İnsan ve Özgürlük Partisi'nin (PİA) 5 Mayıs 2018 tarihinden bu yana parti kuruluşu için İçişleri Bakanlığı'na verdiği dilekçeler işleme alınmıyor. PİA yöneticileri 12 Kasım 2020'de de bakanlığa kuruluş dilekçesi vermek istedi ancak bir kez daha "muhatap" bulamadı. PİA, bunun üzerine Ankara 13'üncü İdare Mahkemesi’ne "yürütmeyi durdurma" davası açtı. Mahkeme, PİA'nın başvurusunu kabul ederek, bakanlığın bir ay içerisinde parti yetkililerine randevu vermesi ve evrakları teslim almasına karar verdi.  

GEREKÇE: ANADİLDE EĞİTİM TALEBİ

PİA'nın başvurusunun alınmamasının gerekçesi ise mahkemeye yapılan başvuru sonrası ortaya çıktı. Bakanlık, başvuru sonrası mahkemeye gönderdiği savunmada, PİA’nın tüzüğündeki Kürt sorununa dair maddeler ve pandemi gerekçesiyle başvuruyu almadığını kaydetti. 

Bakanlık, “Kürtlerin anadilde eğitim ve kültürel haklarını sahip çıkmak” ve “Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkına saygı duymak” maddelerinin tüzükte olmasının Anayasa’nın 68’inci maddesi olan ‘Siyasi partilerin tüzük ve programları ile devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olamaz" hükmüne aykırı olduğunu savundu.  

BAKANLIĞIN 'AYKIRI' MADDELERİ

Bakanlık, tüzükteki "Kürt meselesinin birincil mesele olduğuna inanır", "Bu sorun çözülmeden diğer sorunlara köklü çözümler getirilemeyeceğine inanır", "Kürtlerin bireysel ve kolektif hakları tanımamakla beraber temel insan haklarından yoksun bırakılmaya devam etmektedir", "Anadilde eğitim, öz yönetim hakkı, sosyal adalet talepleri gibi meşru hakları baskı ve şiddetle terörize edilmektedir", "Kürtlerin meşru haklarını Kürtlerden esirgeyen siyasal otorite Kürtlerin siyasal kopuşunun meşruiyetini de beslemektedir", "Kürtlerin kültürel haklarını ve anadilde eğitim hakkını savunmayı görev olarak kabul eder", "Kürtlerin kendi tercihleri özerk, federasyon, bağımsızlık hakkının olduğunu, Kürt halkının kendi geleceğini tayin hakkının her halk gibi Kürtlerin de kendi kararına ve onayına bırakılması gerektiğini savunur" maddelerini "aykırı" buldu. 

KOVİD GEREKÇESİ  

Bakanlık, 28 Ağustos 2020 tarihli randevu talebine cevap verilmemesini ise koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecindeki "esnak çalışmaya" bağladı. Bakanlık, savunma yazısında: “Dava dilekçesinde, 28.08.2020 tarihli ithamnamedeki randevu taleplerine cevap verilmediği belirtilmiş ise de; COVID-19 salgınının ülkemizde yayılımının en aza indirilmesi amacıyla Cumhurbaşkanlığı tarafından 2020/4 sayılı genelgede belirtilen kamu kurum ve kuruluşları için esnek çalışma yöntemleri Bakanlığımızca da uygulamaya konulduğundan kısıtlı personel ile kamu görevlerinin yerine getirilmesi bağlamında yaşanan yoğunluk, personelin ve yakınlarının KOVİD-19'a yakalanması veya temaslı hale gelerek 14 günlük karantina sürecine tabi tutulması gibi nedenlerle randevu talepleri karşılanamamıştır" ifadelerine yer verildi. 

YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI  

İdare Mahkemesi, bakanlığın savunmasının ardından 13 Nisan'da “yürütmeyi durdurma” kararı verdi. Mahkeme, bakanlığın "esnek çalışma" iddiasına işaret ederek, "Kovid-19 salgını nedeniyle esnek çalışmaya geçmiş olmasının Anayasal bir hak olan siyasi parti kurma hakkının kullanılmasına engel teşkil etmediği, siyasi parti kuruluş evraklarını teslim almakla görevli personel/personellerin esnek çalışmaya uygun şekilde görev yaptığı tarih ve saat için davacıya randevu verilmesi ve anılan tarih ve saatin davacıya bildirilmesi gerekli ve yeterli olduğu anlaşıldığından, davalı idarenin anılan iddiasına itibar edilmemiştir.”

TELAFİSİ GÜÇ ZARAR 

Mahkeme, “(...) hukuka aykırılığı mahkememiz kararıyla ortaya konulan dava konusu işlemin uygulamaya devam edilmesi halinde davacı ile birlikte parti kurucularının Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 68. maddesi ile güvence altına alınan siyasi parti kurma hakkının ihlal edilmesine sebebiyet verileceği ve telafisi güç ve zararların oluşacağı da açıktır” gerekçesiyle kararın oy birliğiyle alındığını kaydetti.  

Bakanlık, mahkemenin kararına itirazda bulundu. 

MA / Cemil Uğur