Kürt tutsaklara yönelik baskı, sindirme ve ihlallerin hayata geçirildiği cezaevlerinde son süreçte yaşanan ihlaller ve hasta tutsakların bir bir yaşamını yitirmesi cezaevlerinin durumunu çarpıcı şekilde gösteriyor. Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde gardiyanlar tarafından tecavüz ve cinsel işkenceye maruz bırakılan tutsak Garibe Gezer 9 Aralık’ta şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Kısa bir süre sonra ise aynı gün ağır hasta tutsak olan ve İzmir Aliağa Şakran 2 Nolu T Tipi Cezaevi'nde tutulan Abdürrezzak Suyur ve Diyarbakır 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Halil Güneş yaşamını yitirdi.  En son İlyas Demir isimli tutsak, dün de Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde ağırlaştırılmış müebbet ve 374 yıl ceza alan Vedat Erkmen isimli  tutsak hücresinde şüpheli şekilde yaşamını yitirmiş halde bulundu. Cezaevleri “ölüm evlerine” dönüştürülürken son bir haftadır kamuoyunun gündeminde cezaevindeki ihlaller ve tutsakların yaşam haklarının gasp edilmesi var.

ADALET NÖBETİ SÜRÜYOR

Cezaevlerinde yaşanan ölümlere dair Adalet Bakanlığı sessizliğini sürdürürken, tutsak yakınları dışarıda çeşitli eylem ve etkinlikler düzenlemeye devam ediyor.  Van’da tutsakların serbest bırakılması ve infazları yakılan tutsaklara ilişkin uygulamalara derhal son verilmesi talebiyle başlatılan “Adalet Nöbeti” ise 12’nci gününde devam ediyor. 

DÖRT ÇOCUĞU CEZAEVİNDE

Adalet Nöbeti’ne katılan tutsak yakını Aslıhan Timur dört çocuğu hakkında açılan soruşturmalar olduğunu, bir oğluna “örgüt üyeliği” ile ilgili yargılandığı davadan 20 yıl verildiğini, bir çocuğunun ise 6 yıldır cezaevinde olduğunu paylaştı. İki çocuğunun da çeşitli tarihlerde tahliye edildiğini söyleyen Aslıhan, “Daha 15 yaşındayken oğlum Botan Timur tutuklanarak Ankara Sincan Kapalı Cezaevi’ne götürüldü. Burada bir süre kaldıktan sonra tahliye edildi. Botan, hakkında açılan ayrı bir dosyadan aldığı ceza nedeniyle 6 yıldır Van F Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunuyor” dedi. 

'BUGÜN GARİBE'NİN, YARIN OĞLUMUN CENAZESİ ÇIKABİLİR'

Şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Garibe Gezer için “Vicdanımız sızlıyor” diyen Aslıhan, “Bugün Garibe’ydi, yarın sıradaki benim oğlum olabilir.  Oğlumun başına bir şey gelmesin diye her gün nöbete katılıyorum. Neredeyse her gün hasta tutsakların cezaevlerinden ölüm haberlerini duyuyoruz. Ülkede adalet kalmadı. Adalet olsaydı hasta tutsaklar cezaevlerinde kalır mıydı? Çocuklarımız işkence altında yaşamlarını sürdürüyor. Tüm annelerin ayaklanması gerekir. Bu zulüm nereye kadar sürecek. İnsanların bu ölümlere gözlerini kapamamaları gerekiyor”  ifadelerini kullandı. 

'ÖLÜM EVLERİNE DÖNÜŞTÜ SORUMLULAR BELLİ'

Yaklaşık 5 yıldır tutsak bulunan eşi Yaşar Gümüşlü ve hasta tutsaklar için “adalet” talebiyle nöbete katıldığını kaydeden Semra Gümüşlü de eşinin Erzurum H Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde iki yıldır hücrede tek başına tutulduğunu kaydetti. “Tutsaklarımız yaşamdan izole ediliyor. Adli mahkumlar, bağımsızlar kalabalık koğuşlarda her ihtiyaçları karşılanıyorken, siyasi tutsaklar yalnız başına hücrede kalıyorlar” sözleriyle tepkisini dile getiren Semra,  tutsaklar için endişeli olduklarına dikkat çekti. Cezaevlerinin “ölüm evlerine” dönüştüğüne vurgu yapan Semra, “Bunun sorumlusu Adalet Bakanlığı, Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dur” diye konuştu. 

'ÖLÜME SÜRÜKLEYEN KOŞULLAR VAR'

Cezaevinde intihar denilerek üzeri kapatılan şüpheli ölümlere değinen Semra, “Hiçbir tutsağımız intihar edecek kadar iradesiz değildir. Onları ölüme sürükleyen koşullar vardır. Siyasi koğuşlarda ‘süngerli oda’, ‘sıcak oda’ diye bir sistem geliştirdiler. Buralarda yirmi dört saat ışıklar açık, lavabolar, banyolar kamerayla gözetleniyor. Bu nasıl bir psikolojik baskıdır. Tutsaklar insanlık dışı bir muameleyle karşı karşıya bırakılıyorlar. Çıkan her cenazeden onlar sorumludur” şeklinde konuştu.

'SİYASİ TUTSAKLAR HAYATTA KALMA MÜCADELESİ VERİYOR'

Oğlu Metin Uyar için “Adalet Nöbeti”ne katılan tutsak yakını Filiz Uyar da oğlunun 13 yıl ceza aldığını  ve yaklaşık 8 yıldır çeşitli cezaevlerinde kaldığını kaydetti. Filiz, daha önce Erzurum H Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde kalan oğlunun en son Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden Giresun Cezaevi’ne sürgün edildiğini söyledi.  Metin’in sürgün edildiği bilgisini çok sonradan öğrendiklerini dile getiren Filiz, “Oğlum diğer bütün tutsaklar gibi çok kötü koşullara karşı yaşam mücadelesi veriyor. Van’dan Giresun’a ters kelepçeyle götürüldü. Kelepçeden kaynaklı bilekleri yara bere içinde kalmıştı” ifadelerini kullandı.

'ÇOCUKLARIMIZ DERHAL SERBEST BIRAKILSIN'

Tüm siyasi tutsaklar için kendisinin de “adalet” talebiyle dışarda mücadele ettiğinin altını çizen Filiz, “Son bir haftada cezaevinden çok sayıda tabut çıktı. Artık ölüm istemiyoruz. Tüm tutsak ailelerini nöbetimize bekliyoruz. Sesimiz ne kadar gür çıkarsa çocuklarımız için adalet sağlanabilir. Ölüm istemiyoruz. Çocuklarımız derhal serbest bırakılsın” çağrısında bulundu.