Geçtiğimiz ay İstanbul’da bir devlet hastanesinde hasta yakınlarının hamile bir hemşireyi darp etmesi ve iki doktorun rehin alınması gibi olayların ardından sağlık çalışanlarına şiddet konusu yeniden gündeme geldi. 21 Ocak’ta Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (SAĞLIK-SEN) tarafından yayınlanan 2021 Sağlıkta Şiddet Raporu’na göre, 2021 yılında 364 sağlık çalışanına saldırı gerçekleşti. Meydana gelen 190 saldırının 143’üne hasta ve hasta yakınları neden oldu. 190 saldırının 162’si hem sözlü hem fiziksel, 22’si sözlü, 5’i mobing ve 1’i taciz olarak kayıtlara geçti.

YÜZLERCE SALDIRILARA RAĞMEN SADECE 41 SALDIRGAN TUTUKLANDI

146 şiddet olayı hastanede, 13’ü aile sağlığı merkezlerinde ve 31’i ise saha çalışmalarında meydana geldi. Yaşanan olaylarda, 92 doktor, 59 hemşire, 50 güvenlik görevlisi, 46 acil servis hattı çalışanı, 59 diğer sağlık çalışanı mağdur oldu. 124 saldırgan hakkında herhangi bir işlem yapılmazken 135 saldırgan gözaltına alınıp serbest bırakıldı. Sadece 41 saldırgan tutuklandı ve 3 saldırgana para cezası verildi.

Sağlıkçılar, şiddeti önlemeye yönelik ayrı bir yasa isterken geçtiğimiz günlerde Van’da, yaptıkları basın açıklaması sırasında çıkan arbedede gözaltına alındılar. Gözaltına alınan sağlıkçılardan Van-Hakkari Tabip Odası Başkanı Hüseyin Yaviç ile sağlıkta şiddet sorununu, arkasındaki nedenleri ve sağlık çalışanlarının taleplerini değerlendirdi.

'SAĞLIKTA GİDERİLMEYEN SORUNLARIN KAYNAĞI OLARAK SAĞLIKÇILAR GÖRÜLÜYOR'

Sağlık çalışanlarının yaşadığı şiddet sorununun temelinde özellikle iktidar ve Sağlık Bakanlığının şiddeti körükleyecek yoğun söylemlerinin olduğunu söyleyen Yaviç, “Ülkemizde sağlık sisteminin birçok sorunları mevcut. Özellikle sağlıkta dönüşüm programlarında ne yazık ki toplum nitelikli bir sağlık hizmeti alamayacak bir duruma geldi. Sağlıkta şiddet sorunu ise uzun zamandır gündemimizde ve çözüm beklediğimiz bir konu. İktidarın ve Sağlık Bakanlığı tarafından sağlık sektöründe yaşanan sorunlarının giderilemeyişinin bir sorumlusunun da sağlık çalışanları olduğu gibi bir algı yaratılıyor. Bu da şiddeti körüklüyor” diyor.

'SAĞLIKTA ŞİDDETİN EN SOMUT ÖRNEĞİ VAN'DA GÖRÜLÜYOR'

25 Ekim ve 8 Şubat’ta yaptıkları basın açıklaması sırasında kolluk kuvvetlerinin şiddetine maruz kalarak göz altına alınan Yaviç, sağlıkta şiddetin en somut örneğinin ise Van’da görüldüğünü belirtiyor: “Sorunlarımızın çözümüne ilişkin yaptığımız bütün açıklamalarda kolluk kuvvetlerinin orantısız gücüne maruz kalıyoruz. Daha önce Türk Tabipler Birliği (TTB), bu sorunların çözümüne ilişkin görüşme yapmak için Sağlık Bakanlığından randevu almıştı ama herhangi bir geri dönüş sağlanmadı. Bizim Van’da orantısız bir güce maruz kalmamızın nedeni ise ne yazık ki 2 bin güne yakındır devam eden eylem ve etkinlik yasağı. Bu yasakların yansıması olarak da bu sorunları yaşıyoruz.”

'HEKİMLERİN YURT DIŞINA GİTMESİ SAĞLIK SİTEMİNİ ZORA SOKACAKTIR'

Türkiye’deki sağlık çalışanları uzun süredir içinde bulundukları çalışma koşulları sebebiyle yurtdışına gitmeyi tercih etmelerini de değerlendiren Yaviç, beyin göçünün uzun vade de olumsuz sonuçlar doğurabileceğini yorumluyor. İlerleyen tarihlerde hastaların randevu bulmakta zorluk yaşayacaklarını, hastanelerde hekim eksikliğinin derinleşeceğini söylüyor. Hekimlerin yurtdışına gitmek istemelerini de ‘kaçınılmaz tablo’ olarak değerlendiriyor ve “Var olan sağlık sisteminin özellikle sağlıkta dönüşüm programıyla artık iflas edecek noktaya geldiğini defalarca dile getirdik” diyor.

'SAĞLIK PERSONELİNİN YANINDA TOPLUMA DA HİZMET SAĞLANMALI'

Yaviç, sağlıkta yaşanan sorunların sadece sağlık çalışanları için değil toplumunda nitelikli bir sağlık hizmeti alabilmesi için ivedilikle çözülmesi gerektiğini söylüyor. Çözümünü bekledikleri öncelikli konular arasında sağlıkta şiddetle beraber 7200 sayılı ek göstergenin uygulanmasını, sağlık çalışanlarının döner sermaye ve performans sisteminden bağımsız bir şekilde ödenmesini, asistan hekimlerin uzun süreli nöbetler tutmaması gerektiğini, aile hekimleri üzerindeki yönetmelik baskılarının kaldırılması gerektiğini belirtiyor. (Serhat News)