Kürt Dil Platformu'nun 21 Şubat Dil Komisyonu tarafından Kürtçenin resmi dil ve eğitim dili olarak kabul edilmesi talebiyle 22 Şubat’ta başlattığı imza kampanyası devam ediyor. 15 Mayıs' kadar sürecek olan ve ilgili kurumlara gönderilecek olan kampanyaya bir destek çağrısı da yazar ve siyasetçi Diba Keskin'den geldi.  

RESMİ DİL TALEBİ

Kürtçe için başlatılan kampanyanın bir ihtiyaç olduğunu ve desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Keskin, anadilin insan hayatındaki önemine dikkati çekti. İnsanların anadilleriyle var olabileceklerini söyleyen Keskin, "Anadilimizden başka bir dil konuşunca evet var oluruz. Ama kendimiz olmaya devam edemeyiz" dedi. Kürtçe'nin resmi dil olmasını isteyen Keskin, "Bu yaşımıza kadar anne ve babamızın anlattığı Kürtçe hikayeler ve klamlarla geldik. Ruhumuzu hep bu şekilde doyurduk. Şimdi de böyle devam etmesini istiyoruz. Yaşantımızı dilimizle devam ettirelim istiyoruz. Resmiyette, basında, edebiyatta ve normal yaşantımızda dilimizi konuşmak hakkımız" diye kaydetti.  

DESTEK ÇAĞRISI

Kürtçenin kimi lehçelerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Keskin, dil üzerindeki yasakların sona ermesi çağrısı yaptı. Keskin, asimilasyonun yarattığı etkilere işaret ederek, "Bugün toplumda kim Kürtçe edebi eser okuyabiliyor. Gazete, televizyon, sinema ve pazarlarda kaç tane insanımız diliyle rahatça çalışabiliyor. Sadece aile içerisinde dört duvar arasında konuşabiliyorsun. Elini uzattığın her şey Türkçe. Çocuklar okula gidiyor ve her yerde Türkçe konuşuyor. Durum böyle olunca dilimizi nasıl doyurup ileri taşıyacağız. Bu nedenle kampanya yerinde ve hepimizin destek olması gerekiyor” diye konuştu. 

KÜRTÇE’YE ÖNCELİK 

“Kampanyanın amacına ulaşması için tüm demokratik kesimlerin destek olması gerekiyor" diyen Keskin, dil konusunda devletin eleştirilmesinin yanı sıra dilin yaşatılması için insanların da adım atması gerektiğini ifade etti. Keskin, "Burada bizim de eksikliğimiz var. Özeleştirimizi vermezsek dilimize, kültürümüze ve bize bunu aktaran anne ve babamıza haksızlık etmiş oluruz. Anne ve babamızın bize aktardığı hikayeleri kendi çocuklarımıza aktarmayıp paylaşmıyoruz. İçimizde bir kutuya koymuş gibi saklıyoruz. Günlük hayatta arkadaşlarımız ve çocuklarımızla Türkçe konuşuyoruz. Kürtçeye yaşantımızda öncelik vermemiz gerekiyor" dedi.