İnsan ve Özgürlük Partisi'nin (PİA) 5 Mayıs 2018 tarihinden bu yana parti kuruluşu için İçişleri Bakanlığı'na verdiği dilekçeler işleme alınmıyor. PİA'nın Ankara 13'üncü İdare Mahkemesi’ne "yürütmeyi durdurma" talebiyle açtığı dava sonucunda mahkeme, "Bakanlığın bir ay içerisinde parti yetkililerine randevu vermesi ve evrakları teslim almasına" karar verdi. Bakanlık ise mahkeme kararına rağmen başvuruyu işleme almıyor. 

Parti kuruluşunun engellenmesini değerlendiren PİA Genel Başkanı Mehmet Kamaç, bakanlığın hukuk tanımadığını söyledi. 

DENETİM YETKİSİ 

Süreç içerisinde İçişleri Bakanlığı’yla yaptıkları yazışmalarda İnsan ve Özgürlük Partisi’nin programında bulunan bazı maddelerin Anayasa’nın 68'inci maddesine aykırı olduğunun belirtildiğini söyleyen Kamaç, ancak partilerin hukuki denetiminin İçişleri Bakanlığı’nda olmadığına dikkat çekti. Kamaç, “Birincisi bu bir partinin hukuki açıdan denetimi İçişleri Bakanlığı’nın yetkisinde değil. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasa Mahkemesi bu konuda yetkilidir. Ama dediğim gibi İçişleri Bakanlığı hiçbir hukuka tabi çalışmadığı için, sonuçta hukuka yönelik bir görevleri de üzerlerine alarak bu pratiklerin içerisine giriyor. Süreç içerisinde bu meseleyi hukuki çerçevede İçişleri Bakanlığına anlatmaya çalıştık. Yani bizim herhangi bir siyasi oluşumun programına ya da tüzüğüne uygunluğunun yetkisi onlara ait değil. İçişleri Bakanlığı bir partiyi iki nedenden dolayı denetleyebilir. Ya da belgelerini alırken denetler. Birincisi kurucular kurulunda bulunanların parti kurma yetkisinde olup olmaması, ikincisi başka bir parti, siyasi bir partiye üye olup olmaması meselesini denetler” dedi.

KÜRT MESELESİ

Engellemenin Kürt meselesine dair tüzüklerinde yer alan maddeler olduğunu dile getiren Kamaç, “Bu mesele parti programımızda bulunan maddelerin Kürtlerin statüsüyle alakalı bir durumdur. Bu da tüm dünyada kabul edilen, sonuçta uluslararası sözleşmeler, uluslararası hukuk, ikiz yasalar, dediğimiz uluslararası metinlerden esinlenerek, her halkın kendi kaderini tayin etme hakkının, o halkın kendisine bırakılması gerektiğini söylemiştir. Birincisi İnsan ve Özgürlük Partisi olarak kendimizi bu konuda yetkisiz kılmışız. Bu yetkinin bizi bile aştığını, Kürt halkına ait olduğunu söylüyoruz. İkincisi, hem iç hukuka hem de uluslararası hukuka ve uluslararası sözleşmelere aykırı bir şey değil. Belki en önemlisi de İçişleri Bakanlığı’nın böyle bir meseleyi önümüze bu şekilde koymaya yetkisi ve görevi yok. Zaten idare mahkemesinin de aldığı karara bu yöndeydi. Bunu denetleme yetkisi size ait değil. Dolayısıyla ‘yürütmenin durdurması’ kararı, bakanlığın İnsan ve Özgürlük Partisi’nin başvurusunun kabulü ve alındı belgesinin verilmesi şeklinde oy birliğiyle alındı” diye konuştu.

