Van'ın Çatak ilçesine bağlı Andiçen (Kelehê) Mahallesi kırsalına yönelik 23 Ekim 1998 tarihinde düzenlenen hava saldırısı ve operasyon sonucu aralarında Alman araştırmacı Andrea Wolf ve Kürt sanatçı Hozan Hogir'in (Cazım Tatar) da bulunduğu 3'ü kadın 41 PKK'li yaşamını yitirdi. 

Olayın ardından toplu olarak gömülen cenazeler 22 yıldır ailelerine teslim edilmiş değil. Bölgede yaşayan köylülerin verdiği bilgilerle ortaya çıkan toplu mezarın açılması için hayatını kaybedenlerden bazılarının aileleri resmi makamlara müracaatlarda bulundu, ancak aradan geçen bunca zamana rağmen tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. 

Başvuruları sonuçsuz kalan ailelerden biri de Kürt sanatçı Hozan Hogir’ın (Cazım Tatar) ailesi. 

Ailesi ve avukatları, toplu mezarın açılması talebiyle bugüne dek Çatak Cumhuriyet Savcılığı’na 3 kez başvuruda bulundu. 

Tatar ailesinin son başvurusuna Savcılıkça verilen yanıtta "Mevcut dilekçeye istinaden şahsın talebinin, öldüğünü beyan ettiği örgüt mensubu yakının cenazesinin bulunup kemiklerinin kendisine verilmesinden ibaret olduğu, tüm soruşturma dosyası incelendiğinde olay tarihinde uygulanan 'azami dava zaman aşımı' süresi olan 20 yıllık süre içerisinde şahsın talebi soruşturulabilir herhangi bir suç istinadı içermediği, ayrıca şahsın belirttiği hususlarda kardeşi Cazım Tatar'ın 23 Ekim 1998 yılında çıkan çatışmada öldüğü ve olay tarihinde öldürülen 41 PKK militanı arasında olduğu yönünde dosya kapsamında herhangi bir delil olmadığı" ifadeleri yer aldı. 

Hozan Hogir’ın hayatını anlatan ağabeyi Cevdet Tatar, cenazelerini alabilmek için verdiği yıllardır nasıl mücadele verdiklerini anlattı.

'PARÇALARI HALA DİNLENİLİYOR'

Kardeşi Hogir’ın 11 kardeşli bir ailenin 10’uncu çocuğu olarak 1974 yılında Tatvan’da dünyaya geldiğini söyleyen Cevdet Tatar, 1980 yılında ekonomik nedenlerden dolayı ailece Aydın’ın İncirliova ilçesine taşınmak zorunda olduklarını belirtti. 

Hogir’ın 1992 yılında Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) gitmeye başladığını ifade eden ağabeyi, “Kısa bir süre sonra ‘Pêt’ (Alev) adını verdiğini ilk ve tek albümünü çıkardı. Ardından yaşadığı baskılar sonucu 1996 yılında PKK’ye katıldı. Kardeşimin albümünde yer alan ‘Dirok’ , ‘Niştiman’, ‘Axa Zerin’, ‘Le daye’ , ‘Heyran’, ‘Quling’, ‘Keremke’ ve ‘Oy eman’ gibi parçaları hala dinleniliyor” diye belirtti. 

‘HAKSIZLIĞA HİÇ TAHAMMÜLÜ YOKTU’

Kardeşinin küçüklüğünden beri haksızlığa karşı hiç tahammülü olmayan biri olduğunu söyleyen Tatar, müziğe ilgisinin ise çocuklu yaşlarda başladığını söyledi. Hogir’ın bir gün kendisine bağlama alması istediğini paylaşan Tatar, “Ona bağlama aldım. Üzerinde çalışma yaptık. Gündüz inşaatlarda çalışıyorduk, gece de  programlara çıkıyorduk. Hogir, o zamanlar 16 yaşındaydı. O bağlama çalıyor, ben de söylüyordum. Belli bir zaman geçtikten sonra Hogir bir gün bana; ‘orkestra kuralım’ dedi. Ben de ‘tamam’ dedim. Sonra yavaş yavaş düğünlere gittik. O zamanlar fazla orkestra yoktu, işimizi de severek yapıyorduk ve güzel gidiyordu. Sona ben askere gittim, o da artık düğünlerde çalışmak istemediğini, müzik eğitimi almak istediğini söyledi. Ben askere gidince Hogir de İstanbul'a gitti. İstanbul'a gittikten sonra Mezopotamya Kültür Merkezi’nde (MKM) müzik eğitimi almaya başladı. Koma Gulên Xerzan ve Rojda  gibi isimlerle sahneye çıkmaya başladı. Teskereyi aldıktan sonra ilk işim İstanbul’a,  Hogir’ın yanına gitmek oldu. MKM’de Hogir ile üç ay kadar beraber çalıştık. O sıralar her gün müzik evine  baskın yapılıyordu. Daha sonra beraber eve döndük gelirken yanında büyük bir fotoğrafını da getirmişti. İki hafta kadar evde kaldı. Bu onu son görüşünüz olmuştu” dedi.

