Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur, Jinnews muhabiri Şehriban Abi, gazeteci Nazan Sala, Van'ın Çatak ilçesinde operasyona çıkan askerlerin gözaltına aldığı Osman Şiban ve yaşamını yitiren Servet Turgut’un helikopterden atılarak, işkenceye uğramasını haberleştirdikleri için 9 Ekim 2020'de tutuklanmıştı. Tutuklu bulunan Bilen, Uğur, Abi, Sala ve tutuksuz olarak yargılanan MA muhabiri Zeynep Durgut hakkında açılan davanın ilk duruşması yarın görülecek. Van 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayacak olan davada 5 gazeteci "örgüt üyesi olmak" iddiası ile yargılanıyor.

Yargılamanın siyasi olduğunu belirten gazeteciler, meslektaşlarının bir an önce serbest bırakılmasını istedi. 

GAZETECİLERE MESAJ

Gazetecilerin yaptığı haberin ülkede ve dünyada büyük ses getirdiğini ifade eden Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik, iktidarın ise bu olayın gündeme taşınmasından rahatsız olduğunun altını çizdi. Çelik, “ Arkadaşlarımız 6 aydır tutuklu, bu uzun bir süredir. Arkadaşlarımız hem mesleki faaliyetlerinden, hem de yaşamlarından koparıldılar. Bu durum içerideki arkadaşlarımıza eziyetken aynı zamanda, ‘siz eğer devletin taraf olduğu bir olayda devletin karşısında yer alırsanız biz size bunu yaparız’ diyerek tüm gazetecilere mesajdır” diye belirtti.

DAYANIŞMA ÇAĞRISI

İktidarın ülkede var olan hukuksuzlukların görülmesini istemediğini belirten Çelik, devlet taraflı haber yapmayan gazetecilere bundan dolayı saldırdığını ifade etti. Çelik, “Medyada tek ses olana kadar bu saldırıları sürdürecekler. Ancak biz biliyoruz ki bu coğrafyada bu mümkün değil. Yıllardır bedel verenler, bedel vererek var olan gazeteciler var. Bu yapılanlar devlet açısından boşa harcanan bir emektir” ifadelerine yer verdi. Tutuklu olan gazetecilerin yanında olunması gerektiğini vurgulayan Çelik, “Yanlarına gitmeye imkanı olmayanlar belki bir paylaşımla destek olabilirler” şeklinde konuştu.

HUKUKİ BİR DEĞERİ YOK!

Evrensel Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat da, Türkiye’de onlarca gazetecinin tutuklu olduğunu hatırlatarak, siyasi davalarda ağır bir keyfiyetin hakim olduğunu söyledi. Savcılığın meslektaşlarını suçlarken siyasal bir tanımlama yaptığını belirten Polat, "Dünyanın hiçbir yerinde ‘gazeteci devlet aleyhine haberleri yapmaz’ diye bir kriter yok. Gazeteciliğin doğasına aykırı bir iddianame var karşımızda. Siyasi parti başkanı ya da militanı gibi tavır alan bir tutum var karşımızda. Dolayısıyla baştan bunun hukuki bir değeri yok" diye belirtti.

BU BİR GÖZDAĞIDIR

Yaşanan durumun ülkede gazetecilik açısından daralan noktayı gösterdiğinin altını çizen Polat, "Diyorlar ki, 'devlet aleyhine toplumsal olayları haber yapmayacaksınız.' Böyle bir kural olamaz. Bu aynı zamanda hala gazetecilik yapanlara da gözdağıdır. 2 Nisan’da görülecek duruşmada bu haksız tutukluluğa son verilmesi gerekir" diye konuştu.

HALKIN HABER ALMA HAKKI

Etkin Haber Ajansı (ETHA) muhabiri Pınar Gayıp ise, gizlenmek istenen bir gerçeği haberleştirdikleri için meslektaşlarının iktidar tarafından cezalandırılmak istendiğini vurguladı. Gayıp, "2 Nisan’da görülecek duruşma halkın haber alma hakkının ve gazetecilerin haber yapma hakkının yargılandığı bir davadır. Uzun tutukluluk süresi de esasen bir cezalandırma yöntemidir" ifadelerine yer verdi.

SUSTURMAK İSTİYORLAR

İktidarın gazetecileri susturmak istediğini söyleyen Gayıp, "Türkiye, hapishanede en çok gazeteci bulunan ülkelerden biri. Bu bağlamda da ulusal arenada sıkışmış durumda. Ev hapsi de bir tutsaklık yöntemi. Ancak iktidar ev hapsini tutsaklık değil, yalnızca adli kontrol yöntemi olarak görüyor. Dolayısıyla kendisini ‘hapishanede tutuklu gazeteci yok’ üzerinden savunmaya çalışıyor" ifadelerine yer verdi.

KALEMLERİMİZ BİRBİRİMİZE EMANET 

Tutuklu meslektaşlarının yaptıkları haberlerle, "Haber yapma hakkını ve halkın gerçeğe erişim hakkını" savunduğunu hatırlatan Gayıp,  "Şimdi halkın da, haber alma hakkını savunması lazım. Arkadaşlarımızın davası hak ve adalet davasıdır. Gazeteciliğin sindirilmek istenmesine karşı bir başkaldırı davası olarak görmek gerekiyor. Özgür basın geleneğinin sürdürücüsü olmak iddiasıyla, gerçekleri yazmaktan vazgeçmeyeceksek, arkadaşlarımızın yanında onlara güç olmalıyız. Çünkü bugün gazetecilerin kalemleri birbirine emanet" şeklinde konuştu.

MA / Kadir Güney

İLGİLİ HABERLER