İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun paylaştığı pembe tablonun aksine ülkede her gün en az 3 kadın, erkek şiddeti sonucu yaşamını yitiriyor. Şiddet ve cinayetlerin arttığı bir süreçte İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararı ise failleri cesaretlendirdi. 

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Avukat Ebru Demirtepe, Van’da şiddet gören kadınların sayılarındaki artışa dikkati çekti.  

FAİLLER CESARETLENDİRİLİYOR

Sözleşme’nin feshedilmesinin şiddet olaylarında artışa neden olduğunu belirten Demirtepe, “Oysa iktidar, 6284 sayılı yasanın hala yürürlükte olduğunu ve Sözleşme’den çekilmenin kadınlar açısından dezavantaj yaratmadığını söylüyor. Ancak biz hukukçular faillerin cesaretlendiğini görüyoruz” dedi. Sözleşme’nin şiddet faillerini durduran yada tereddüt ettiren bir noktada olduğunu aktaran Demirtepe, “Sözleşme'nin feshedildiği 20 Mart’tan hemen sonra 12 saat içinde 6 kadın katledildi. 2021 yılının ilk 3 ayında yaklaşık 90’a yakın kadın katledildi. Yaşanan cinayetlerin büyük bir kısmı Sözleşme’nin feshedilmesiyle birlikte yaşandı. Diğer taraftan devlet kurumlarında da 6284 sayılı yasada belirtilen yükümlülükler yokmuş gibi bir algı var. Resmi kurumların, kadına yönelik şiddet karşısında asıl görevlerini yapmadıkları yönünde şikayetler alıyoruz” diye belirtti. 

CİNSEL ŞİDDET GİZLENİYOR 

Son bir ay içinde sistematik şiddet gördükleri için boşanma talebiyle Baro’ya başvuran kadınların sayılarında artış yaşandığını dile getiren Demirtepe, Baro’ya gelen başvurular hakkında şunları söyledi: “Ekonomik şiddet gören kadınlar, fiziksel şiddet gören ve gidecek yeri olmayan kadınlar ve cinsel şiddete uğrayan kadınlar var. Ancak özellikle toplum baskısı nedeniyle cinsel şiddet olaylarında resmi kurumlara pek başvurulmuyor. Bu nedenle bize cinsel şiddette maruz kalmış başvurular çok az geliyor. Bu cinsel şiddetin az olduğu anlamına gelmiyor. Cinsel şiddeti dile getirememek toplumsal bir sorundur. Cinsel şiddete uğrayan kadın ailesi tarafından da yalnız bırakılıyor. Yine suçlu kadın olarak görülüyor. Bunun yanı sıra psikolojik, dijital ve ekonomik şiddet ile ısrarlı takip suçları oldukça yüksek." 

KARAKOLLARIN YAKLAŞIMI 

Kadınların, en sık “Şiddet görüyorum ne yapabilirim?” şeklinde sorularla başvuruda bulunduklarını vurgulayan Demirtepe, şiddet gören kadına nerelere ve hangi mercilere gideceği konusunda yardımcı olduklarını söyledi. Demirtepe, şiddet gören bir kadının ilk olarak en yakın kolluk birimine bildirmesi gerektiğini söyleyerek, “Şiddet gören kadına gittiği kollukta fail hakkında önleyici ve koruyucu tedbirler alınmasını söylüyoruz. Daha sonra Aile Mahkemesi’ne bir dilekçe yazabilir ya da sığınma evine gitme noktasında neler yapması gerektiği konusunda yardımcı oluyoruz.  Bu tür taleplerle bize geldiklerinde, kolluğa yönlendirdiğimizde genelde kolluğun, ‘biz bu kararı vermiyoruz. Bu kararları hakimlik veriyor. Git oraya başvur’ şeklinde yaklaştığını görüyoruz.  Kadınları, sığınma evine gönderme noktasında, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri’yle (ŞÖNİM) irtibata geçiyoruz. ŞÖNİM, genellikle bu taleplerimizi karşılıyor ve kadınları sığınma evine kabul ediyor. Ancak bu süreçte kadını bulunduğu yerden alma noktasında sıkıntı var. Kadının kendisinin ŞÖNİM’e gitmesi bekleniyor. Bu büyük bir sorun. Çünkü kadın tehdit altında” dedi.  

DEVLET KURUMLARINA GÜVENİLMİYOR 

Ülkede artan şiddet olaylarında devletin sorumlu olduğunu ifade eden Demirtepe, kadınların devlet kurumlarına yeteri kadar güvenemediğini dile getirdi. Demirtepe, “Bir kolluğa gittiğinizde, şikayette bulunduğunuz kişi ile aranızdaki bağı sorması ya da ‘nasıl bir birlikteliğiniz var' şeklinde sorular, şiddeti pekiştiren ve kadınlarda güven sorunu oluşturan yaklaşımlar. Van Geri Gönderme Merkezi’nde (GGM), bir cinsel saldırı olayı yaşandı. Orada idari gözetim altında kalan bir kadın, kendini nasıl güvende hissedecek? Bugün sığınma evlerinin hiçbir şekilde adreslerinin paylaşılmaması gerekirken, paylaşıldığı şeklinde bazı şikayetler de alıyoruz. Bu durumlar söz konusu iken kadınlar devlet kurumlarına elbette güvenmez” şeklinde konuştu. 

DAYANIŞMA ENGELLENMEK İSTENİYOR 

Kadının yaşamını garanti altına alan Sözleşme'yi savunmanın da artık suç unsuru haline dönüştürüldüğüne değinen Demirtepe, şöyle devam etti:

“Sözleşme'yi savunan kadınlar olarak, artık belli bir hukuki tehdit altındayız. Bu şekilde irademizi ve mücadelemizi kırmak üzerine işlemler yapılıyor. Yine barolar ve sivil toplum kuruluşları, şiddete maruz kalan, cinayetlere kurban giden kadınların davalarını takip ederken, müdahillik taleplerimiz her zaman İstanbul Sözleşmesi’ydi. Bugün artık İstanbul Sözleşmesi feshedildi denildiğinde bizim müdahil olmak için bir temelimiz kalmamış oluyor. Bu yönüyle aslında kadınların dayanışması da engellenmiş oldu. Her ne kadar bizim irademiz yok sayıldıysa da biz bu kararı tanımıyoruz." (Van/MA)