 ANNESİ BİR GÜN GELECEK DİYE BEKLEDİ

Hogir’in İstanbul’a gittikten kısa bir süre sonra kendisini telefonla aradığını ve müzik eğitimi için Rusya'ya gitmek istediğini söylediğini dile getiren Tatar, “Bir hafta sonra arkadaşı beni aradı ve ‘Hogir, Rusya'ya gitti’ dedi. Hogir gittikten sonra birçok kez gözaltına alındım. Hogir’dan bir daha haber alamadık. Ta ki İHD Van Şubesi bizi arayıp; ‘Burada bir toplu mezar var. Kardeşinizin orada olduğu söyleniyor’ dediği ana kadar. Nerede olduğuyla ilgili hiçbir fikrimiz yoktu. Biz hep bir gün gelecek diye bekliyorduk. Annem hep gözleri yollarda kaldı. Yani belki bir gün Hogir gelir diye bekledi. Ama onun ölüm haberini aldı. Sonra kalp krizi geçirip öldü” ifadelerini kullandı.

‘YAS HAKKIMIZ ELİMİZDEN ALINIYOR’

“Yas hakkı”nın her insanın en doğal ve insani hakkı olduğunu söyleyen Tatar, kardeşinin kemiklerinin kendilerine verilmemesiyle bu haklarının ise ellerinden alındığını söyledi. 

İnsanı insan yapan duygunun empati olduğunu dile getiren Tatar, şöyle devam etti: “Bu insanlar ölmüş mü? Ölmüş ise, nasıl ölmüş araştırılmalı. Bu toplu mezarların hepsinin açılması ve cenazelerin sahiplerine verilmesi gerekiyor. Bu ülkede cenazelere ve mezarlıklara yaklaşım, Garzan  Mezarlığı’ndan çıkarılan cenazelerin yol kenarına gömülmesinden sonra kemiklerin  kargoyla annelerine gönderilmesi  oldu. Kim olursa olsun bir mezar taşının olması gerekiyor. Cenazeler üzerinden bu siyaset yapılmasının insani ve ahlaki olmadığı gibi insan onurunu kıran bir davranıştır.” 

BÜTÜN TOPLU MEZARLAR AÇILMALI 

En büyük temennisinin bütün toplu mezarların açılması ve cenazelerin ailelerine verilmesi olduğunu söyleyen ağabeyi Tatar, Hogir’ın de için bulunduğu 41 kişilik toplu mezarın açılarak cenazelerin kendilerine verilmesini isterdi. 

Herkesin cenazesine kavuşması için sadece bir DNA testinin yeterli olduğunu aktaran ağabeyi Tatar, Hogir’ın sanatçı olması itibariyle topluma mal olmuş birisi olduğunu ve hala müziğini dinleyip söylendiğini ifade etti. Kardeşi Hogir’ın bir mezar taşının olmadığını kaydeden ağabeyi Tatar, “Ben hala Kültür Merkezini önünde geçtiğimde sanki Hogir oradan çıkıp gelecek. Mezarı olmadığı için öldüğüne de inanamıyorum. Bir mezarı olsa gidip dertleşip ağlayacak bir taşın oldur. Ölümü de kabullenirsin ama yok ona bile izin verilmiyor. Kimse bunu kabul edemez ve etmez” diye belirtti.

HUKUKİ MÜCADELE DEVAM EDECEK

Yaptıktan tüm mahkeme itirazların sonuçsuz kalması üzerine Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulunduklarını söyleyen Tatar, başvurularına dair karar beklediklerini belirtti.