İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi, Van Barosu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Van Temsilciliği ve Van-Hakkari Tabip Odası tarafından “İnsan hakları” paneli düzenlendi. Tahir Elçi Konferans Salonu’nda düzenlenen panele konuşmacı olarak Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Tarihçi Ayşe Hür ve Avukat Ramazan Demir katılırken, panelin moderatörlüğünü ise İHD Van Şube Başkanı Mehmet Karataş yaptı.

Panel öncesi açış konuşması yapan Van Baro Başkanı Avukat Zülküf Uçar, ülkede ciddi insan hak ihlallerinin yaşandığını belirterek, bu hak ihlallerinin ortadan kaldırılması için mücadele edeceklerini söyledi.

‘TÜRKİYE DEVLETİ AYRIMCILIK ÜZERİNE KURULDU’

Panelde ilk olarak konuşan Tarihçi Ayşe Hür, Türkiye’nin ayrımcılık üzerine kuruluşunu ilan ettiğini belirterek, Türkiye tarihinde yaşanan soykırımların da bunun önemli örnekleri olduğunu söyledi. Anayasanın bir ülkenin en temel kitabı olduğunu ancak en önemli durumun da bunun uygulanabilirliği olduğunu anlatan Hür, “Anayasanın hiçbir hükmü bu ülkede doğru bir biçimde uygulanmadı. Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş öncesi bazı halkların isimlerini ve haklarını zikrederken, kurulduktan sonra artık diğer halkların hiçbirinin isimlerini bile göremedik. Bu halkların yerine artık Türk halkı ve Türkler denilmeye başlandı. Kuruluş sonrası yapılan anayasalarda bu ülkede yaşayan herkes Türk olarak kabul ediliyor. Öte yandan da ‘Ben sana haklarını tanırım ama Türküm dersem tanırım’ diyor ve bu durum tarih boyunca da devam etti. Bu ülkede bir Kürt ancak ben ‘Kürt kökenliyim’ derse bazı haklar tanınıyor. Bir Kürt, Kürt toplumu adına konuşmamak ve onların itirazlarını dile getirmemek şartıyla ancak bu ülkede bir noktaya ulaşabiliyor. Yine bu ülkede yaşam hakkı ihlali Cumhuriyet tarihi boyunca istisnasız bir şekilde hayata geçirildi. Yine işkence bu toprakların ve hukuk normlarının bir parçası haline getirildi” dedi.

‘BÖYLE DEVLET Mİ OLUR?’

Ardından konuşan HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Van’da 5 yıldır süren eylem-etkinlik yasaklarına değindi. İnsan haklarının en fazla ihlal edilen kentlerin başında Van’ın geldiğini belirten Gergerlioğlu, insanların anayasal haklarını kullanması ve hak, hukuk ve özgürlük taleplerini sonuna kadar dillendirmesi gerektiğini söyledi. İnsan hakları ihlallerinin en büyük müsebbibinin devlet ve iktidar olduğunu belirten Gergerlioğlu, “Bunun için hep beka meselesine getiriliyor. Böyle beka mı olur? Biz bu ülkede yaşayan insanlar, böyle bir devleti istemiyoruz. Bu yüzyılda halen insanlar kaçırılıyor, işkence ediliyor ve öldürülüyor. Düşünsenize biz halen mecliste ‘Biz ülkenin misafiri değil ev sahibiyiz’ diyoruz. Çünkü birileri kendisini bu ülkenin sahibi olarak görüyor. Bu yüzyılda biz halen misafir değil ev sahibi olduğumuzu anlatıyoruz. Bu ülke, bu iktidarın politikalarıyla çıkmaz sokak içerisinde debelenen bir ülke haline geldi” dedi.

‘GARİBE, YAŞADIKLARINA RAĞMEN UMUT DOLUYDU’

Kocaeli Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Garibe Gezer’in mektubunu da okuyan Gergerlioğlu, “Tüm bu yaşananların Kürt meselesindeki çözümsüzlükten kaynaklandığını iyi biliyoruz. Devlet, klasik devlet reflekslerinden vazgeçmediği sürece Kürt sorunu çözülmez. Daha iki gün önce hayatını kaybeden Garibe Gezer, daha gencecik yaşında 8 cezaevi sürgünü yaşadı. Bununun yanında darp, hakaret, işkence gördü. Ben onun mektubunu okurken çok üzüldüm ve ağladım.  Garibe, cezaevinde bu kadar şey yaşamasına rağmen hala umut doluydu. Garibe, bu ülkenin bir gün özgür olabileceğine, hak ve hukukun yerine bulacağına inanıyordu. Ama onun umutlarını bitirdiler. Adalet Bakanlığı zulümat bakanlığına, iktidar zulümat iktidarına döndü. Garibe’nin eylemi toplumu ve devleti protesto eylemi ve sitemidir. Bu mesajı almalıydık. Garibe öldükten sonra da rahat bırakmadılar. İnsanlık dışı bir tavır uyguladılar. Garibe, bir büyük utanç olarak tabuta kamyonetin arkasına atıldı. Bunlar tarihe düşsün ve unutulmasın” diye konuştu.

‘İMRALI VE CEZAEVLERİNDE TECRİT VAR’

Cezaevlerinde yaşanan hukuksuzluklara değinen Gergerlioğlu, iktidarın bu şekilde devam etmesi durumunda 2024 yılında cezaevlerindeki kişi sayısının 500 bini geçeceğini söyledi. İmralı Cezaevi başta olmak üzere birçok cezaevinde ağır tecrit koşullarının olduğunu ifade eden Gergerlioğlu, “Türkiye’de barışın önü ancak Öcalan ile görüşler sonucu açılır. Bu görüşmenin önü açılmazsa 200 yıl daha bu sorun devam eder” diyerek konuşmasını bitirdi.

‘EN ÖNEMLİ SORUMLULUK YARGI KURUMUNUN’

Son olarak konuşan Avukat Ramazan Demir ise bugün ülkenin geldiği durumun en temel sorumlusunun yargı kurumu olduğunu belirtti. Garibe Gezer’in yaşamını yitirmesine de değinen Demir, “Bu kadar ağır ihlallerin yaşandığı bir dönemde biz ne yaptık? Kendisini bu kadar çaresiz hisseden bir insanı neden bu kadar yalnız bıraktık?” dedi. Mesleğine ihanet eden hakim ve savcılar olduğu sürece bu acıların yaşanmaya devam edeceğini belirten Demir, “AİHM’de Selahattin Demirtaş için verdiğimiz hukuk mücadelesinde en önemli şey arşiv. Bu günleri gelecek nesiller görsün diye mahkeme kayıtları çok önemli. Siyasetçilerin mahkemelerde savunma yapmasının en temel nedeni suçların ifşasının kayıtlara geçmesidir. Cizre bodrumlarını AİHM’de tartıştık ve Cizre’de yaşananları tüm dünya duydu. Bunlar çok önemli kayıtlar. Bir gün verdikleri bu kararlar, bu suçu işleyenlerin iddianamesi olacaktır. Bu iktidar ne olursa olsun uluslararası kararları uygulamak zorunda kalacaktır. Diğer yandan bizi koruması gereken mahkemeler daha çok mağdur ediyor. Ülkenin bu durama gelmesinin en önemli kurumu mahkemelerdir çünkü bu suçları işleyenlere bu pervasızlığı veren yargı sistemedir” diye konuştu.

Panel, soru-cevap bölümüyle sona erdi.