Suriye, Irak, Afganistan başta olmak üzere ülkelerindeki savaştan kaçan mültecilerin çıktıkları göç yolu “ölüm yolculuğu”na dönüşüyor. Türkiye’de yaşayan mülteci sayısına ilişkin yapılan çeşitli araştırmalarda sayılar farklı gösterilirken, Türkiye’ye kayıtlı veya kayıtsız olmak üzere 5 milyonun üzerinde mülteci yaşadığı tahmin ediliyor. Farklı ülkelere gitmek için insan kaçaklarının çıkarları doğrultusunda kış mevsimini tercih eden mültecilerin göç yolcuğu, çoğu kez trajedileri de beraberinde getirdi. Bu yolculukta en çok mağdur edilenlerin başında kadınlar ve çocuklar geliyor. Kadın ve çocuklar bu yolculuklarda hem cinsel, hem psikolojik, hem de fiziki şiddete maruz kalıyor.

Mültecilerin göç yollarında yaşadıkları trajedilerden biri İran’dan üzerinden Türkiye’ye gelmek isteyen mülteci kadının donarak yaşamını yitirmesi oldu. Dondurucu soğuk hava karşısında iki çocuğunu korumak için çoraplarını çıkararak çocuklarına eldiven yapan annenin, kendi ayaklarına naylon poşet geçirmesine ait fotoğraf mültecilerin yaşadıklarının en somut örneği oldu. Şubat ayının başında ise Yunanistan sınırında 19 mülteci donarak yaşamını yitirdi. 

Serhat Göç Araştırmaları Derneği (Göç-Der) Başkanı Gülsen Kurt, mültecilerin yaşadığı mağduriyetlere ve alınması gereken önlemlere ilişkin konuştu.

KADIN VE ÇOCUKLAR 

Ortadoğu’da hegemonik güçlerin çıkarları doğrultusunda çıkardığı iç savaşlarla halkların birbirine kırdırıldığını belirten Kurt, bundan kaynaklı insanların topraklarını terk etmek zorunda kaldığını söyledi. Kurt, Böylelikle insanların daha iyi bir yaşam için düştükleri yollarda büyük mağduriyetler yaşadığını ifade etti. Göçün kültürel, ideolojik ve toplumsal boyutlarına değinen Kurt, “İnsanlar, kendi dillerinden, kültürlerinden ve toplumlarından koparılıyor. Göç edenler, gittikleri yerlerde adaptasyon sorunu yaşıyor. Hem psikolojik ve ırkçı şiddete maruz kalıyor, insanlık dışı trajedilere maruz kalıyorlar” diyerek, hem savaşlarda, hem göç yolunda en çok mağdur olanların kadın ve çocuklar olduğunu söyledi.

YAŞAM HAKKI 

Türkiye’nin mülteci politikalarına tepki gösteren Kurt, Türkiye’nin coğrafi konumundan kaynaklı dünyada en çok göç alan ülkeler arasında olduğunu söyledi. Kurt, son yıllarda en çok göç alan ilin de Van olduğunu anımsatarak, “İnsan kaçakçıları kendi çıkarları doğrultusunda kış mevsimini tercih ediyor. Bu nedenle mülteciler de kışın yollara düşüyor. Burada, yaşam hakkı ihlal ediliyor. Çeteler, insan kaçakçıları ve uluslararası devletler tarafından mültecilerin yaşamı sistematik olarak hiçe sayılıyor” dedi.

İRAN’DA ÖLMÜŞ GİBİ YANSITILDI

Karların erimesiyle birlikte mülteci cenazelerinin ortaya çıktığını ifade eden Kurt, mültecilerin bazılarının hava şartlarından kaynaklı donarak, bazılarının da yırtıcı hayvanlar tarafından vücut bütünlükleri bozularak hayatını kaybettiğini söyledi. Sınırda iki çocuğunun ölmemesi için çoraplarını çıkararak çocuklarının ellerine giydiren annenin yaşamını yitirdiği olayı hatırlatan Kurt, “Kadın, Türkiye sınırında öldü ama İran sınırında ölmüş gibi kamuoyuna yansıttılar. Türkiye’de ölen kadının cenazesi, İran sınırındaki askerlere götürülüp teslim edildi ve bu olay sanki İran’da yaşanmış gibi gösterildi. Bunlar, çok acı trajedilerdir. İnsanlıktan utanır olduk” dedi. Uluslararası devletlere ve Türkiye’ye çağrıda bulunan Kurt, göçmenleri koruyacak politikaların hayata geçirilerek mültecilerin en azından hukuksal ve toplumsal olarak korunmasını talep etti.

YÜZLERCE CENAZE ÇIKABİLİR

Her yıl olduğu gibi bu yılda da mültecilere ait cenazelerin karlar altından çıkacağını tahmin ettiklerini söyleyen Kurt, “Van’da kar kalınlığı çok fazla ve sınır bölgelerinde bu daha fazladır. İki ve üç metreye ulaşan kar kalınlığı var. İlkbahar ayının gelmesiyle birlikte karlar eriyecek. Tahmin ediyoruz, yine yüzlerce cenazeyle karşı karşıya kalabiliriz” diye konuştu. Göç yolunda kadın ve çocukların insan kaçakçılarının taciz ve tecavüzüne maruz kaldığını kaydeden Kurt, “Bu tür şiddetlere maruz kalan kadın ve çocuklarımızı, kadın kurumlarıyla bir araya getirip psikolojik ve hukuki destek veriyoruz. Bu trajedilerin altından kalkamayan intihara meyilli olan birçok kadın mültecinin olduğunu biliyoruz. Türkiye’deki mülteci politikalarının bir an önce düzeltilmesini istiyoruz ve cezasızlık politikasının bir an önce sonlandırılmalıdır” diye konuştu.

'TÜRKİYE SINIFTA KALDI'

Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda mültecileri diğer devletlere karşı “koz” olarak kullandığını dile getiren Kurt, “Türkiye’de mültecilerin mağduriyetleri giderilmiyor. Mülteciler, geldikleri ülkelere nazaran daha kötü şartlarda yaşıyor. Yürütülen politikalar sonucu mülteciler ırkçılığa maruz kalıyor. Irkçı saiklerle yapılan saldırılar da cezasız kalıyor. Türkiye’de göçmen politikası çok kötü durumdadır. Türkiye mülteci konusunda sınıfta kaldı” diye konuştu. Türkiye başta olmak üzere diğer devletlerin sınır kapılarını mültecilere açarak, mültecileri koruyacak politikaları yürürlüğe koyması gerektiğinin altını çizen Kurt, böylelikle mülteci sorunun büyük bir kısmının ortadan kalkacağını ifade etti.

İKİYÜZLÜ POLİTİKALAR

Avrupa devletlerinin mülteci politikalarını da eleştiren Kurt, “Avrupa devletleri vasıflı göçmenleri alıp kendi iş gücünde kullanıyor. Geriye kalan yoksul mültecilerin ise üçüncü dünya ülkelerinin insafına bırakıyor. Mülteciler, kaos içerisinde olan bu ülkelerin insafına bırakılıyor. Böylelikle ikiyüzlü bir politika izleniyor” diyerek konuşmasını bitirdi. 

MA / Mehmet Şah Oruç