İran, Pakistan ve Afganistan gibi ülkelerden her yıl binlerce kişi "yeni yaşam" umuduyla Türkiye’ye göç ediyor. Mültecilerin kullandığı güzergahların başında Van'ın Başkale, Çaldıran ve Özalp ilçeleri geliyor. Mültecilerin bazıları sınırı geçmeye çalışırken ya soğuktan donarak ya da ateşli silahla vurularak yaşamını yitiriyor. Sınırı geçmeyi başaranlar ise ya insan kaçakçıların eline düşüyor yada Geri Gönderme Merkezleri'ne gönderiliyor.

Mülteci Dayanışma Ağı'nın geçtiğimiz yılın sonunda açıkladığı "Van Çalışma Programına İlişkin Raporu"nda mültecilerin yaşadıkları sorunlara geniş bir şekilde yer verildi. Raporda, "uluslararası bir şebekenin" bulunduğu, geçişlerin kolluk kuvveti denetiminde olduğu, kadın ve çocukların istismara uğradıkları, mültecilerin sağlığa erişimde sorunlar yaşadıkları kaydedildi. Raporda, ayrıca mültecilerin dil noktasında da ciddi problemler yaşadıkları ve bu durumun sorunları büyüttüğü vurgulandı.

Van Serhat Göç Araştırmaları Derneği Eşbaşkanı Arif Acar, mültecilerin yaşadıkları sorunları, dil bilmemenin bu sorunlara etkisi ve çözüm noktasında atılacak adımları anlattı.  

SORUNLAR KRONİKLEŞTİ  

Mülteci sorunlarının kronik bir hal aldığını belirten Acar, bu sorunların çözümünün kısa bir sürede mümkün olmadığını söyledi. Sorunları "kısa, orta ve uzun vadeli" kategorilere ayırdıklarını dile getiren Acar, sivil toplum örgütleri ve devlet arasında bu noktada bir uzlaşmaya gidilmesi gerektiğini vurguladı. Acar, "Diyalogla bu sorun tam anlamıyla bitirilmezse bile, biraz olsun hafifletilebilir. Mültecilerin dünyada bir statüsü var. Van’a gelen her mülteci devletin sorumluluğu altındadır” dedi.

DİL BİLMEMENİN ZORLUKLARI

Mültecilerin yaşadığı sorunların başında geldikleri bölgenin dillerini bilmemesi olduğuna dikkat çeken Acar, şunları söyledi: "Gelen mültecilerin yüzde 10’u Van’da kalıyor. İmkanları olmadığı için kalıyorlar. Maddi durumu biraz daha iyi olanlar da Türkiye dışına çıkıyor. Mültecilerin dil sorununu çözmek için Türkiye’de dil kurslar verilmiyor. Sadece insan tacirleri mültecilerin dillerinden biraz anlıyor. Onlar da mültecileri getirip buraya bırakıp gidiyor. Tacizden tutun her türlü kötülükle karşılaşıyorlar. Pasaportu olmayanlar daha da çok zorlanıyor. Hakarete uğruyorlar. Bazıları ucuz ücretli işlerde çalışıyor. Ev ve iş vaatleriyle kandırılıyorlar. Dil bilmedikleri için de sorunlarını kimseye anlatamıyorlar. Buranın dilini bilseler, bu kadar zorluk yaşamazlar."

GGM'LERİN DURUMU

Van İl Göç İdaresi’ne bağlı Kurubaş Geri Gönderme Merkezi’nin (GGM) 500 kişilik yatak kapasitesinin yeterli olmadığını ifade eden Acar, bu merkezde kimi zamanlar bin 500 kişinin kaldığını aktardı. GGM'de dil bilmeyen mültecilerin bazen şiddete maruz kaldığını dile getiren Acar, “Örneğin geçmiş zamanda mülteci bir kadın GGM'de tacize uğradı. Dil bilseydi, yaşadığı şeyleri anlatabilirdi. Sadece o kadın değil, mültecilerin hepsi dil bilse yaşadıkları sorunları anlatır ve sorunlar daha hızlı çözülür" diye belirtti.

DİL KURSLARI

GGM'nin kapasitesinin genişletilmesi gerektiğinin altını çizen Acar, "Hem yaşam bakımından hem de tercüman bakımından yeterli önlemler alınmalı. Mülteciler buraya geldiklerinde dillerini konuşamadıkları için asimilasyona uğrayabiliyorlar. Kendileri uğramasa bile çocukları dillerini unutuyorlar. Bunların yaşanmaması için okulların açılması veya dil kurslarının verilmesi gerekiyor” diye konuştu.