Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi, 2’nci Olağan Konferansı’nı gerçekleştirmek üzere parti Genel Merkezi’nde toplandı. “Başkaldırdık direniyoruz, faşizmi yeneceğiz” şiarıyla gerçekleştirilen konferansın yapıldığı  salona “İşgale, talana, gasp düzenine karşı örgütlen” afişleri asıldı.

Konferansın açılış konuşmasını HDP Gençlik Meclisi Yürütme üyesi Şerif Adlım yaptı. 

Atlım, üç Kürt kadın siyasetçi Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in katledildiği Paris katliamını anarak konuşmasına başladı. Atlım, “Kapitalizmin, faşizmin bütün dünyayı sardığı bir süreçte yaşıyoruz. Barış isteyen herkes büyük müdahalelere maruz kalıyor. Rojava’da kadın öncülüğünde büyük bir devrim yaşandı. Bu devrimi yıkmak istiyorlar. Türkiye devleti, AKP ve MHP eliyle Rojava’da ve Kürdistan’ın dört bir parçasında iktidar, gençlerin önünü kesmek, mücadelesini bitirmek istiyor. Her yerde bu faşizm önümüze çıkıyor.  Üniversitelerde   mücadele veren gençlerin mücadelesinin önünü keserek öğrencileri okul hayatından atıyorlar” dedi.

‘SON MUHTEŞEM OLACAK’

Türkiye’de ekonomik bir krizin olduğunu ve insanların yaşamlarını sürdüremediğini belirten Adlım, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekti. Adlım, “Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit aslında gençlerin mücadelenin önünü kesmek içindir. Bizim bu tecritti kırmamız lazım. Önümüzdeki dönem mücadelenin başında bu var. Tecridi kıracağız.  Yine kadınların mücadelesine ket vurulmak isteniyor. Dersim’de ortadan kaybolan arkadaşımız gibi… HDP gençliği olarak, bütün gençlere, kadınlara, emekçilere sesleniyoruz; Meclisimizin içine katılın, faşizmi yenelim ve mücadelemizi yükseltelim. Ne olursa olsun sonu muhteşem olacak biliyoruz” diye belirtti.

TEMELLİ: İŞSİZLİK GENÇLERİN EN BÜYÜK SORUNU

Ardından HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli konuştu. Temelli, gençliğin çok ciddi sorunları olduğunu belirterek, ilk akla gelen sorunun işsizlik olduğunu ifade etti. Temelli, “İşsizlik oranı yüzde 30’lara vardı. Üniversite mezunları arasında işsizlik çok yaygın. İş bulanlar mezun oldukları alanda iş bulamıyorlar. Topluma dönüp baktığımızda bunun yansıması ciddi bir yoksulluk. Yaşam hakkından, toplumsal haklardan yoksun bırakma hali de burada ortaya çıkıyor” dedi.

‘DEĞİŞTİREN DÖNÜŞTÜREN SİYASETE İHTİYAÇ VAR’

Gençliğin toplumsallık çerçevesinde yaşadığı sorunların varlığına dikkat çeken Temelli, “Ciddi bir uyuşturucu sorunu var. Bütün bunlar üzerinde tartışmalar yapılmakla beraber meselenin esasını tartışamıyoruz. Dünya ölçeğinde de baktığımızda en temel meselenin siyasetsizlik olduğunu görüyoruz. Evet, gençler siyaset yapmıyor, gençlerin siyasetle bağı kopmuş durumda. Bu tesadüfi bir şey mi, hayır. Bu tam da statükonun istediği şey. O zaman statüko kendisini korumaya devam edecek. Yani kapitalist sistemde genç siyasete yer yok. Genç siyaset gençlerle beraber tam da bu statükoya karşı yapılacak siyasettir. Böyle bir sistem içinde hak mücadelesi vermezseniz, değişim dönüşüm için mücadele etmezseniz, işsizler ordusunda nefer olmaktan öteye geçemezsiniz. Düzenle barışık olarak kendisini oraya konumlandıranlar o konformist anlayışı ellerinden bırakmazlar. O yüzden her şeyin kendisini tekrar ettiği değil değiştiren dönüştüren bir siyasete ihtiyaç var” şeklinde konuştu.

