Trabzon’un Maçka ilçesinde 2005 yılında yaralı yakalanan ve işkence gören Sinan Gencer, iki kez müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 15 yıla aşkın süredir tutuklu bulunan Gencer, Trabzon ve Erzurum cezaevlerinde kaldı. Gencer, tutuklu bulunduğu Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde 23 Eylül’de intihar ettiği ileri sürüldü. 2 yıldır kendi isteğiyle tek kişilik koğuşta kalan Gencer’in, zamanının büyük çoğunluğunu ise resim çizerek ve İngilizce öğrenek geçirdiği belirtildi. 

MEKTUBU VERİLMEDİ

Kardeşinin cezaevinde birçok kez açlık grevine girdiğini belirten abla Kevser Gencer, en son PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen tecrit politikasına karşı 90 gün boyunca açlık grevinde kaldığını söyledi. Kevser, “Bize bu acıyı yaşatacağını beklemiyorduk. Kendisini öldürmüş olsa ilk gün bunu yapardı. Anlatılanlara göre bize bir mektup bıraktığı söyleniyor ama ne biz ne de avukatlarımız mektubu görmedik. Madem kendisi intihar etmiş o zaman mektubunu bize verselerdi. Kardeşimin kendisini öldürdüğünü düşünmüyoruz. Biz sonuna kadar onun mücadelesini sürdüreceğiz. Kardeşim verdiği emeği yarıda bırakmazdı” diye konuştu. 

SAVCI İKİ CÜMLE OKUDU

Sinan Gencer’i anlatan ablası Kübar Ağlamış ise, kardeşinin tüm ruhu ile Kürt halkının özgürlüğü için çalıştığını belirterek, kardeşi yakalandığında gördüğü işkenceden dolayı birçok dişinin kırıldığını dile getirdi. Abla Ağlamış, “Bize bir sabah telefon açtılar ve kardeşimizin intihar ettiğini söylediler ama biz buna kesinlikle inanmıyoruz. Kardeşimizi bizden iyi tanıyacak halleri yok. Kardeşim hiçbir zaman ölümü düşünen bir değildi. Hele de kendi canına kıymayı asla. Biz kardeşimizin ölümünü şüpheli bir ölüm olarak değerlendiriyoruz. Kardeşimiz madem intihar etti, o zaman bize bıraktığı mektubu da versinler. Mektup biz de olsaydı kardeşimiz mi kendisini öldürdüğünü yoksa başka birileri tarafından mı öldürüldüğünü öğrenirdik. Savcı bana, Sinan’ın yazdığı mektubun fotoğrafını telefondan göstererek iki cümle okudu. Biz mektubu halen görmedik ve inanmıyoruz” ifadelerini kullandı. 

MA / Dindar Karataş