İnsan ve Özgürlük Partisi Genel Başkanı Mehmet Kamaç, partisinin Van’da bulunan Genel Merkezi binasında basın toplantısı düzenledi. Parti yöneticilerinin de katıldığı toplantıda, Kürt sorununun çözümü için güç birliği çağrısı yapıldı. 

Türkiye’nin “topal bir demokrasi anlayışına” sahip olduğunu, sistematik olarak daha totaliter bir rejim olma yolunda ilerlediğine dikkat çeken Kamaç, “Meşru bir siyaset yapma, bağımsız-özgün sivil bir çalışma, 80, 90 yıldır iyi kötü kazanılmış özgürlükler, sivil ve demokratik haklar, keskin bir tırpanla biçiliyor. Anayasal güvenceler, kanunlar, yasalar çiğnenerek, her şey tek adam rejiminin formatına göre şekilleniyor. Muhalifler en ufak seste, polis ya da bağımsızlığı elinden alınmış yargı gücü ile susturuluyor. AKP son kulvarda ötekileştirici, ırkçı Türkçülük söylemine ve diline sahip MHP’yi de kanatları altına alarak ittifak yaparken, aslında MHP’lileşmiştir. Her şey tekçi devlet zihniyetine hapsedilip, güç, kuvvet ve otoriter bir polis devleti mantığı ile çözmeye çalışıyor. İktidar bloku kendi bekasını ve varlığının devamını bu hukuksuzluğun sürdürülmesinde görüyor. Bu ülkenin 100-150 yıllık bir sorunu olan Kürt meselesinde gerçekçilikten, haktan, hukuktan ve adaletten uzaklaşılıyor. Bu meselede edinilen bütün tecrübeler, her şeyi ile bir kenara bırakılıp, tekrar başa dönülüyor" dedi.

SAVAŞ POLİTİKALARI

Türkiye'nin en can alıcı meselesinin Kürt sorunu olduğuna değinen Kamaç, "Kürtler yüzyılı aşkın bir süredir inkar, asimilasyon, katliam, ölüm, sürgün ve zorunlu göç politikaları ile karşı karşıyadır. En temel haklarından mahrum bırakılmış, statü talepleri sürekli olarak şiddet ile bastırılmaya çalışılarak acı ve gözyaşının hakim olduğu sürekli bir savaş hali ile yüz yüze bırakılmışlardır. Kürt meselesi şiddet, baskı, sonu gelmeyen operasyon ve askeri harekatlarla, gözaltı ve tutuklamalarla, halkımızın iradesini tanımayan kayyım atamalarıyla, korku ve sindirme politikalarıyla çözülmedi, çözülmez. Savaş politikaları içeride ve dışarıda tıkandı, dökülen her damla kan ve gözyaşı ile mesele kangrenleşiyor. İktidarın sorunu kangrene dönüştüren politikaları toplumsal kutuplaşmaya ve son zamanlarda Kürtlere yönelik faşist saldırılara dönüşmüştür. Batman’da 18 yaşındaki kıza tecavüz, Sakarya’da Kürt işçilere saldırı ve Afyon’da Kürt inşaat işçilerinin katledilmesi, bunun en son örnekleridir" diye belirtti.

‘SORUMLULUĞA HAZIRIRIZ’

Kürt sorununa dair barışçıl yöntemlerin geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Kamaç, “Bu fotoğraf bize, meselenin taraflarca adının resmen konulması ve şiddet, çatışma ile değil uzlaşma, diyalog, müzakere yoluyla barışçıl zeminde çözümün en doğru ve mümkün yol olabileceğini gösteriyor. Kürt meselesinin diyalog-müzakere ve barışçıl yöntemlerle çözümü için siyasi, sivil ve demokratik zeminde üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye 'hazırız' diyoruz" diye konuştu.

‘SEÇİM MALZEMESİ YAPILMASIN’

Kürtler meşru ve demokratik haklarını özgürce kullanmadığı sürece sadece Türkiye’de değil, Ortadoğu’da da barış, huzur ve istikrarın sağlanmasının mümkün olmadığını ifade eden Kamaç, “Bu temel perspektifle ilgili herkese çağrıda bulunuyoruz. Öncelikle devleti ve şu an ülkeyi yöneten Cumhur İttifakı’nı çözümsüzlüğü derinleştiren savaş politikalarından vazgeçmeye çağırıyoruz. İktidar partileri dahil olmak üzere, tüm siyasi partilere hepimize bir şekilde ağır bedeller ödeten Kürt meselesinin salt bir seçim malzemesi yapılmaması gerektiğini hatırlatıyoruz" çağrısında bulundu.

Başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere Meclis’te grubu bulunan tüm muhalefet partilerini; Kürt meselesini adı ve içeriğiyle Meclise taşıyarak, tarihsel bağlamı içerisinde ele alınıp tartışılarak diyalog ve müzakere yolunun açılmasına katkı sunmaya çağıran Kamaç, HDP'nin 30 Ağustos’ta açıkladığı “Barışa Çağrı Deklarasyonu”nu desteklediklerini açıkladı. 

GÜÇ BİRLİĞİ ÇAĞRISI

Türkiye kamuoyunu, meslek örgütlerini, sivil toplum örgütlerini, aydınları, kanaat önderlerini Kürt meselesinin çözümü için inisiyatif almaya çağıran Kamaç, "Kürt partilerini, Kürt halkını, aydın, ruspî, akademisyen ve seydalarını Kürt meselesinin diyalog ve müzakere yoluyla barışçıl demokratik çözümü için güç birliği yapmaya davet ediyoruz. Aydınlık yarınlar hukuku adil ve dürüst işleyen, şeffaf, demokratik, hesap verebilen, birbirlerinin meşru haklarına saygı gösteren, herkesin insanca, bir arada yaşamayı başarabildiği millet ve toplumlarındır." dedi.(Van/MA)