Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit politikasına ilişkin Van’da panel düzenledi. HDP İl Örgütü’nün bahçesinde gerçekleştirilen panelin konuşmacıları ise HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay ile aynı zamanda Öcalan’ın avukatı olan HDP Parti Meclisi (PM) üyesi Doğan Erbaş oldu. 

Çok sayıda kişinin takip ettiği panelde, “Tecrîd sûcê mirovahiyê ye, tecride bişkîne (Tecrit insanlık suçudur, tecridi parçala)” yazılı pankart asıldı

ÖZAL’IN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ

Öcalan’ın 1998 yılında Suriye’den çıkarıldığı döneme dair bilgiler veren Doğan Erbaş, 1993 yılından dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın şüpheli ölümüne dikkat çekerek, “Özal’ın şimdiye kadar aydınlatılmamış şüpheli ölümü, Sayın Öcalan’ın barış ve çözüm arayışlarına vurulan bir darbeydi” dedi. 

Sonraki yıllarda Öcalan’a dönük devreye konulan tasfiye politikaları üzerinde duran Erbaş, Öcalan’a dönük bu politikalar amacına ulaşmadığından özel savaş araçları devreye konularak, uluslararası komplonun startının verildiğini söyledi. 

‘ÇÖZÜMSÜZLÜK SÜRDÜRÜLÜYOR’

Öcalan’ın Şam’dan çıkışı ve Türkiye’ye getirilmesine kadar ki süreçte yaşananları anlatıp, komploda yer alan ülkelere değinen Erbaş, “Kürt sorunun çözümsüzlüğünü derinleştiren bu ülkeler, hala bu politikalarını sürdürüyorlar” değerlendirmesinde bulundu. 

‘İMHA, İNKAR VE TASFİYE’

Öcalan’ın komploya dair “Egemenler, uluslararası güçler kendi çıkarları doğrultusunda Ortadoğu’yu dizayn etmeye çalışıyordu. O oyunu bozan da bendim. Onun için Ortadoğu’dan tasfiye edilmem gerekirdi” değerlendirmelerini hatırlatan Ebru Günay ise, İmralı’daki tecrit sistemi üzerinde durdu. Günay, “İmralı tecrit sistemi, komplonun hala devam ettiğinin gösteriyor. İmha, inkar ve tasfiye üzerine kurulu bir sistemdir” dedi.

Dünyada liderler üzerinde yürütülen tecrit politikalarının tek bir amacı olduğunu, onun da liderler ile hitap ettiği kitleyle bağının koparılması olduğunu söyleyen Günay, bu politika ile halkların da liderleriyle birlikte aslında tecrit altına alındığını kaydetti.

Günay, Öcalan’a özgür basın geleneğinden gelen hiçbir yayın verilmediğini gibi, verilen radyonun da sadece TRT radyosuna ayarlı olduğunu belirtti.

‘TÜRKİYE İMRALILAŞTI’

İmralı için “Körlerin görmediği, kulakların sağır olduğu bir cezaevi” diyen Günay, şunları ekledi: “Her türlü hukuksuzluğunu yaşandığı bir adadır. Tüm hukuksuzluklar ilk İmralı’da devreye konulup, daha sonrasında da Türkiye’deki cezaevlerine cezaevlerinde yaygınlaştırıldı. İmralı’daki tecrit tüm Türkiye’ye yayıldı ve Türkiye İmralılaştı. AKP, 2003’ten beri iktidarda ve İmralı’da yaşananların, tecridin aktörüdür” 

‘SAVAŞ DEVREYE KONULDU’

Sözlerinin devamında AKP’nin Türkiye’yi “teklik rejimi” ile yönettiğini ifade eden Günay, “AKP, tecridi bir yönetme biçimine dönüştürdü. Ada’da tecrit derinleştikçe, Türkiye’de savaş politikaları devreye konuldu. Tecrit savaşı, savaş da tecridi besledi” dedi. İmralı Adası’ndaki tüm kazanımların ise direnişle gerçekleştiğini vurgulayan Günay, “İmralı’daki en büyük kazanımlar, halkın direnişiyle oldu. Kürt halkı ve Sayın Öcalan arasında karşılıklı bir bağ var ve bu bağ da güçlü bir bağdır” ifadelerini kullandı. 

Toplumda bugün var olan güvenlik sorununa da değinen Günay, “Öcalan’ın sağlığı, güvenliği ve özgürlüğünün toplumsal bir bağı vardır. Toplumun sağlığı, güvenliği ve özgürlüğü için mücadele etmek gerekiyor” diye konuştu. 

Panel, soru-cevap bölümüyle sona erdi. (Van/MA)