Van’ın Çatak ilçesinin kırsalında operasyona çıkan askerler tarafından 11 Eylül’de gözaltına alındıktan sonra Osman Şiban ve Servet Turgut’un helikopterden atıldıkları iddialarını belgeleyen Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile birlikte Jinnews muhabiri Şehriban Abi, gazeteci Nazan Sala ve Yeni Yaşam gazetesi eski dağıtımcısı Şükran Erdem dün sabah evlerine yapılan baskınlarla gözaltına alınmıştı. 

Bu isimlerle birlikte yine gazete dağıtımcısı olan Fehim Çetiner’in de dün gözaltına alındığı öğrenildi.

Van İl Emniyet Müdürlüğü TEM Şube’de gözaltında tutuldukları öğrenilen 6 isimle ilgili yürütülen soruşturmaya dair “kısıtlılık” kararı alınmış olması nedeniyle avukatlar dün kendileriyle görüşme sağlayamamıştı. Kısıtlılık kararının kalkması üzerine avukatlar, gözaltındaki isimlerle görüşmek üzere bugün emniyete gitti. HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu'ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Av. Ümit Dede yine gazetecilerle görüşmek üzere emniyete gitti. Avukatların görüşme sonrası soruşturmaya dair bilgi vermesi beklenirken, hukuksuzluğu ortaya çıkaran gazetecilerin gözaltına alınmasına yönelik tepkiler ise sürüyor.

Yapılan gözaltılara tepki gösteren kentteki bazı siyasi parti yöneticileri, yaşanan durumun halka gerçekleri ulaştırmaya çalışan gazetecilere yönelik bir saldırı olduğunu ifade etti.

CHP: İNTİKAM DUYGULARIYLA YÖNETİLEMEZ

Türkiye’yi baskı ve korkuyla yönetmenin iktidarın tarzı haline geldiğini söyleyerek gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki gösteren CHP Van İl Başkanı Mehmet Kurukçu, iktidarın duymak istemediklerini söyleyen muhalif her sesi kısmak ve sindirmek istediğini söyledi.

Aynı amaçla Tele1 ve Halk TV kanallarının ekranlarının karartılması kararına işaret eden Kurukçu, “Bu uygulamalar özgür basını ve halkın haber alma hakkı için yaptığı özverili çalışmaların önüne geçemedi, geçemeyecektir. Medyanın tamamını teslim almaya yönelik yapılan bu gibi baskı ve cezalar mesleğinin gereğini yerine getiren onurlu basın mensuplarını yıldıramaz. Demokrasinin olmazsa olmazı ifade ve basın özgürlüğüne getirilen her kısıtlama, verilen her cezalandırılma demokrasinin de yara almasına neden olanların utanç belgesi olarak tarihe geçecektir" dedi.

Parti olarak gerek Van’da gözaltına alınan gazeteciler gerekse de daha önce gözaltına alınıp tutuklanan gazetecilerin her zaman yanlarında duracaklarını belirten Kurukçu, "Medyaya yönelik bu baskılar demokratik siyasete yönelik saldırı anlamına geliyor. Kin ve intikam duygularıyla devlet yönetilemez” diyerek gözaltındaki gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi.

BOZDEMİR: HAKİKATİ DÜNYANIN GÜNDEMİNE SOKTULAR

İnsan ve Özgürlükler Partisi (İÖP) Genel Başkan Yardımcısı Murat Bozdemir de, AKP ve MHP iktidarının uzun zamandır ortada özgür bir basın bırakmamak için çalıştığını kaydetti.

Cemil Uğur ve diğer gazeteci arkadaşları sayesinde insanların helikopterden atılmasının kanıtlandığını ifade eden Bozdemir, gazetecilerin Servet Turgut yaşamını yitirmeden önce hastane önünde nasıl engellendiğine birebir şahit olduklarını da dile getirdi. Bozdemir, “Bu gazeteciler yaptıkları haberle insanların helikopterden atılmasını sadece bizlerin değil, dünyanın gündemine soktular. AKP ve MHP iktidarının yaptığı karanlık işleri biliyoruz. Örneğin; kendisine bağlı Suriye’deki milisleri Azerbaycan’a, Libya’ya gönderiyor. Yine Van’da şahit olduk insanlarımız helikopterden atıldı. Kirli işler yapıyorlar. Bu kirli işleri de basını susturarak yapmak istiyorlar. Bu nedenle özgür basın üzerinde operasyonlar gerçekleştiriyor. Basın çalışanlarını cezaevlerine atıyorlar, kaçırtıp tehdit ediyorlar. Bu yapılan operasyon da bunun bir devamıdır” diye konuştu. 

Bu pratiklerin tam da darbe hükümetlerinin karakterine uygun olduğunun altını çizen Bozdemir, özgür basının Kürt halkı ve diğer halklarının sesi olduğunu, bu nedenle de herkesin özgür basın çalışanlarının mikrofonlarının yere düşmesine izin vermemesi gerektiğini kaydetti. Bozdemir, “Yoksa bu zülüm politikaları insanları boğacaktır” diye de ekledi.