Van’ın Tuşba ilçesine bağlı Seyrantepe Mahallesi’nde 19 Temmuz’da tarihinde Mehmet Karagülle’nin şiddete maruz bıraktıktan sonra kesici silahla katletme girişiminde bulunduğu F.K, “intihar etti” denilerek hastaneye kaldırılmıştı. Hastanenin yoğun bakım servisine tedavi altına alınan F.K, yaşama tutunmayı başardı. Yoğun bakım servisinde tedavi altındayken bilinci açılan F.K'in şikayeti üzerine fail Mehmet Karagülle tutuklandı. Şiddet sarmalında katledilmeyle karşı karşıya kalan F.K, şimdi yürüyemiyor, ellerini kullanamıyor. F.K, dayanışma çağrısında bulundu.

EVLİLİĞİ BOYUNCA SİSTEMATİK ŞİDDETE MARUZ KALDI

“Görücü usulüyle” evlendikten kısa bir süre sonra şiddetin başladığını dile getiren F.K, “On yıldır evliyim. Evlilikten üç çocuğum oldu. Evlendikten kısa bir süre sonra Mehmet bana şiddet uygulamaya başladı. Şiddet uygulamasının bir nedeni yoktu. Beni istemediğini boşanmak istediğini söylüyordu. Ben de boşanmak istediğini söylediğinde ailemi aradım. Bir süre ailemle yaşadım. 6 yıl boyunca ailesiyle birlikte yaşadık. Ailesinin gözü önünde bana şiddet uyguluyordu. Ancak ailesi ‘Siz karı kocasınız, sizin ilişkinize karışamayız’ derdi” ifadelerini kullandı.

'ÖLMEMİ BEKLEDİ'

“Eşimin annesine ‘Mehmet beni, çocuklarımı öldürecek’ dedim ancak annesi ‘yapmaz’ diye geçiştirerek gitti” diyen F.K, saldırıya uğradığı günü ise şöyle anlattı: “Sabah çocukları denize götüreceğini söyledi. Beni sürekli çocuklarımla tehdit ettiği için ben de korktum. Çocukları götürmemesi için ona yalvardım, ancak çocukları arabaya alarak gitti. Akşam döndüğünde yemek almıştı, benim için de yemek almıştı. Bana yemeği uzatarak ‘Bu senin son günün olduğu için güzel bir yemek ye’ dedi. Çok korktuğum için yemeği yiyemedim. Çocuklar günün yorgunluğuyla uyuduktan sonra Mehmet’in elindeki bıçağı fark ettim. Bıçağı gördükten sonra telefonu alarak oğlumun odasına kaçtım. Mehmet peşimden gelince telefonu görmeyeceği şekilde tutarak odayı toplamaya koyuldum. Bıçağı benim için getirdiğini biliyordum. Oturdum ona ‘Ne istersen yapacağım’ dedim, o da ‘Artık çok geç’ dedi. Yerdeki elbiseleri toplamaya koyuldum. Birden bıçağı saplamaya başladı. Ona ‘elim kanıyor’ dedim, daha sonra olduğum yerde yığıldım. Ölmemi bekledi. Ölmediğimi görünce eliyle ağzımı kapattı. Bir süre sonra öldüğümü düşünerek elbiselerini değiştirdikten sonra odadan çıktı.”

'ÖLMEK İSTEMEDİM'

Kanlar içinde saatlerce can çekiştiğini ve kendi çabasıyla bir üst kata çıktığını anlatan F.K, “Her iki elim, elbiselerim kanlar içindeydi. Başımdaki örtüyü çıkararak sağ elimle, sol elimdeki kanamayı durdurmaya çalıştım. Ama durduramıyordum. Saatlerce ölmek istemediğimi dile getirerek Allah’a yalvardım. Daha sonra sürünerek kapıya gittim, elimi kapının koluna atmaya çalışırken elimin hareket etmediğini fark ettim. Ağzımla kapıyı açtım. Bir üst kata Mehmet’in ailesinin yaşadığı kata çıktım,  çok kan kaybediyordum, ancak bilincim açıktı. Ayağımla kapıyı vurdum, bağırdığımı sanıyordum, ama sesim çıkmıyordu” dedi.

