Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) Van Kadın Meclisi, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmek istenmesine karşı ve Muğla’da katledilen Pınar Gültekin şahsında katledilen tüm kadınlar için basın açıklaması düzenledi. KESK binasında yapılan açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Kadın Meclisi, Özgür Kadın Hareketi (TJA), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Sosyalist Kadın Meclisi (SKM) katıldı. “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır”, “Bedenim savaş alanı değildir”, “Bağır herkes duysun erkek şiddeti son bulsun” dövizleri taşındığı açıklamayı Eğitim-Sen Kadın Sekreteri Funda Demir Bozkurt okudu.

‘İKTİDAR FAİLLERİ KURTARMA TELAŞINDA’

Pınar Gültekin, Fatma Altınmakas, Özgecan Aslan, Şule Çet ve nice kadınların ölümlerine erkek egemen sistem ve kadınlara yönelik nefret dilinin sebep olduğunu vurgulayan Demir, yargının kadınları korumadığını ancak katledilen kadınlarla ilgili haberlere erişim engeli getirerek failleri koruduğunu ifade etti. Şırnak’ta çocuğa yönelik cinsel istismar olaylarına bir yenisinin eklendiğini hatırlatan Demir, “12 yaşında engelli bir çocuğa istismarda bulunan failin gözaltına bile alınmadığı ortaya çıktı. Fail hakkında apar topar akli dengesi yerinde değil raporu alındığı, yaptığından mesul olmadığı kanaati oluşturulmaya çalışılmıştır. Şırnak’ta daha önceki istismarda da fail hakkında ‘alkollü olduğu için topluma uygun olmayan davranışlarda bulunmuş’ şeklinde açıklama yapılmıştı. Çocuğu ve kadını koruması gerekenler maalesef bu olaylarda da failleri kurtarma telaşına kapılmıştır” diye konuştu.

‘YAŞAM HAKKIMIZDAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ’

İstanbul Sözleşmesi’nin gerekliliklerinin uygulanmadığına dikkat çeken Demir,  kadın ve çocuğa yönelik şiddet ve istismar olaylarında ciddi anlamda yaptırımların da uygulanmadığı belirtti. Demir, “İstanbul Sözleşmesi’nin amacı kadına yönelik her türlü şiddeti ve ayrımcılığı engellemek üzerine kuruluyken, iktidarın sürekli olarak kadına yönelik düşmanca ve nefret dolu dili sözleşmenin ne için tartışmaya açıldığının bir göstergesi durumunda. Şiddeti önlemenin yolu taraf olunan İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284 sayılı yasanın etkili bir biçimde uygulanmasıdır. Şiddeti önleyici mekanizmalar oluşturulmalı, eril yargı ve cinsiyetçi medya dilinden derhal kurtulmak gerekmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı sosyal politikalar üretilmeli ve yaşama geçirilmelidir" dedi.

‘MÜCADELEMİZİ BÜYÜTECEĞİZ’

Kadınların yaşam hakkından ve mücadelelerinden vazgeçmediğini belirten Demir, "Eşit ve özgür bir yaşamı kurmak için ısrarla mücadele edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın etkin kullanılması için, erkek egemen kodların ve şiddetin yok edilmesi için mücadelemizi büyüteceğiz. İstismara asla göz yummayacağız ve çocuklarımızın sesine ses olacağız. Bir kadını daha bu eril egemen sisteme kurban etmemek için direneceğiz” diye konuştu.