İran'dan Türkiye'ye Van üzerinden giriş yapmaya çalışırken donarak hayatlarını kaybeden üç kişinin cansız bedeni bulundu. Biri Arap diğeri Kürt olan iki kişinin kimlikleri tespit edilen mültecilerin çocuklarına ulaşmak için zorlu yolculuğa çıktıkları öğrenilirken, kolu kopmuş halde bulunan üçüncü kişinin ise kim olduğu halen bulunamadı. 

12 yıl sonra cezaevinden çıkan Arap Mülteci Mezin El-Arac donarak hayatını kaybetti. Çocuklarına gideken donarak hayatını kaybeden bir diğer Kürt mülteci Sakine Abdulkadir'in başında çekilmiş fotoğraf karesi Alan Kurdi'nin kıyıya vurmuş cansız bedenini akıllara getiriyor. Kolu kopmuş halde bulunan üçüncü kişinin ise kim olduğu halen tespit edilemedi.

Türkiye'ye her yıl giriş yapan göçmen sayısında yıldan yıla artış yaşanırken son yıllarda Van'dan Türkiye'ye giriş yapan mülteci sayısında artış yaşanıyor. Afganistan'dan, Suriye'den, Rojava'dan ve doğu ülkelerinden gelenlerin sayısı artıkça yaşanan trajideler de aynı oranda artış yaşanıyor. Daha iyi bir yaşam için savaştan, açlıktan yoksulluktan kaçarak Türkiye'yi bir geçiş noktası olarak kullanmak isteyen mülteciler buradan da Avrupa'ya geçiş yapmak istiyor. Kimisi Türkiye'de kalıp daha öteye gidemezken kimisi de batı ülkelerine gitmeye çalışıyor. Her iki geçişte de mülteciler ölümcül yollardan geçiyor.

Fotoğraf: Independent Türkçe -Metin Yoksu

CESETLER KARLARIN ERİMESİYLE ORTAYA ÇIKIYOR

Independent Türkçe'den Metin Yoksu'nun haberine göre, Bu yollardan biri de özellikle mültecilerin kışın sıklıkla kullandığı Türkiye-İran sınırında bulunan Van'ın dört ilçesi oluyor. Van'ın 295 kilometre sınır uzunluğunda dört ilçesi İran'a sınır olmasından kaynaklı geçişlerin büyük çoğunluğu da hattan oluyor. Özellikle dondurucu soğuğa rağmen göçmenler buralardan geçerek Türkiye'ye giriş yapmaya çalışıyor. Bu geçişlerde her yıl onlarca insan donarak can verirken çoğunun cansız bedeni ise bahar aylarında karların erimesi ile ortaya çıkıyor. Bundan dört gün önce üç kişinin cansız bedeni bulundu. Bunlardan birinin kolunun olmadığı ve vahşi hayvanlar tarafından parçalanmış olabileceği tahmin edilirken kimliği ise öğrenilemedi. Cansız bedeni halen morgda bekletildiği öğrenilen mültecinin yakınları bulunmadığı durumda ise kimsesizler mezarlığına defin edilecek. Cansız bedeni bulunan diğer iki kişinin ise kimlikleri aileleri tarafından tespit edildi. Kimlikleri tespit edilen iki kişiden biri Arap diğeri Kürt olan mültecilerin hikayesi ise Ortadoğu'da süren savaşın bu iki halka da ölümden başka bir şeyin getirmediğini kanıtlar nitelikte. 

KURTARMAK İÇİN UĞRAŞIRKEN CAN VERDİ

Van'ın Özalp İlçesi'nin Yukarı Tulgalı Köyü Mevkiinde birer kilometre aralıklar ile donmuş halde bulunan 45 yaşındaki Mezin El Arac'ın İran sınırına daha yakın olduğu tespit edildi. Arac'ın bir kilometre uzağında ise on çocuk annesi 70 yaşındaki Sakine Abdulkadir'in cansız bedeni bulundu. Her ikisinin de çocuklarına ulaşmak için bu zorlu yolculuğa çıktığını öğrenilirken edinilen bilgiye göre Arac'ın önce hayatını kaybettiği ve ilerleyen yaşına rağmen Arac'ı bir süre kurtarmaya çalıştığı için zaman kaybeden Sakine'nin ise zorlu yolculuğa daha fazla dayanamayarak hayatını kaybettiği öğrenildi. Askerler tarafından bulunan iki cansız bedenin başında çekilen fotoğraf karesi ise Alan Kurdi'nin kıyıya vuran cansız bedenini akıllara bir kez daha getiriyor. Tek fark ise bir denizin olmayışı! 

Fotoğraf; Independent Türkçe- Metin Yoksu

12 YILDIR ÇOCUKLARINI GÖRMÜYORDU

Mezin El-Arac bundan 12 yıl önce Suriye'den Suudi Arabistan'a geçer. Ailesinin anlatımlarına göre Arabistan'da ekmek fırını işleten Arac, burada nedensiz bir şekilde tutuklanır ve cezaevine girer. Eşinin yanında gözaltına alınıp tutuklanan Arac'ın aylarca nerede olduklarını bulamayan aile umutlarını kesmelerinin ardından cezaevinde olduğunu öğrenir. İşkencelerin ardından 12 yıl sonra cezaevinden çıkan Arac'ın beş çocuğu büyümüş kızı ise evlenmiş ve iki çocuk dünyaya getirmiştir. 

