangi bir destek almadan kendi imkanlarıyla üretim yaptığına dikkati çeken Işık, kentteki ilgili kurumların da yaşanan sorunlara eğilmediğini dile getirdi. Van’da geçim kaynaklarının başında tarım ve hayvancılığın geldiğini belirten Işık, “Bu iki geçim kaynağı Van için çok büyük bir istihdam kaynağıdır. Bu anlamda üreticiye büyük destek verilmesi gerekiyor. Sadece maddi anlamda değil ekipman da sağlanması gerekir” dedi. 

MODERN TARIM  

Tarım ve hayvancılığın yeniden canlanması için 90’lı yıllardan bu yana süren mera ve yayla yasaklarının da kaldırılması gerektiğinin altını çizen Işık, “Van’daki mera alanları Türkiye’nin yüzde 10’unu teşkil ediyor. İlk adımda bunun sağlanması gerekiyor. Yine üreticiye modern tarıma geçişin sağlayacağı hizmetlerin verilmesi lazım. Van küçükbaş hayvan sayısı noktasında da ülkede birinci sırada yer alıyor. Ama istenilen düzeyde verim alınamıyor. Kentte 2 milyon küçükbaş hayvan var. Bu sayıyı iki katına çıkartılarak, et ve süt verimini artırabiliriz” şeklinde konuştu. Kentte tarıma dayalı sanayinin de geliştirilmediğini ifade den Işık, “İş insanları bu konuda yatırım yapmalı” dedi.  

AZALAN TARIM VE ARTAN GÖÇ

Işık, tarım ve hayvancılık alanında yeteri desteği bulamayan üreticilerin arazisini ve hayvanları satarak göç etmek zorunda kaldığına dikkati çekti. Kentleşme ve betonlaşmayla birlikte tarım alanlarının yok edilmesinin de ciddi bir sorun olduğuna işaret eden Işık, “Birçok tarım alanı betonlaşmayla birlikte kapandı. Şehir büyüdükçe tarım alanlarında daralma yaşanıyor” ifadelerini kullandı.  

YARI YARIYA AZALMA 

Yıllardır hayvancılıkla uğraştığını belirten Şükrü Akdoğan, özellikle son yıllarda yaşadıkları sorunların daha da arttığına dikkati çekti. Akdoğan, “Hayvan yemi çok pahalı olduğu için hayvancılık kar sağlamıyor. Sabahın erken saatlerinde buraya geliyorum. İnsanlarda para olmadığı için sattığım hayvanın parasını hemen alamıyorum. Hayvancılıktan başka gelirimiz de yok. Hayvan yemi olan kepek geçen yıl 20 TL, şimdi 60 TL. Aldığımız hayvandan kazanç sağlayamıyoruz. Geçen yıllarda hayvan pazarına 100 kişi geliyorduk, şimdi 50 kişi de gelmiyor. Yarı yarıya bir düşüş var. Herhangi bir destek de sağlanmıyor. Bunun yanında hayvan başı para ödüyoruz. Kazandığımız parayı da meydana veriyoruz” sözleriye yaşadıkları sıkıntıları anlattı. 

HAYVANLAR ELİMDE KALDI

Besici Yusuf Aslan ise, elinde kalan hayvanları satamadığını aktardı. 20 yıldır hayvancılıkla uğraştığını söyleyen Aslan, şunları söyledi: “Hayvancılık neredeyse bitme noktasına geldi. Hayvan yemi ve samanı pahalı olduğu için hayvanlar satılmıyor. İnsanlar bu şartlarda hayvancılık yapacak durumda değil. Bunun yanında çiftçiye herhangi bir destek sağlanmıyor.”

Mezopotamya Ajansı / Barış Dönmez