Kuraklık nedeniyle Van Gölü’nün bazı bölgelerde bir ila 2 kilometre çekildiği, su seviyesinin 3 metre düştüğü tespit edildi. Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi’nin tespitlerine göre, bugüne kadar görülen en yüksek çekilme yaşandı. Önlem alınmazsa daha büyük felaketlerin yaşanacağını kaydeden Tarihi Eserler Koruma Araştırma ve Geliştirme Derneği (ÇEV-DER) Van Şubesi Başkanı Ali Kalçık, da daha önce böyle bir çekilmeye tanıklık edilmediğini söyledi. 

SU KAYNAKLARI KURUYOR

Paris İklim Antlaşmasının imzalanmamasının felaketleri daha üst boyuta taşıdığını belirten Kalçık, büyük göllerin çekildiği, küçük göllerin ise büyük oranda kuruduğunu kaydetti. Kalçık, “Özelikle 2021 yılında çok büyük doğa felaketleri yaşadık. Orman yangınları, yağışlardan dolayı ciddi seller, bölgemizde de büyük oranda kuraklıklar yaşandı. Van’da gölet durumunda olan bütün su kaynakları kuruma aşamasını geldi. Sadece göletler değil barajlar bile artık tamamen kurudu. Van Gölü’ndeki su seviyesinin inmesi milyarlarca metre küp suyun azaldığını gösteriyor. Bu ciddi bir felakettir. Su politikaların doğru kullanılması gerekir” dedi. 

ZİLAN ÖRNEĞİ

Su seviyesinin düşmesi ve geri çekilmelerin deniz canlılara zarar verdiğini hatırlatan Kalçık, HES’ler nedeniyle Zilan Deresi’nden yaşanan toplu balık ölümlerini örnek göstererek şunları söyledi: “Suyun içinde yüzlerce canlı yaşıyor. Sucul canlıların olmadığı yerde hayat da olmaz. Zilan Deresi bizim için hem tarihsel hem de su kaynağı olarak çok önemli bir yerdir. Bölgede 3 HES yapılmış ve HES’ler suyun akışını engelleyerek canlıların yaşam alanına zarar veriyor. Bunun yanında bir de siyanürle altın aramaya geçiliyor. Zilan Deresinde olduğu gibi, siyanür Van Gölü’ne de karışırsa bu canlıların kıyameti olur. Bu aynı zamanda gölün ölümü demektir. Bu nedenle kapitalist anlayıştan vazgeçilerek insanın, doğanın ve bütün canlıların yaşayabileceği bir ekosistem oluşmalıdır” diye konuştu.  

GÖL YOKSA VAN DA YOKTUR 

Van Gölü Koruma Kanununa dikkati çeken Kalçık, göl kıyısının işletmeler tarafından işgal edildiğini, evsel ve sanayide akan kirliliğin direk denize karıştığını belirtti. Kalçık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yıllardan beridir, bütün STK’ler ve bütün birleşenleri, Van Gölü Koruma Kanununun çıkmasını istiyor. Göle akan suyun bir bölümü arıtılıyor ama diğer büyük bir bölümde ise atık sular direk göle akıyor. Mutlaka Van Gölü Koruma Kanununun çıkması gerekiyor. Göl etrafındaki işgal durumuna son verilmesi ve gölün korunması için ne gerekiyorsa yapılması lazım. Çünkü göl olmadan Van diye bir kent olmaz. Bu felaket karşısında sessiz kalmamamız gerekiyor.”  

MA / Barış Dönmez