'AİLESİ BANA İNANMADI'

F.K, failin ailesinin de hastaneye haber vermek yerine beklediklerini ifade eden F.K, şunları söyledi: “Konuşamıyordum ama ne konuştuklarını duyuyordum. Mehmet’in babası adımını üzerimden atarak diğer tarafıma geçti ve kardeşini aradı. Annesi ise yaralandığımı söylememe rağmen bana inanmadığını belirtti. Merdivenin ışığı yanmadığı için bir telefon ışığını bana doğrultarak kan kaybettiğimi fark ettiler. Ancak yine de hastaneyi, polisi aramak yerine ölmemi beklediler. Ben öleceğimi düşünerek bir elimden tutulmasını istedim. Mehmet’in kardeşi elimi tuttu, Mehmet’in annesi ise oğluna sinirli bir şekilde elimi bırakmasını istedi. Ben elimi bırakacağı sırada ona ölmek istemediğimi söyledim, o da ambulansı aradı.”

'KAYITLARA KİMSESİZ OLARAK GEÇİRİLDİM'

Ambulansın arandığını ancak sürekli ev adresinin yanlış verilmesiyle ambulansın gelmekte geciktiğini ifade eden F.K, “Adresin yanlış verildiğini duyuyordum. Saatler sonra ambulans geldi. Ambulans görevlileri beni içeriye alarak ilk Mehmet’in ailesine ‘İçinizden birisi bize eşlik edebilir’ dedi. Ancak benimle kimse hastaneye gelmedi. Ambulansta ilk müdahale yapıldı. Götürüldüğüm hastanede, yanımda kimse olmadığı için ‘kimsesiz’ olarak kayıt alınarak hemen ameliyata aldılar. Kendime geldiğimde ertesi gün saatin öğle olduğunu fark ettim. İkinci bir ameliyata girecektim. Doktorlar yanımda kimse olmadığı için benim imzalamam için bir kağıt uzattılar. Ellerimi kullanamadığım için bana ikinci bir ameliyatın risklerini anlatarak ‘Bizi duyuyorsan, gözlerinle ameliyat olmak isteyip,  istemediğini söyle’ dediler. Ben ailesiyle yaşadığım 6 yıl süresince yirmi kişilik yemek yapıyordum. Aile olduğumuzu düşünüyordum, ancak hastane kayıtlarına ‘kimsesiz’ olarak geçildim. Ameliyatın bütün riskini alarak gözlerimi kapatıp açarak, evet anlamında ameliyatı kabul ettim. İkinci bir ameliyata girdim” şeklinde konuştu.

'POLİS "HAYAT HİKAYENİ DİNLEMEYE GELMEDİK" DEDİ'

İkinci ameliyatın ardından polisin ifadesini aldığını kaydeden F.K, “Hastane ve emniyetten gelen polisler ifademi almak için odaya girdiler. Ben de polise 10 yıldır maruz kaldığım şiddeti anlatmaya başladım. Polis bana ‘Senin hayat hikayeni dinlemeye gelmedik’ diye tepki göstererek ‘Kısa bir rapor tutacağız’ dedi. Ben raporda ne yazıldığını dahi bilmiyorum. Şikayetçi olduğumu söylememin ardından Mehmet tutuklanarak cezaevine gönderildi” dedi.

'TEMEL İHTİYAÇLARIMI GİDEREMEDİĞİM İÇİN SIĞINMA EVİNDEYİM'

Mehmet’in tutuklanmasının ardından talebi üzerine devlet korumasına alındığını belirten F.K, pandemiden dolayı erken taburcu edildiğini kaydetti. Üç çocuğu ile sığınma evine yerleşen F.K, “Ancak iki elimi kullanamadığım ve şu anda yürüyemediğim için sığınma evinden ablamın evine yerleştim. Şu an yatağa mahkumum, çocuklarımı yediremiyorum. Onlara bakamamak beni kahrediyor. Temel ihtiyaçlarımı dahi karşılayamıyorum” diye konuştu.

'KATLEDİLMEKTEN KURTULDUM, YAŞAMAK İSTİYORUM'

“İnsanca yaşamak istiyorum” diyen F.K, son olarak şunları söyledi: “10 yıl boyunca bir lokma ekmek için, çocuklarım için şiddetin birçok boyutuyla karşı karşıya kaldım. Katledilmekten kendi çabamla kurtuldum. Ama şu an maddi manevi desteğe ihtiyacım var. Çocuklarımın, gördükleri şiddet karşısında psikolog desteğine ihtiyacı var. Bir buçuk yaşındaki kızım uykusunda sayıklayarak bana ‘Anne evimizde neden kan vardı’ diyor, ‘Babam seni neden dövdü, keşke o bu hale gelseydi’ diyor. Ben çocuklarım için insanca bir yaşam istiyorum. Buradan tüm kadınlara sesleniyorum. Kendi çabamla katledilmekten kurtuldum, yaşamam için desteğe ihtiyacım var.”