‘AKP GİDECEK’

AKP’nin üzerinde yükseldiği tüm değerleri bugün ayaklar altına aldığını sözlerine ekleyen Kamaç, “Demokrasi ve özgürlük insanın temel hakları noktasında belki 50 yıldır ötekileştirilmişlik siyasetinin devamı olan AKP, son süreçlerde sistemin tam merkezine oturdu. 100 yıllık cumhuriyet tarihi boyunca tek parti dönemi buna dahildir. Hiçbir siyasi partinin ya da iktidarın demokrasiye,  özgürlüklere ve insanın temel haklarına yapmadığı saldırıları, şu anda AKP yapıyor. Tarih tekerrür ediyor bir boyutuyla. Bunu en iyi bilen AKP kadrolarının kendisidir. Sonuçta insan temel hak ve özgürlüklerini, demokrasiyi, insan haklarını, etnik kesimlerin temel haklarını inkar ederseniz ya da siz bunları ayaklar altına alırsanız, sizin bu ülkede iktidarda kalma ömrünüz olmaz. Dolayısıyla yine bir AKP’li milletvekilinin deyimiyle, mukadder olan gerçekleşecek üzerinden yükseldiği değerleri ayakları altına alan AKP, o değerleri ayaklar altına aldığı için gidecek, başka yolu yok” ifadelerini kullandı. 

AKP’NİN OY KORKUSU 

PİA’nın bölgede oyları ciddi oranda etkileyeceğini ve AKP’nin bu nedenle kuruluşu engellemeye çalıştığını ifade eden Kamaç, “En önemli boyut Kürt ve Kürdistan meselesinde temel haklarını savunurken, hem milli hem dini değerlerini de bu meselenin içerisine katarak harmanlaştırıyor. Mücadelenin içerisine girdiğinde, esasta sistemin, ikinci planda da AKP’nin Kürt siyasetine yönelik temel argümanlarını çürütmektedir. Bundan dolayı İnsan ve Özgürlük Partisi’nin kurulması hem sistem tarafından ama esasta iktidar ve İçişleri Bakanlığı tarafından 3 yıldır engelleniyor” dedi.

'SÜRECİ SÜRDÜRECEĞİZ'

Parti kuruluşunun gerçekleştirilmesi için mücadelelerini sürdüreceklerini vurgulayan Kamaç, şunları söyledi: “Ne olursa olsun bu süreci sürdüreceğiz. Kurulacak parti İnsan ve Özgürlük Partisi. Belki de daha spot başlık şuydu, Türk tipi başkanlık sisteminin röntgenini çekiyoruz diyorduk. Bu bir hikayedir. İnsan ve Özgürlük Partisi sadece dört yıllık bir hikayede değil, 40 yıllık bir hikayedir. Bu hikayeyi bugün bu şekilde devam ettiriyoruz. Bu devam edecek. Yani İçişleri Bakanlığı keyfi bir uygulamayla kurdurtmayacağım dediğinde, İnsan ve Özgürlük Partisinin hem kadroları hem de gönüldaşları parti kurdurulmuyor diye evinde oturmayacaktır. Bu sürecin siyasi boyutu, hukuki ve toplumsal boyutu var. Biz bu üç boyutuyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İdare Mahkemesi’nin verdiği bir karar var. Ayın ikisi itibariyle yasa gereği İçişleri Bakanlığının bir ay içerisinde ‘yürütmeyi durdurma’ kararının icrasını yapması gerekiyor. Bu süre ayın ikisinde doluyor. Buna rağmen yine noter kararıyla resmi bir şekilde İçişleri Bakanı’na başvurumuzun kabul edilmesi için başvuru yaptık. Yine ilgili mahkemede kararın icrası için dilekçemizi sunduk. Ama önümüzdeki hafta içerisinde yine İçişleri Bakanlığına bizzat başvurarak, bu süreci devam ettireceğiz. İçişleri Bakanlığı idare mahkemesinin kararını uygulamasa bile, bu meseleyi Anayasa Mahkemesi olmak üzere uluslararası mahkemelere taşıyacağız. İnsan ve Özgürlük Partisi kurulana kadar mücadeleye devam edeceğiz”