‘2020 YILI YENİ BİR 10 YILIN BAŞLANGICI’

Temelli, şöyle devam etti: “Düzen her şeyi yıktı, yıkmaya devam ediyor. Bu yüzden bir ütopyaya ihtiyaç var. Devrim bir anda gelip sizi bulmayacak. O devrimci gücü örmek gerekiyor. Paris’ten Rojava’ya giden yol uzun. 20. yüzyıl olarak ifade edilebilir. 2020 yeni bir 10 yılın başlangıcı ve bu yeni 10 yılda her şeyi değiştirebiliriz. Bugün de küresel siyasetin merkezinin Orta Doğu olması tesadüf değil. Bugün küresel siyasetin merkezi Ortadoğu ise bilin ki bu sistemi yıkacak olan, yeniyi kuracak olan fikriyatlar Ortadoğu’dadır. Rojava bu anlamıyla değiştiren, dönüştüren bir gücün göstergesidir. Bu Rojava okumasını devrimci bir anlayışla ele alıp değerlendirmemiz lazım. Bu düzeni değiştirebiliriz. Bunun için hem fikriyatımızı geliştirmeli, üzerine yoğunlaşmalıyız.

SAHİP OLDUĞUMUZ FİKRİYATI ANLATMALIYIZ

HDP olarak bizler, özellikle Türkiye’de ama daha geniş çeperde hem Ortadoğu’da hem Avrupa’da bir fikriyatımız var ve bunu örgütlüyoruz. Toplumu örgütlerken radikal demokrasi anlayışımızla bütün toplumu bu sürece davet ediyoruz. Ama bizim başarılı olmamızın yolu genç siyasetten, yani sizlerden geçiyor. Sahip olduğumuz fikriyatı anlatmalı, yaygınlaştırmalıyız. Başka bir yaşam mümkün derken bunu duvarda yazılı bir söz olarak bırakmamalıyız.

RADİKAL DEMOKRASİNİN ÜÇ AYAĞI VAR

Toplumun kendi kendini yönetme hakkının ne kadar önemli olduğunu tüm topluma anlatmalıyız. Sorgulatmalıyız, değiştirmek için çaba harcamalıyız. Radikal demokrasi mücadelesinin üç ayağı var. Biri emek alanı, yani sınıfsal mücadele. Eğer kapitalizmle mücadele edeceksek bu bir sınıf mücadelesidir. Sınıf mücadelesi yoka bir değişim dönüşüm de söz konusu olamaz. Ekoloji mücadelesi. Kapitalizm sadece emeği değil, doğayı da talan ediyor. Ve kuşkusuz Kadın mücadelesi. Eşit özgür bir toplum istiyorsak toplumsal özgürlük istiyorsak kadın mücadelesini yükseltmek zorundayız. 

KÜRT HALKI DEĞİŞTİREN DÖNÜŞTÜREN ÖZNEDİR

Türkiye halkları başta Kürtler olmaz üzere bu faşist sistemle baş edecek gücü bugün Ortadoğu’da ki gelişmelerden alıyor. Ortadoğu’daki ortaya çıkan Kürt düşmanlığının nedeni de aslında başka bir dünya mümkün olmasın diyedir. Bugün dört parçada Kürt halkı, yaklaşık Ortadoğu’da 50 milyon nüfus, değiştiren dönüştüren  toplumsal öznelerdir. Bunu yaparken geçmiş yüzyılın ulusçu anlayışlarıyla, geçmiş yüzyılın üretim ilişkilerine sıkışarak değil, demokratik toplum, demokratik ulus ve demokratik cumhuriyet anlayışı ile yapıyor. Ortadoğu’da başka bir dünya mümkün diyerek yapıyor. Bizi önemli kılan, özneleştiren, bize bu gücü veren belki de bu fikriyattır.

BİR ÇOK FİKRİYATLA BULUŞTUK

Sözlerimi bu fikriyat çerçevesinde bizi birleştirenleri anarak bitirmek istiyorum.  Bugün bu mücadelede yitirdiklerimiz var. Bu mücadele nedeniyle yerinden yurdundan edilmiş, sürgünde yaşayanlar var. Bugün bu mücadele nedeniyle cezaevinde olan birçok yoldaşımız var. Bütün bu mücadele eğer dünden bugüne taşınabilmişse, Paris Komünü’nden Rojava’ya büyük bir insanlık tarihinin yolculuğundan bahsediyorsak  birçok isimle, birçok fikriyatla, birçok tezle buluştuk. Ama bugün geldik, bu tezleri yoğurduk, birleştirdik, büyüttük, geliştirdik. Bu fikriyatın büyüyeceğine olan inancımla sizi selamlıyorum, son sözümü de Sayın Öcalan’ı selamlıyorum.”