'HANGİ NOKTADAN GELİYOR OLDUĞUNU BİLİYOR OLSAYDIM  GİDER SIRTIMDA TAŞIR BABAMI GETİRİRDİM'

Hatay'da bulunan ailesinin yanına geçmek için önce Sudan'a ardından Erbil buradan da İran'a geçen Arac'ın ise tek istediği ailesine kavuşmak olur. Her üç ülkeden Türkiye'ye gelme çabasına giren Arac, son çare olarak İran'dan Van'a geçmeyi dener. Birkaç denemenin ardından yol bulamayan Arac, son olarak dört gün önce damadı Muhammed El Cazim'i arar ve yerini bildirir. El-Cazim'in anlatımlarına göre, "Babam uzun yılladır cezaevindeydi. Niye tutuklandı bugün de bilmiyoruz. Bunca yıl sonra cezaevinden çıktı. Van'dan geleceğini söyledi. Ama tam olarak hangi noktadan geleceğini bilmiyordum. Eğer biliyor olsaydım kimseyi dinlemez oradan gider sırtımda taşır babamı getirirdim. Beni dört gün önce öğlen saatlerinde aradı. Telefonda bana 'Muhammed, ben geliyorum. Ya bu dünyada görüşeceğiz eğer gelemezsem çocuklarım sana emanet' dedi. Ve şimdi ben bu çocuklara babalarının cenazesini götürüyorum. Bana telefonda sürünerek de olsa gelmeye çalışacağım diyordu. Bunlar Müslüman ülkeler. Tüm dünya bilsin bu adam yoksulluktan öldü. Bu bilinsin" dedi. Van'dan Hatay'a cansız bedeni götürülen Arac'ın cenazesi defnedilirken Muhammed, "Babam on dakika daha yürüyebilse kurtulabilirmiş. Ama bu insan 12 yıl cezaevinde hastalanmış yorulmuş bir bedeni var. Bu insan daha fazla bekleyememiş. İnsanı 10 dakika kapalı bir yere koyduklarında çıldırırken düşünün ki bu insan ailesinden 12 yıl uzak kaldı. Ve ölümü göze alarak bu dağlardan geçmek isterken can verdi" diyerek yaşanan trajedinin belleklere kazınmasını istiyor. 

Fotğraf; Independent Türkçe-Metin Yoksu

ÇOCUKLARINA GİDERKEN CAN VERDİ

Edinilen bilgiye göre Arac ile aynı güzergahta bulunan Sakine'yi at sırtında bölgede bulunan askerlerce bulunuyor. At sırtında bölgeye ulaşan askerlerin Sakine'nin başında kent cep telefonu ile çekilmiş fotoğraf karesi Alan Kurdi'nin kıyıya vurmuş cansız bedeni akıllara geliyor. Bölgede bulunanların anlatımlarına göre Arac'a Sakine'nin yardım ettiği ve ölmesinin ardından onu bırakarak yola devam etmeye çalıştığı ardından kendisinin de can verdiği belirtildi. Sakine'nin hikayesi de Arac'ın hikayesinden çok farklı değil. O da Serekaniye'ye Türkiye'nin düzenlediği operasyon sonrası ailesi ile birlikte Erbil ile Duhok arasında bulunan bir mülteci kampına sığınmış. Kızları ile burada yaşayan Sakine'nin bir çocuğu Kanada'da biri de Batman'da ikamet ediyor. Kamp koşullarının ağır olması nedeni ile Sakine diğer çocuklarının yanına gitmek ister. Ardından geçiş yapabilecekleri tüm kapıların kapalı olması nedeni ile İran üstünden Van'a giriş yapmak ister fakat zorlu yolculuğa dayanamayarak donarak can verir. Van'da yapılan otopsinin ardından dün gece Batman'a getirilen Sakine, ailesi tarafından Asri Mezarlığına defnedildi. Cenazesine katılamayan Kanada'daki oğlu ile Erbil-Duhok arasındaki kampta bulunan kızları ise yakınlarını telefonla arayarak annelerinin defin işlemlerini canlı canlı izleyerek dualarını okudu. Defin işlemi sırasında görevliler toprağı her atışlarında telefondan gelen kürtçe ağıtlar ve "yavaş atın annemin canı acımasın" haykırışları Ortadoğu'da yaşanan savaşın boyutunu bir kez daha gözler önüne seriyordu.

Definin ardından Sakine'nin ortanca oğlu Ahmet Hüseyin Ömer ise savaşın artık son bulmasını istediklerini söyleyerek sözlerine başladı. Hüseyin Ömer, "Artık nereye kadar bu savaş sürecek. Evimizden yurdumuzdan olduk. Annemizi yanımıza dahi getirecek bir yol olmadığı için bu yolu tercih ettiler. Tüm kardeşler parçalandık. Hepimiz bir yerdeyiz" dedi.