Meclis Genel Kurulu’nda Meclis, Anayasa Mahkemesi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Sayıştay, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile bağlı kuruluşların bütçeleri ve 2020 kesin hesapları görüşülüyor.

AKP, İYİ Parti ve MHP milletvekilleri ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri görüşülen kurumların bütçelerine dair eleştirilerini sürdürdü. HDP grubu adına Anayasa Mahkemesi (AYM) bütçesine dair söz alan Batman vekili Mehmet Rüştü Tiryaki, değerlendirmelerde bulundu.

Kürsüde konuşan Tiryaki, AYM'ye dair değerlendirmelerde bulunacağını söyledi. AYM’nin çok yaşamsal görevleri olduğunu ifade eden Tiryaki, “Birincisi kanunları Anayasa’ya göre denetlemek, ikincisi Yüce Divan sıfatıyla Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısını, yüksek yargı mensuplarını yargılamak, üçüncüsü ise temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kişilerin başvurularını incelemek. Siyasi partileri denetlemek ve kapatmaktır. Hükümet ilk üç yetkisinden çok rahatsız. Siyasi partiler hakkında açılan kapatma kararları açıklayacağım. AYM’nin en istikrarlı kararları hangisi derseniz tereddütsüz siyasi parti kapatma davaları derim. Türkiye’de 30 yılda verilen parti kapatma kararları ikinci dünya savaşından bugüne bütün Avrupa’da verilen parti kapatma davalarından daha fazla. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin parti kapatma davalarında verdiği kararların tamamının içtihatlarını Türkiye kararları oluşturuyor” dedi.

‘VENEDİK KOMİSYONU’

Venedik Komisyonu'nun siyasi partilere dair temel ilkelerinin Türkiye’deki kapatma davalarının içeriğine göre oluştuğunu ifade eden Tiryaki, şöyle devam etti: “AYM parti kapatma konusunda adeta istikrar abidesi. AİHM bugüne kadar verilen kapatma davalarından sadece ikisi hakkında ihlal kararı vermedi. Bunlardan bir tanesi Herri Batasuna kararı, diğeri de bu karar örnek gösterilerek verilen Refah Partisi kararıdır. Bunun dışında verilen kararlar sözleşmenin ihlal edildiği yönündedir. EMEK, HEP, DEP, DTP hakkında verilen kararlarda ihlal verilmiştir. AİHM’in bu ihlal kararları Türkiye için bir örnek oluşturdu mu oluşturmadı.

HERRİ BATASUNA KARARI

Neredeyse aynı gerekçelerle kapatma davası açıldı. Neredeyse aynı gerekçelerle kapatmalar yapıldı. Hatta 2008 yılında en çok oy alan tek başına hükümet oluşturan siyasi parti hakkında da kapatma davası açıldı. Biz bugün nasıl siyasi partilerin kapatılmasına karşı isek o günden karşı çıktık. Ama AKP bugün herhalde küçük ortağını küstürmemek için ölü balık rolü yapıyor. Demokrasiyi, demokratik değerleri savunmuyor. Yalnızca kendileri için demokrasiyi istiyor.

Herri Batasuna terörü kınamadığı için kapatıldı, öyle ise HDP’de kapatılsın. Bu bilgi külliyen yanlıştır. İspanya Yüksek Mahkemesi Herri Batasuna’yı kapatma gerekçesi şiddeti açıkça savunması ve teşvik etmesiydi. AİHM’de, AİHS değerlerine aykırı gördüğü için sözleşmeye aykırı bulmadı.

TERÖR KAVRAMI SİYASALLAŞMIŞ

'Terör' kavramı çok tartışmalı ve siyasallaşmış bir karar ülkelere göre değişiyor. Rusya kendi topraklarında eylemi olmayan bir örgütü terör örgütü görmüyor. ABD düne kadar terör örgütü gördüğü Taliban’la bugün masaya oturabiliyor. Düne kadar YPG’leri hastanede tedavi ettiren, PYD’nin eşbaşkanlarını Dışişleri Bakanlığı’nda ağırlayan AKP, bugün terör örgütü diyebiliyor. Kafanıza göre siyasi parti kapatma gerekçesi uyduramazsınız. Anayasa’nın 69’uncu maddesinde Siyasi Partiler Kanunu’nun 79, 80, 81,82 ve 83 maddelerinde sayılmış. Bunun içerisinde terörü kınamamak gibi bir cümle yok.

İspanya’da şiddeti doğrudan teşvik etmek bir siyasi parti kapatma gerekçesi ama Türkiye’de böyle bir kapatma gerekçesi de yok. Anayasa’ya, Siyasi Partiler Yasası’na şiddeti teşvik etmek diye bir madde eklenirse, o bizim partimiz hakkında kampanya yürütenlerin vay haline. Şiddeti doğrudan teşvik edenler onlardır.

HDP ŞİDDET MAĞDURUDUR

HDP şiddeti mi savunuyor yoksa doğrudan şiddetin mağduru mu? Mersin ve Adana il binalarımıza bombalı paketler gönderildi. İçinde arkadaşlarımız varken seçim otobüslerimiz yakıldı. İzmir’de gündüz ortasında il binamıza girdi bir arkadaşımızı katletti, çıktığında ‘içimi soğuttum’ dedi. Neden çünkü iktidar partisi ve ortağı gece gündüz bizi hedef gösterdi. Yüzlerce binamız linç girişimine maruz kaldı. Genel Merkez binamız yakıldı, arkadaşlarımız çatıya çıkarak, kurtulabilir. Linç girişimleri yapanlara emniyet müdürü; ‘Tepkinizi anlıyoruz, dağılabilirsiniz’ dedi. Demek ki neymiş HDP şiddeti en büyük mağduru olan partidir. Biz bugüne kadar kimden gelirse gelsin kişi, örgüt veya devlet fark etmez şiddete karşı tavrımızı koyduk. Bu konuda şüphesi olan varsa internet sitemize girebilir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın hazırladığı ilk iddianamede, ‘HDP üyeleri ve yöneticileri vekillerinin davalarını üst üste koymuşsunuz ama HDP ile bağını unutmuşsunuz. Niye HDP’nin kapatılmasını istiyorsunuz dilekçeye yazmamışsınız’, diye AYM tarafından iade edildi. Bir cümle ile yeniden hazırlandı. 843 sayfanın 720 sayfasında şu kadar HDP’nin şu kadar dosyası var, deniliyor. Kalan 120 sayfada HDP tarafından doğrudan gerçekleşmiş hiçbir şey yok. HDP yok ama PKK var. Uzun uzun anlatmış, kongre tarihlerini, kongre kararlarını, HDP olmadan 20 yıl önce olanları, avukatlarının İmralı’da sayın Öcalan ile yıllar önceki görüşmelerini koymuş Sanırsınız, bu da  HDP hakkında değil de PKK hakkında açılmış bir dava. Neden bu kadar uzun uzun PKK’yi anlatıyor. Çünkü heybesinde başka bir hikaye yok. Oturmuş adli sicil kaydı ve Google’den tarama yapmış. Sonradan AKP’ye katılanlar bilmez ama AKP’nin kurucuları bilir. AKP hakkında kapatma davası açıldığında da Google taramasıyla dava açılmıştı. Siyasal partiler birbiriyle rekabet ederler. Siyasal olarak rekabet edemediklerini uyduruk gerekçelerle kapatmaya çalışırlarsa yarı diktatörlükle yönetilen Kırgızistan, Azerbaycan liginde top koşturursunuz.”